Şırnak’ın Cizre ilçesinde 4-12 Eylül 2015 tarihleri arasında ilan edilen ilk uzun süreli sokağa çıkma yasağının üzerinden 5 yıl geçti. Fakat aralarında çocuk ve yaşlıların da bulunduğu 21 kişinin yaşamını yitirdiği, onlarca kişinin yaralandığı yasak boyunca yaşananların izleri aradan geçen bunca zamana rağmen silinmedi. Yaşamını yitiren 10 yaşındaki Cemile Çagırga’nın buzdolabında bekletilen cenazesi ve henüz nüfus cüzdanı bile çıkarılmayan 35 günlük Muhammed bebek, yasak süreci ve sonrasında en çok tepkiye neden olayların başında geldi.  

Yaşanan ölümlere ilişkin başlatılan soruşturmalara ilişkin şimdiye kadar henüz olumlu bir sonuç alınmazken, yıllardır adalet beklentisi içerisinde olan yakınlarını kaybeden aileler, yasağın yıldönümü dolayısıyla yasak döneminde yaşadıklarını anlattı. 

CEMİLE’Yİ NASIL UNUTABİLİRİZ?

Kızı Cemile’yi Cudi Mahallesi’nde bulunan evlerinin avlusunda kolluk kuvvetleri tarafından açılan ateş sonucu kaybeden Ramazan Çagırga, cenazeyi içeriye aldıktan sonra ambulansın gelmesine izin verilmediğini anımsattı. Baba Çagırga, "Bu şekilde olmaz dedik ve buzdolabını getirip cenazemizi dolabın içerisine koyduk. Cenazemiz 3-4 gün buzdolabında kaldı" dedi. 

Hukuki sürecin halen devam ettiğine dikkati çeken baba Çagırga, davalarının takipçisi olacaklarını kaydetti. Yargının içerisinde bulunduğu durumdan kaynaklı kızı ve diğer kişilerin ölümlerine neden olanların bulunmayacağını dile getiren Çagırga, “Önce adaletin olması gerekiyor" dedi. Çagırga, "Katillerin bulunmasını istiyoruz. O buzdolabındaki cenazeyi, Cemile'yi asla unutamayız. Bir insan kendi elleriyle kızının cenazesini dolaba koyuyorsa nasıl bu anı unutabilir? Eğer vicdanları olsaydı bu cenazeden utanırlardı” diye konuştu. 

SON SÖZÜ: OY ANNE

Cemile'nin annesi Emine Çagırga ise, "Cizîr" diye hitap ettiği çocuğunun evin tek kızı olduğunu dile getirdi. Yasağın ilk dönemlerinde yoğun çatışmaların yaşanmadığını, elektrik ve sularının bulunduğunu belirten anne Cagırga, o günü ise şöyle anlattı: “Avluda oturduğumuz bir gün silah sesleri geldi. Atışlardan dolayı üzerimize toprak yağdığını sandık. Avludan eve girerken Cizîr'in yere düştüğünü gördüm. 'Cizîr kalk' diye bağırdım. Bana 'oy anne' dedikten sonra yaşamını yitirdi. O günden sonra silah sesleri susmadı." 

'ELLERİNİ VE SAÇLARINA KINA YAKTIK’

Cenazenin alınması için birçok yere haber verdiklerini ancak sonuç alamadıklarını dile getiren anne Cagırga, sonrasında yaşananlara dair şunları söyledi: “Çocuğumuzun cenazesini yıkadık. Cemile kınayı çok severdi. Ellerine ve saçlarına kına yaktık. Cenazesi kokmasın diye onu buzdolabının içerisine koyduk. 3 gün kaldıktan sonra ambulans geldi. Cenazeyi yola bırakmamızı söylediler. Biz de caddeye götürdük. Babası ve abisi de cenaze ile gitmek istiyordu ama yasak olduğu için kimseyi almayacaklarını söylediler.” Sonrasında hastane kaldırılan cenazenin Şırnak’ta defnedilmek istendiğini ancak buna izin vermediğini paylaşan anne Cagırga, yasak kalktıktan sonra cenazenin kendilerine gösterilmediğini söyledi.  

ANNELERE ÇAĞRI

Tüm yaşananlara rağmen barış ve huzur istediklerini ifade eden anne Çagırga, “Bizim yüreğimiz yandı başka annelerin yüreği yanmasın. Her bir anneni yüreği aynıdır. Bütün annelere el ele versin ve barışı haykırsın. Öldürmekle, katletmekle bir şey elde edilemez. Cemile'nin katillerini biliyoruz. Davamızdan vazgeçmeyeceğiz ve adalet arayışımızı sürdüreceğiz” dedi.

BERXWEDAN 5 YAŞINDA

Yasak sırasında yaşamını yitirenlerden ikisi ise Maşallah Edin ve gelini Zeynep Taşkın'dı. Taşkın, yasak sırasında kucağındaki 7 aylık Berxwedan adlı bebeğiyle eve dönerken keskin nişancıların hedefi oldu. Taşkın burada yaşamını yitirirken, kucağındaki bebeği ise yaralandı. Bu sırada gelini ve torununun olduğu yere giden Maşallah Edin de aynı yerde keskin nişancıların açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi.

Yasakta annesi ve ninesini kaybeden Berxwedan şimdi 5 yaşında. Berxwedan, halen yasak sırasında sol kulağının arkasına ve sağ ayak topuğuna isabet eden kurşunların izlerini taşıyor. 

Olayın yaşandığı günü anlatan Maşallah Edin’in bir diğer gelini Zekiye Edin, o gün evde oturduklarını belirterek, “Maşallah'ın eşi Irak'ta çalışıyordu. Evde olduğumuz gün eşini aradı. Eşi, 'kurşunların hedefi olma' diye ona takıldı. Gelip çay içmesini istedik. Çay içmeyeceğini, çocuklarının evde tek olduğunu ve korktuklarını söyleyerek avluya çıktı. Ondan önce ise gelini Zeynep avluya çıktı. Gelini avluya çıktığı zaman mermilerin hedefi oldu ve yere yığıldı. Maşallah gelinini kurtarmak için ona doğru koştu. Bu sırada onu da vurdular. Zeynep'in oğlu kucağındaydı. Cenazesi otopsi gittiği sırada da Zeynep’in elleri çocuğunun üzerindeydi. Kurşun bebeğinin kulağının arkasından sıyrılmıştı. Bacağından da vurulmuştu. Vuranlar kendilerini de mermilerini de tanıyorlar” diye konuştu.  

MA / Müjdat Can - Zeynep Durgut