Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), 15-30 Eylül tarihleri arasında 114 farklı cezaevinde yaşanan hak ihlallerini raporlaştırdı. Tutuklu ve hükümlülerin kendilerine gönderdikleri şikayet mektuplarına yer verilen raporda, cezaevlerinde kapasite sorununun uzun bir süredir devam ettiğine dikkat çekildi. 

HAVALANDIRMALAR GEÇ AÇILIYOR

Koronavirüs (Kovid-19) salgının başlangıcında, cezaevlerinde düzenli olarak belli aralıklarla dezenfektan çalışmalarının yapıldığı ancak son dönemde bunların yapılmadığı belirtilen raporda, bazı cezaevlerinde koğuş pencerelerinin küçük olması nedeniyle yeterince havalandırılamadığı, havalandırmaların keyfi olarak geç açıldığı ve erken kapatıldığı, havalandırmanın kapatılmasının temiz hava imkanlarını asgariye indirdiği belirtildi. 

FİZİKİ MESAFE KURALI UYGULANMIYOR

Kimi cezaevlerinde gardiyanların fiziki mesafe kurallarına uymadan üst araması yaptıklarına değinilen raporda, karantina bölümlerinde kalan tutuklulara gazete, radyo, TV, kitap, semaver gibi temel ihtiyaçlarının verilmediği, tutuklulara temizlik malzemelerinin çok sınırlı verildiği, kimi cezaevlerinde ise fahiş fiyatlarla temizlik malzemelerin satıldığı, salgın korunmak için tutuklulara maske, eldiven ve dezenfektan verilmediği belirtildi.  

YEMEKLER KÖTÜ VE KISITLI 

Su sıkıntısının cezaevleri genelinde ciddi bir sorun teşkil ettiği belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi: “Cezaevlerinde sular kirli akıyor. Suların sık sık kesildiği, sıcak suyun sınırlı ve belirli zamanlarda veriliyor. Verilen yemekler kısıtlı verilirken, tutuklulara verilen yemeklerin kalitesiz ve hijyenden uzak olduğu tespit edildi. Tutuklulara vitamin ve bağışıklık güçlendirici takviyeler sağlanmıyor.”

HASTA TUTUKLULAR 

Cezaevlerinde hasta tutukluların kaderine terk edildiği vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi: “Hasta, yaşlı ve risk grubuna giren mahpuslar için önlemler alınmadığı gibi, bu mahpuslar önlemlerini kendileri almak zorunda bırakılıyor. Cezaevleri revirlerine doktor çoğu zaman gelmezken, gelen yerlerde düzenli kontroller yapılmıyor. Mahpusların çoğu zaman hastane sevkleri yapılmıyor. Kronik hasta mahpusların hastane sevklerinin uzun zamandır yapılmaması sağlık sorunlarını ağırlaştırıyor. Hastanelere sevki yapılan mahpusların götürüldükleri hastanelerin bulundukları hapishanelerden uzak olması sebebiyle, ringlerde kalma sürelerini ve hastalık riskini arttırıyor. Hastaneye gitmek zorunda kalan ağır hasta mahpusların, hastaneden döndükten sonra karantinada tutulduğu ve ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayan mahpusların birçok problem yaşadığı, doktor raporları ile gözlem altında kalması gereken hasta mahpuslar, karantina koğuşlarında tek kalmaya devam ediyor. Bazı hapishanelerdeki karantina koğuşlarının kapasitesinin üstünde mahpus barındırdığı, mahpusların yerde yattığı, ağır hasta mahpusların karantina koşulların olumsuz etkileri sebebiyle sağlık durumlarının daha da kötüleştiği belirtilmiştir.”

İLETİŞİM CEZALARI 

Salgın sürecinde tutuklulara verilen iletişim cezalarının ertelenmediği belirten raporda, “İletişim cezası sebebiyle mahpusların ailelerini arayamadığı ve bu durumun mahpusları ve aileleri psikolojik olarak olumsuz etkiliyor. Mahpusların aileleriyle açık görüşler yapmak istediği, bu talepleri için başvurular yaptığı fakat açık görüşlerin sağlanmıyor. Mahpusların kaldıkları hapishanelerin, ailelerinin ikamet ettiği şehirlerden uzak olması sebebiyle ailelerin görüşe gelemediği, üç kişilik arkadaş görüş haklarını kullanamadıkları ve bu durum mahpusların görüş hakkını engeller nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Mahpuslara gönderilen kargoları verilmiyor. Aynı koğuşta kalan ve temas halinde olan mahpuslar risk altında olmamalarına rağmen açık spor salonlarına çıkarılmıyor” diye belirtildi.  

YAŞANAN HAK İHALLERİ

Raporda, hal ihlalleri şöyle sıralandı: 

“* Bazı hapishanelerde Kovid-19 vakası olmamasına rağmen koğuş değişikliği taleplerinin reddediliyor. 

* Mahpuslar yaşadıkları sorunlara itiraz ettiklerinde infaz koruma memurları tarafından disiplin cezası ile tehdit ediliyorlar.

* Açlık grevindeki mahpusların istekleri dışında kaldıkları hapishanelerden uzak şehirlere sürgün edildikleri, ringlerde uzun mesafe seyahat etmenin koronavirüs bulaş riskini arttırıyor.

* Salgınla ilgili şikayetlerini mahpuslar mektuplar üzerinden aktaramadıklarını, mektuplarının sansürleniyor.

* Hapishanelerin normalleşme sürecinden etkilenmediği ve normalleşmeye dönük bir adım atılmadığı görülüyor. 

* Açık hapishanelerde çalışan mahpuslara çalıştıkları günlerde bir maske veriliyor.

* Hapishanelerde karantina kaynaklı vardiyalı çalışma sistemi sebebiyle mahpuslara yönelik kötü muamelenin, psikolojik baskının, sözlü ve fiziksel şiddetin arttığı görüldü. 

* Ağırlaştırılmış müebbet mahpusların aileleriyle görüş gerçekleştiremediği, diğer mahpuslardan farklı olarak telefon haklarının bu süreçte artırılmadığı tespit edildi.

* Tek başına tutulan ve ortak alanlardan diğer mahpuslar gibi faydalanamayan, sosyalleşme imkânı olmayan mahpusların aileleriyle görüşmelerinin de asgariye inmesinin tecrit koşullarını arttırıyor. 

* Cinsiyet geçiş sürecinde olan trans mahpusların hastane sevklerinin durması sebebiyle cinsiyet geçiş süreçlerine devam edemedikleri, farklı gerekçelerle hormon ilaçlarına erişemedikleri tespit edildi.

* Bazı kadın mahpusların koronavirüs önlemleriyle birlikte hapishanede beraber kaldıkları 0-6 yaş arası çocuklarını dışarıdaki diğer ebeveynlerine teslim ettikleri, bu nedenle hem kadın mahpusların hem de çocuklarının olumsuz etkilendiği görüldü. 

* Bazı açık hapishanelerde mahpus sayısının az olması sebebiyle mahpusların ağır koşullarda çalıştırıldığı, çalışamayacak durumda olan hasta ve yaşlı mahpusların zorla çalıştırıldığı belirtilmiştir.”