CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Yunus Emre, koronavirüs salgını karşısında dünyada ve Türkiye’de alınan önlemler ve gelişmelere ilişkin “Küresel Bir Salgın Karşısında Dünya ve Türkiye Raporu” yayınladı. İktidarın olağanüstü dönemlerin gerektirdiği olağanüstü önlemleri alamadığını belirten Emre, “Türkiye’nin talihsizliği, korona krizine böyle kötü bir yönetim kadrosu ve zihniyetiyle yakalanmış olması. Vatandaş kaderine terk edildi” dedi. Raporda Türkiye’de genel karantina ilan edilmemesi de eleştirildi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Yunus Emre, koronavirüs salgını sürecinde dünyada ve Türkiye'de yaşanan süreç ve alınan önlemlere ilişkin rapor hazırladı. “Küresel Bir Salgın Karşısında Dünya ve Türkiye” başlığı altında yayınlanan raporda, Türkiye’de genel karantina uygulamasına gidilmemesi eleştirildi.

“VATANDAŞ KADERİNE TERK EDİLDİ”

Emre rapora ilişkin yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin talihsizliği korona krizine böyle kötü bir yönetim kadrosu ve zihniyetiyle yakalanmış olmasıdır” dedi. Salgın sürecinde vatandaşların kaderine tek edildiğini öne süren Emre şunları söyledi:

“Vaka sayılarında etkili bir düşüşü ancak genel karantina ilanı mümkün kılabilirdi, ancak iktidar bu uygulamaya başvurmayı tercih etmedi. Ekonomik yardım paketleri, oldukça sınırlı bir gruba yönelik olarak yapıldı, salgından etkilenen geniş ve yoksul kitleler kapsam dışında kaldı. Ülkemiz kayıt dışı istihdamın yüksek oranlarda olduğu bir ülke. Salgın nedeniyle işini işyerini kaybeden milyonlarca vatandaşımız büyük bir çaresizlik içinde kaderine terk edilmiş durumda.”

“HALKIN SORUNLARI YERİNE TAHT OYUNLARIYLA MEŞGULLER”

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, referandumda söz verilenin aksine salgın sürecinde hızlı ve etkin bir yönetim performansı ortaya koyamadığını iddia eden Emre, iktidarın halkın sorunlarına odaklanmak yerine taht oyunları ile meşgul olduğunu iddia etti. Emre, “Vatandaşımız zor durumda, çaresiz. İktidar çevreleri ise işi büyük bir özveri ile gecesini gündüzüne katan sağlık emekçilerimize yıkmış, halkın sorunlarına odaklanmak yerine taht oyunları ile uğraşmakta. Vatandaş canını kurtarma telaşındayken, bakanlar parti içi iktidar yarışında” dedi.

“KAMU YÖNETİMİNDE ÇÖKÜŞ YAŞANIYOR”

Türkiye’de uygulanan kutuplaştırma politikası ve liyakat ilkelerinin yerini kişisel sadakat aldığı için kamu yönetiminde ciddi bir çöküş yaşandığına işaret eden Emre tepkisini şu sözlerle dile getirdi:

“Aradan geçen bunca zamana karşı, iktidar daha kendi vatandaşına maske dağıtmayı bir düzene, sisteme oturtamazken, şu kadar ülkeye bu kadar maske yardımı yaptık, şuradan uçak kaldırdık indirdik havasını atıyor. Sormak istiyorum iktidar sözcülerine… Kendi vatandaşımıza gerekli maskeyi dağıtabildik mi? Aşını işini kaybeden vatandaşımızın temel ihtiyaçlarını karşılayabildik mi?

“İKTİDAR BAŞARISIZLIĞININ FATURASINI HALKA KESİYOR”

Koronavirüs sürecinde iktidarın uzlaşmacı bir yol izlemek yerine çatışmacı bir dil kullanarak toplumu germeye devam ettiğini ifade eden Emre, şöyle devam etti:

“Akla ziyan gerekçelerle, belediyelerin yaptıkları yardımları engellemeye, vatandaşımızı da bu yardımlardan mahrum etmeye çalışıyorlar. Oysa Saray ve çevresi aklıselim ve sağduyulu düşünseler bu genel sorun karşısında, vatandaşa el uzatan, yardım yapan her kamu kurumunu, merkezi hükümetin yükünü hafifleteceği için takdir etmelidir. Ancak böylesi küresel musibet karşısında da bilindik kutuplaştırma ve düşmanlaştırma politikasına devam ediyor. Halka el uzatan, yardım yapan seçilmiş belediye başkanlarını soruşturmayla korkutacağını sindireceğini sanıyor. Yani iktidar kendi başarısızlığının faturasını, ülkenin enerjisi ve milletin moralini yiyip bitirme pahasına vatandaşa kesiyor.” 

RAPORDA NELERE YER VERİLDİ?

Raporda, hükümet tarafından 18 Mart'ta açıklanan ekonomik destek paketi eleştirildi: 

“Açıklanan bu paketin yukarıda örnekleri verilen diğer ülkelerin uyguladıkları paketlerle kıyaslandığında vatandaşların yaşadıkları gelir kaybını önlemeye dönük bir tedbir içermediği ortadadır. Kaldı ki, vatandaşlarını gönüllü izolasyonla evde kalmaya davet eden hükümet vatandaşın uçakla seyahatini teşvik etmeye çalışmış, vatandaş işini ve ekmeğini kaybetmeme derdindeyken konut kredilerinde peşinat oranını yüzde 10’a düşürerek vatandaşı borçlanmaya davet etmiştir. 

Hükümetten esas beklenen esnafın, serbest meslek çalışanlarının, işçilerin karşılaştıkları gelir kaybını önleyecek, vatandaşın kira, elektrik, su, doğalgaz ve temel gıdaya erişim gibi zaruri ihtiyaçlarını karşılamasını gözetecek, sağlık sektörünü destekleyecek önlemleri devreye koymasıydı.

İnsanlara 'Evde kal!' çağrıları yaparken çalışmak zorunda olan, günlük yevmiye ile çalışan ya da sokak çalışanı olan vatandaşlarımız görmezden gelinmiş, birçok kişi işlerinden çıkarılmıştır" 

ÇALIŞMA HAYATINA İLİŞKİN YAPILAN DÜZENLEME ELEŞTİRİLDİ

Salgın süresince hükümet tarafından çalışma hayatına ilişkin yapılan düzenlemelerin de eleştirildiği raporda, şunlara yer verildi: 

"En önemli kabul edilecek konulardan bir tanesi işten çıkarmaların yasaklanması ile ilgili düzenlemedir. Ancak maalesef işten çıkarmaların önlenmesi iddiasıyla sunulan bu düzenleme vasıtasıyla işverenlerin çalışanlarını zorunlu ücretsiz izne çıkarmalarının yolu açılmış ve ücretsiz izne çıkarılanlara ise 1177 TL yardım yapılacağı belirtilmiştir. Bu düzenleme, aslında işten çıkarmanın yasaklanması uygulamasının çok uzağındadır. Günümüz koşullarında belirlenen tutarın, çoğu yerleşim yerinde sadece kirayı karşılayabileceği ise herkesin malumudur. Bu nedenle vatandaş ücretsiz izne çıkarılarak evlerine gönderilirken hükümetin bu vatandaşların asgari giderlerini karşılayacak bir tutarda yardım ödemesi yapması, sosyal devlet ilkesinin bir zorunluluğudur. Ancak ne yazık ki, hem 18 Mart tarihinde Cumhurbaşkanınca açıklanan, hem de geçtiğimiz günlerde TBMM’de kabul edilen ekonomi paketleri göstermektedir ki Türkiye’nin ekonomisi böylesi bir salgınla mücadele etmede son derece yetersiz bir kapasitededir."