AKP-MHP iktidarının izlediği iç ve dış politikalar nedeniyle yaşanan sorunlar giderek artıyor. Ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik krizden kaynaklı insanlar hayatlarına son verirken en son 20 yaşında üniversite öğrencisi Sibel Ünli’nin “yemek kartımda 1 lira 40 kuruş var” diyerek yaşamına son vermesi, toplumsal çöküşün geldiği noktayı gözler önüne seriyor.

Bu nedenle iktidara yönelik tepkiler günden güne büyürken, bu gidişatı değiştirmeye dair yerel seçimde muhalefetin gösterdiği başarı ve HDP'nin belirleyici olduğu 23 Haziran İstanbul seçimlerinde CHP'nin açık farkla kazanması "demokrasi ittifakı" tartışmalarını da alevlendirdi. 

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, AKP'nin gidişatını ve muhalefetin demokrasi ittifakı etrafında yeni bir iktidar alternatifi oluşturup, oluşturamayacağına dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularına yanıt verdi.

23 Haziran sürecinde muhalefet partileri arasında bir ittifak oluştu. "Demokrasi İttifakı’na evirilebilecek bu ortak tutum, bir umut yarattı. AKP iktidarı, muhalefetteki ittifakı baltalamak adına kimi adımlar da attı. Siz süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Muhalefet içinde ittifak derinleşebilir mi?

 İstanbul’da “İstanbul İttifakı” dediğimiz, Türkiye’de de “Demokrasi İttifakı” diye adlandırdığımız bir çerçevede insanlar yan yana gelebildiler. Ben insanların bu yan yana gelebilme halini hala görebiliyorum

Bir kere şunu ifade etmek lazım. Seçimlerden daha ziyade bugün iktidarın insanları yan yana getirme hali değil, ayrıştırma ve kutuplaştırmayı savunan ve bunun üzerinden siyaset yapan bir anlayışta olduğunu görüyoruz. 

Toplumun artık ayrışmaya değil, bir arada olmaya ve yan yana mücadele etmeye ve hakları için hak temelli mücadele etmenin yapılabildiğini de biliyoruz. Biz bu nedenle 23 Haziran'da da 31 Mart seçimlerinde de toplumun her kesiminin hangi siyasi düşünüşte olursa olsun hak temelli bir adaylık mücadelesinde yan yana gelebildiğini gösterdik. Bütün siyasi parti mensubu ve siyasi partilere oy vermiş kesimlere bunun böyle olabileceğini gösterdik. Dolayısıyla şunu ifade etmek lazım; 31 Mart seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi'nin resmi ittifakı olan İYİ Parti'ydi. İstanbul’da ve tüm Türkiye'de resmi ittifakın haricinde bütün partilere oy vermiş insanların CHP’ye oy vermesiyle birlikte bizim İstanbul’da “İstanbul İttifakı” dediğimiz, Türkiye’de de “Demokrasi İttifakı” diye adlandırdığımız bir çerçevede insanlar yan yana gelebildiler. Ben insanların bu yan yana gelebilme halini hala görebiliyorum. Bunda hiçbir sıkıntı görmüyorum.

Parti olarak bu ittifakı sürdürmek adına somut çalışmalarınız devam ediyor mu?

Hem vatandaş olarak hem CHP olarak bizlerin adalet şemsiyesi altında yan yana mücadele edebilmelerinin elbette mücadelesini sürdürüyoruz. Zaten bu sadece CHP’nin değil, bu memlekette yeniden eşitlik, özgürlük, adaleti getirmek isteyen hukukun üstünlüğünü tesis etmek isteyen herkesin verdiği ortak bir mücadele bu. Bu mücadeleyi partilere indirgemek doğru değil. Bu toplumun genel beklentisi ve toplumun mücadelesidir.

 Yerel seçimlerden sonra bölgede özellikle HDP birçok belediyeyi aldı ve ardından kayyum atamaları başladı. Sayın Ekrem İmamoğlu bu süreçte Diyarbakır'a gitti ve dayanışma duygularını belirtti. Fakat özellikle Kürt seçmen bu desteğin eksik olduğu konusunda eleştirilerini dile getirdi. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Biz CHP olarak halkın iradesiyle seçilmiş bir belediye başkanının hangi partiden olursa olsun hukuksuz bir şekilde alınmasına ve hukuksuz bir şekilde kayyum atanmasına her zaman karşı çıktık. Bundan sonra da karşı çıkacağız. 

CHP Genel Başkanı'ndan bütün yöneticilerine kadar herkes yüksek sesle ifade etti. Bizim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız da hakikaten bu hukuksuzluğu o bölgeye giderek ve destek vererek ifade etti. Ve bu hak arayışında sürekli yanlarındayız. Dolayısıyla beklenti nedir bilmiyorum ama bu hukuksuzluğu kabul etmek zaten mümkün değildir.

 İktidar hem iç politikada hem dış politikada çok ciddi sorunlarla karşı karşıya ve sürekli savaş tezkeresi çıkarıyor. Siz bu gidişatı nasıl değerlendiriyorsunuz? 

 Adalet şemsiyesi altında yan yana mücadele edebildiğimizi sonuç alabildiğimizi gördük

Yaşadığımız dönem hakikaten hukukun üstünlüğünün yerle bir edildiği, eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin tamamen yok edildiği ve bütün her şeyin tek bir kişinin iki dudağının arasından çıktığı, emir addedildiği bir iklime sahip. Ama buna rağmen çok umutluyum. Gelecekten çok umutluyum. İnsanlar artık kişilere değil, örgütlü mücadelenin ne olduğunu, farklılıklarla mücadelenin değil, farklılıklara rağmen yan yana mücadele edebilmenin ne olduğunu sorguluyor. En önemlisi adalet şemsiyesi altında yan yana mücadele edebildiğimizi sonuç alabildiğimizi gördük. O yüzden gelecekten çok umutluyum. 

 İktidar neden sizinle bu kadar uğraşıyor?

Umutlu olduğum için, kadın olduğum için, kişileri değil örgütlenerek bu sürecin üstesinden gelinebileceğine inandığım için saldırıldığını görüyorum. Bundan da hiç endişe duymuyorum. Bu hep olacak.

Canan Kaftancıoğlu, aynı zamanda kadınlara da güç veren önemli bir figür. Sizin kadınlara bir mesajınız var mı?

Tek adam anlayışı, erkek egemen bakışlar her zaman örgütlü mücadeleden korkar. Kadınların örgütlü mücadelesinin ve bu mücadeleyi başarmalarının da kendilerinin sonu olduğunu bilirler. O yüzden tek adam anlayışı, erkek egemen anlayışa sahip iktidarlar kadınlara saldırırlar. Ben o kadınlardan biriyim ama binlerce kadın var. Ben biliyorum ki kadınlara ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar tek adam bakışlarının önündeki tek engel kadınlardır. 

O yüzden hep birlikte asla korkmayacağız, asla yılmayacağız. Haklılığımızdan, cesaretimizi arttırarak tek adama karşı mücadele edeceğiz ve eninde sonunda başaracağız.

MA / Elif Aydoğmuş - Naci Kaya