Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın tutuklu olarak yargılandığı 22 sanıklı davanın duruşması İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin Silivri Kapalı Cezaevi Yerleşkesi’nde başladı. Duruşmayı, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda avukat takip ediyor. Mahkeme başkanı geçen celse emanete yazılan yazıya cevaben birtakım evrakların geldiğini ve bu evrakların Adli Tıp Kurumu’na incelemeye gönderileceğini bu sebeple de bu celse esasa ilişkin beyanların alınmayacağını, yalnızca tahliye taleplerinin alınacağını belirtti.

‘HUKUKİ İNCELEME YAPILMALI’

Taylan Tanay Müdafii avukatı İlhan Cihaner, delil olduğu iddia edilen belgelerle ilgili olarak, şunları söyledi: "Bu dijital delillerin altındaki imza bile bu delilleri şüpheli hale getiriyor. Fethullahçı çetenin bu delilleri ürettiğini benzer birçok davada gördük. Delilin ilk çıktığı andan emanete gelene kadar hiçbir aşamada şüphe kalmaması lazım. Bu delillerin usulüne uygun elde edilip edilmediği daha köküne giderek araştırılmak zorundadır. Delilin Hollanda'da elde edilmesi dahil hukuka uygunluğunun incelenmesi gerekmekte. Bu sebeple Hollanda adli makamlarına yazı yazılarak istinabe yoluyla delilin ne şekilde elde edildiği öğrenilmek zorundadır" 

Savcı ise daha önceki mütalaasını tekrar ederek,  adli tedbirlerin yeterli olmayacağını bu sebeple tutukluluğun devamını talep etti.

KOZAĞAÇLI: GİZLİ TANIK GELSİN BURADA ÖTSÜN

Savunma yapan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, iddianamede yer alan gizli tanıklara ilişkin, “Gizli tanık Kanarya kim, gelsin burada ötsün. Gizli tanıklar mahkemeye getirilemiyor, çünkü bunlar 'gerçek insan' değil. Değerli meslektaşlarıma çok teşekkür ediyorum duruşmaya böyle etkin bir avukat katılımı olduğu için. Kendimizi çok güvende hissediyoruz sayenizde. Bu ülkenin tarihinde bu kadar kalabalık ve nitelikli bir avukat tarafından korunmuş bir sanık grubu yoktur. Avrupa'dan gelen 8 yıldır takip eden meslektaşlarıma da çok teşekkür ediyorum, bu davanın peşini hiç bırakmadılar. Toplumsal muhalefetin temsilcileri, milletvekilleri hepsine teşekkür ediyoruz. (Heyete yönelik) Size de teşekkür ediyorum, belgelerin bulunması olumlu bir gelişme oldu” dedi.

8 YILDIR BULUNMAYAN DELİL DOSYAY KONULDU

Kozağaçlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Savcıya sitem etmek istemiyorum ama 8 yıldır kayıp olan bir delil bulunuyor, hepimiz gayret ediyoruz. İddia makamının da bu gayrete ortak olması gerek. Savcılık bundan aylar önce hazırladı bu mütalaayı. Bu mütalaa da bundan 8,5 yıl önce hazırlanmış iddianamenin yazım hatalarıyla birlikte kopyalanmış hali. Bundan 8,5 yıl önce Savcı Adem tarafından hazırlanmış bir mütalaayı kopyalayacaksınız hem de yazım hatalarıyla birlikte. Başka ne var, bu mütalaanın sahibi zavallı Adem şimdi tutuklu. 8 yıldır bulunmayan delil dosyaya gelmiş, delil tartışması yürüteceğiz. Çok tehlikeli bir şey daha yapıyor savcılık. İstanbul CBS tanıklarını ikame etmekten vazgeçti. Savcılık bu dosyada taraf, siz mahkeme makamısınız, biz de öznesiyiz. Savcı isterse bir dilekçeden vazgeçebilir, bir talepte bulunur, bunu değiştirebilir, bir mütalaa verir, bunu da değiştirir. Tamam kabul fakat iddianame savcılığı bu dosyaya 13 tane tanık bildirmiş. Bu 13 tanıktan duruşma savcısı kendi isteğine göre vazgeçebilir mi? Benim kanaatimce vazgeçemez. 

SAVCI 13 TANIKTAN VAZGEÇTİ

Evet savcı taraf ama aynı zamanda kamuyu temsil ediyor. Biz taraflardan birine delili teslim ediyoruz olabilir mi böyle bir şey? Biz bir delili istesek güvenip verir misiniz? Ama savcılığa vereceksiniz. Savcılığın bir kamu görevi olması sebebiyle elbette verilebilir. Fakat savcılık 13 tane tanıktan bu şekilde vazgeçemez. Sayın savcıya soralım, yazılı olarak da söyletelim. Kanunda olayın delili bir tanığın ifadesiyse o tanık mutlaka dinlenir diyor. İkinci fıkra da diyor ki o tanığı getireceksiniz, yazdığı şeyle yetinilemez. Hadi savcı vazgeçti sesini çıkarmıyor, biz vazgeçebilir miyiz? Savcı bu dosyada bizim DHKPC üyesi olduğumuzu, benim yöneticisi olduğumu kanıtlamak üzere getirdiği 13 tanıktan vazgeçti.

BU KİŞİLER YOK

Madde 211 ne diyor? Tanık ölmüş mü? Sorar mısınız savcıya bu 13 tanık öldü mü o yüzden mı gelemiyorlar? İkinci fıkrada dediği üzere tanık akıl sağlığını mı kaybetmiş? Soralım savcıya bu tanıkların hepsi akıl sağlığını mı kaybetti? 211/1 öldü mü, akıl hastalığına mı tutuldu, hayır. Şimdi son bir hüküm daha var, 211/3. Sayın duruşma savcısı 13 tane tanık göstermişsin 2013'de.Bunlar öldü mü, akıl hastası mı oldu, yoksa bulamıyor musun bunları. Böyle değilse nasıl vazgeçiyorsun? Bunlar kamu tanığı. Bence en önemlisi nerede olduklarını bilmiyorlar, çünkü böyle kişiler yok. 

TANIKLARI SAVCI, POLİS, EMNİYET MÜDÜRÜ

Savcı yalan söylüyor, bu kişiler yok, yalan sahte ve üretilmiş. Lütfen rahatsız olun onun için söylüyorum. Bu tanıkların bir kısmı savcı, bir kısmı polis amiri, emniyet müdürü, savcı vekili. Nasıl böyle söylersin derseniz söyleyeyim. Yakın zamanda savcılar, emniyet müdürleri, polis amirleri tanık çıktı. Bunlar tutuklandı ve yargılandı. Düştüğümüz duruma bir bakar mısınız sayın başkan. Aleyhime tanık gösterilmiş, 8 senedir bu delilleri toplamaya çalışıyoruz. Bir sanık aleyhine olan tanığı dinletmek ister mi? Savcılığın bıraktığı tanıkların biz peşindeyiz 8 yıldır. Bizim DHKPC üyesi olup olmadığımız bir olgudur. Olgu vakıa demek. Eğer bir DHKPC üyesi isek bu bir olgu. Sebepleri var, sonuçları var. Olay bu değil ama. Kanun diyor ki bir olayın tek ispatı tanıksa o tanık dinlenmelidir.

HİKAYEYİ ANLATTIRAMIYORUZ

Eğer bizim DHKPC üyesi olduğumuz olgusunu hükme bağlamak istiyorsanız, olgunun tanığı olmaz, olay tanığı bulacaksınız. Ben gitmişim DHKPC işi yapmışım. Bunlar olay, bunları ispatlamak için tanığa ihtiyacınız var. Başka delili olur mu bu işlerin olur. Diyor ki hapishaneye geldi bize örgütten not getirdi. Böyle olsa elinizde tutanaklar olurdu, üstümüz aranmış olurdu, not bulunmuş olurdu, hapishanede ses ve görüntü kaydı alınmış olurdu. Siz dediniz ki kardeşim bunlar ispatlı, tanık dinlemek önemli değil. Bunu yapabilirsiniz. Ama burada tanık gelmiş polisle savcıya Selçuk bana geldi bunları söyledi diyor. Yahu gel bir kere de burada yüzümüze söyle. Bir de ben o hapishaneye hiç gitmemişim, o da var. Tanıkları getirtemiyoruz, hikayeyi anlattıramıyoruz, savcı da dinlemiyor. 

NEREYE KAÇIYORSUNUZ?

Savcılık iddiasını geri çekiyorsa karşı tarafın muvafakatiyle vazgeçebilir. Savcı ben bu 13 tanıktan vazgeçtim, bunların ileri sürdüğü şeylere dayanmayacağım dese biz de muvafakat edeceğiz. Fakat garip bir şekilde savcı mütalaayı vermiş, tanıkları da burada dinletmek istemiyor. Aynı zamanda da mütalaada bu tanıklara dayanmak istiyor. Böyle olamaz, bu iyi değil. Çok net fikrimi söylüyorum. Bunlar gerçek insanlar değil, savcılık o yüzden getiremiyor. Savcılık demeli ki 8 senedir bu tanıkların olmayan ifadesiyle dava yürüttüm, 6 senedir de seni tutuklu tutuyorum, özür dilerim bu tanıkları geri çekiyorum. Tanıklar buraya gelsin burada yüzleşelim. Bu talep değil bu kanun maddesi. Nereye kaçıyorsunuz? Bugün sadece tanık meselesini anlatacağım hatta, diğerlerinden vazgeçtim.

Bu tanıkları hakim savcı bulmuş o tarihte, dinlemiş. O zamanki tem şube amiri bulmuş dinlemiş, onun bu dönemki tem şube amirinden üstünlüğü mü var? Bu da bulsun dinlesin. Zavallı tutuklu savcı Adem bulmuş dinlemiş, siz de bulun, dinleyin.”

Duruşma devam ediyor.

Kozağaçlı ve Timtik'in tutukluluğuna devam kararı verildi

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın tutuklu olarak yargılandığı 22 sanıklı davanın duruşması İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin Silivri Kapalı Cezaevi Yerleşkesi’nde görüldü.  Duruşmayı, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda avukat takip etti.

ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın savunması ardından avukatlar Özgür Yılmaz ve Oya Aslan söz aldı. Avukat Oya Aslan bu duruşmayı şaşkınlıkla karşıladığını belirterek, “Delillerin peşine düştüğünüzü gördük. Salondaki meslektaşlarımıza saygılı söz veren bir tutumla karşılaştık. Bu tutumun meslektaşlarımızın tahliyesine karar verme gücüne sahip olmayı kapsaması gerektiğini düşünüyorum. Bu dosya Türkiye’nin hukuk sisteminin alnına çalınmış kara bir lekedir. Sizden beklentimiz sadece kendi adımıza değil,  sizin adınızadır da salında. Selçuk ve Barkın’ın tahliyesini talep ediyorum. Karanlığın biraz olsun dağılmasın, bir çatlak oluşmasın ve bu çatlaktan ışık yayılmasını istiyorum” dedi.

Avukat Özgür Yılmaz ise cezaevlerinde devam eden ölüm orucu ve açlık grevlerine dikkat çekti. Yılmaz, “ Gökhan Yıldırım süresiz açlık grevinde, Sibel Balaç ölüm orucunda. Ölüm orucu yapmak kolay değildir, yapanın iki nedeni vardır.  Size karşı yapılanlar ve geleceğe dair umutlar” dedi.

SAĞKAN: TUTUKLULUĞA SON VERİLMELİ

Savunmaların ardından TBB Başkanı Erinç Sağkan, “Bugün duruşmanın başlangıcında bazı belgelere ulaşabildiğinizi söylediniz. Müvekkillerimin uzun zamandır uğraş verdiği bir konuda siz de çaba göstermişsiniz. Bir delilden bahsediyoruz, bir dijital veri. Buna dair savcılık makamının hiçbir görüşü yok, bir rapor mütalaayı değiştirmesini gerekebilir. Bu delillere nasıl ulaşıldığının da araştırılması gerekir. Maddi gerçeğe ulaşmak için yapılması gereken bir husustur. Selçuk'un kaçma ihtimali olmadığı buradaki herkes tarafından bilinmektedir. Savcılığın dinlemek istemediği sanık meslektaşlarımızın dinlemek istediği tanıklar üzerinde bir etki etme ihtimali olmadığı ortadadır. Bugün itibariyle bu tutukluluğa son verilmesi gerekir” diye belirtti. 

TÜRKDOĞAN: BIKTIK ARTIK

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise, “Bu Belçika-Hollanda belgelerinden bıktık artık. Yıllardır bu evraklar dosyalara gelip gider. Bunların sahte olduğu da ortaya çıkacak, göreceksiniz. Selçuk bu belgelerden 2004 yılında yargılandı, beraat etti ve kesinleşti. Hukuki olarak söylenebilecek her şeyi Selçuk az önce ifade etti. Ben bu davadan hiçbir şey çıkmayacağını düşünüyorum. Arkadaşlarımız da zaten bizim nezdimizde suçlu değillerdir” ifadelerini kullandı. 

Ardından kararını açıklayan mahkeme, avukat Barkın Timtik ve Selçuk Kozağaçlı’nın tutukluluğunun devamına karar vererek bir sonraki duruşmayı 23 Mart 2022 tarihine erteledi.