Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanışma Derneği (TUHAY-DER) Diyarbakır Şubesi, Kayseri Bünyan ve Tekirdağ cezaevlerinde tutuklulara yönelik işkence ve kötü muameleye ilişkin açıklama yaptı. Diyarbakır Barosu’nda Adalet Nöbeti başlatan tutuklu aileleriyle birlikte baro ek hizmet binası önünde yapılan açıklamaya, Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanışma Dernekleri Federasyonu (Med TUHAD-FED), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır il ve ilçe örgütleri, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır il ve ilçe örgütleri, HDP Gençlik Meclisi üyeleri, Medeniyetlerin Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi üyeleri, Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) temsilcileri katıldı. 

Katılımcılar adına açıklama yapan tutuklu yakını Beritan Nergis, AKP-MHP iktidarının uyguladığı mutlak ve hukuksuz izolasyon politikalarıyla cezaevlerinin ölüm evlerine dönüştüğünü belirtti. Cezaevlerinin, hak ihlalleri, darp, kötü muamelelerinin odağı haline geldiğini vurgulayan Nergis, “İktidarın en büyük vaadi yeni harflerle adlandırılmış cezaevleri inşa etmek olmuştur. F tipleri, T tipleri, yüksek güvenlikli ve son olarak S tipleri olarak adlandırılan cezaevlerinde temel hedef, sindirme-baskı ve şiddet politikaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Uluslararası hukuk bir yana en geçerli insani ilkelerin dahi askıya alındığı gerçekliği ile karşı karşıyayız” dedi. 

Nergis, cezaevlerinde yaşanan birçok hak ihlaline dikkat çekerken bunların en yakıcı örneklerinin ağır hasta tutuklulara uygulandığına dikkat çekti. 

CEZAEVLERİNDE İŞKENCE 

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan tutukluların 17 Ocak’ta Vedat Erkmen’in şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesi ardından başlattıkları açlık grevine değinen Nergis “Tutuklular kendileri ile yapılan görüşmelerde taleplerini, hapishanede artan işkence ve kötü muameleye son verilmesi, hücre havalandırmalarında bulunan tel kafeslerin kaldırılması, isteğe bağlı oda değişimlerinin yapılması istek dışı değişimlere son verilmesi, değişim ise yalnızca iki hücre arasında yapıldığı ve bu iki hücrenin sözde kriminalize edilerek farklı bir statüye tabi tutulması, izolasyonun artırılması başta olmak üzere hapishanede yaşanan hak ihlallerine son verilmesi, idare ile diyalog yolunun açılması ve sorunların çözümünden doğrudan yetkili bir muhatap oluşturulması şeklinde aktarmıştır” ifadelerini kullandı.

AYAKTA SAYIM DAYATMASI

Kayseri Bünyan 1 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda uzun zamandır ayakta sayım dayatıldığı ve tutukluların ayakta sayımı kabul etmemesi üzerine şiddet gördüklerini belirten Nergis, “Son 1 aylık süreçte her gün fiziksel saldırıların gerçekleştiği, saldırıların öldürmeye yönelik olduğu tutuklu ve hükümlüler tarafından dile getirilmiştir. Veysel Zengin başından darp edilmesi neticesinde titreme nöbetleri geçirip kusmasına rağmen hastaneye sevk edilmemiştir. Sürekli hakaret ve ölüm tehditleri devam ederken bir yandan da disiplin cezaları yoluyla hukuksuzluklar yaşanmaktadır. Böyle derinleşmiş izolasyon ve işkence sistemi devam ederken Bolu Cezaevinde 58 yaşındaki hasta tutsak Mehmet Hanefi Bilgin yaşamını yitirdi. Bilgin, 30 yıldır cezaevindeydi. Uygulanan ceza infaz sistemi başlı başına bir cinayet ve işkence sistemidir. Bir insan ömrünün yetmeyeceği cezalar, ölünceye kadar cezaevinde tutma politikalarına derhal son verilmelidir. Adil ve eşit bir infaz düzenlemesi için iktidarı sorumlu olmaya davet ediyoruz” diye konuştu.

Açıklamanın devamında İmralı’da yaşanan tecride değinilmesi üzerine polisler, basın mensuplarının önüne geçerek müdahalede bulundu. 

ÇAĞRI 

Müdahaleye tepki gösterilirken Nergis konuşmasını şöyle devam etti: “Bugün başta İmralı’da olmak üzere cezaevlerinde izolasyon ve hak ihlallerinin en üst düzeyde yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. İmralı Adası özelinde geliştirilen tek kişilik İmralı izolasyon sistemi, başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarına dayatılan ve topluma hâkim kılınmaya çalışılan sistemin bir parçasıdır ve en çok da cezaevlerinde varlığını hissettirmektedir. İzolasyon politikasının cezaevlerine baskısı öyle bir hale geldi ki hasta tutsakların birer birer tabutu çıkıyor cezaevlerinden. Biz buradan iktidarı cezaevlerinde işkence ve kötü muamelenin önüne geçilmesi, keyfi yasakların durdurulması, hasta tutsakların sağlığa erişim hakkının insan onuruna yakışır bir hale getirilmesi ve ağır hasta tutsakların durumuna ilişkin çözüm sağlanması amacıyla bir an önce girişimlerde bulunmaya davet ediyor ve bu sorunların sonuna kadar takipçisi olacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz. Ayrıca STK, ilgili kuruluşlar ve halkımıza cezaevinde yaşanan zulme duyarlılık, yakınları cezaevinde yaşamını yitirmesin diye biz adalet nöbeti tutan hasta tutsak yakınlarının yanında olma çağrısında bulunuyoruz.”