HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve Sezai Temelli, kayyumlara karşı HDP’nin tutum belgesini açıklamak üzere Ankara’da gerçekleştirilen toplantıda konuştu. 

İlk sözü Eş Genel Başkanlardan Pervin Buldan aldı. HDP’nin büyük bir siyasi hareket ve değişim gücü olduğunu söyleyen Buldan, “Bugün, içinden geçmekte olduğumuz bu zorlu süreç de göstermektedir ki; tekçi, faşist sistemden kurtulmanın tek yolu HDP’dir, HDP’de ortaklaşan mücadeledir” dedi.

‘UMUDU HİÇBİR GÜÇ SÖNDÜREMEYECEKTİR’

Buldan, “Örgütlü yaşamı ve demokratik alanı tümüyle halka kapatmayı önüne hedef olarak koyan bu otoriter rejim, önünde tek engel olarak HDP’yi ve HDP’nin örgütlü mücadelesini gördüğü için olanca ağırlığıyla bize saldırmaktadır. İnanın ki tek umut HDP’dir. Halkın gerçek sorunlarını dile getiren, çözüm için mücadele eden tek demokratik muhalefet partisi HDP’dir ve bu umudu hiçbir güç söndüremeyecektir. HDP’yi yıkamayacaklar. Mücadelemizden ve demokratik siyasetteki ısrarımızdan asla geri adım attıramayacaklar” ifadelerini kullandı.

Buldan, bugün Türkiye’nin önündeki en büyük tehlikenin ise AKP iktidarının demokrasi ve hukuk dışına çıkan, halk iradesini yok sayan politikaları olduğunu vurguladı.

‘DEMOKRASİ VE KÜRT DÜŞMANLIĞININ GELDİĞİ NOKTA KAYYUM’

Buldan’ın sözlerine şöyle devam etti: “31 Mart’ta kazandığımız belediyeleri birer birer gasp ederek, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir irade hırsızlığının içerisine girdiler. ‘Kürde seçtirmem, seçse de yönettirmem anlayışını’ bizlere, tüm topluma dayatmaktadırlar. Demokrasi ve Kürt düşmanlığının geldiği nokta budur. Kayyım darbesidir. Tarihe baktığımızda Seyit Rıza’yı darağacında asan dönemin ittihatçı zihniyetiyle, halkın seçilmiş temsilcilerini görevden alarak adeta siyasi idama yönelen AKP zihniyeti aynı noktada kesişmektedir. 

SANDIĞIN DİBİNİ BOYLAYACAKLARINI GÖRDÜLER

Bugün karşı karşıya bulunduğumuz süreç, 31 Mart seçimlerinde izlediğimiz ve başarılı olduğumuz, toplumun da ezici çoğunluğu tarafından desteklenen, umut olarak görülen seçim stratejimizden intikam alma anlayışıdır. Bu durum tekçi iktidar sahiplerini korkuttu. İktidarları sarsıldı. Çünkü bir sonraki seçimlerde sandığın dibini boylayacaklarını gördüler. O yüzden 31 Mart’ın hemen ardından hukuk dışı yöntemleri, kayyım atamalarını devreye koydular.

KÜRT İTTİFAKI DEVLET POLİTİKASINDA AÇILAN BÜYÜK BİR GEDİKTİR

Batıdaki demokrasi ittifakı kadar, Bölge’de Kürdistani partilerle gerçekleştirdiğimiz Kürt ittifakı da AKP iktidarının bize ve belediyelerimize yönelmesinin bir diğer nedenidir. Kürtler bu seçimlerde kendi içinde çok değerli ve çok anlamlı bir ittifak geliştirdi. Bu ittifak, Kürtleri yıllardır kendi içinde parçalamayı, birbiriyle çatıştırmayı hedefleyen devlet politikasında açılan büyük bir gediktir. Nasıl olur da Kürtler birlik olabilir, nasıl olur da Kürtler oyun kurabilir, oyun bozabilir, siyasi dengeyi değiştirebilir diye şaşırdılar ve tek bildikleri yöntem olan hukuksuzluğa, siyasi tasfiyeye yöneldiler. 

BU YÜZYIL KÜRTLERİN DEMOKRATİK KAZANIM YÜZYILIDIR 

Bu yüzyıl Kürtlerin demokratik kazanım yüzyılıdır. Kürt ittifakımız sadece seçimlerle sınırlı bir ittifak değildir. Kürt halkının geleceğinin ittifakıdır bu ve ittifakımız daha da güçlenecektir, daha da büyüyecektir. Kayyım zihniyetine karşı Kürt halkı bir bütün olarak kendi içinde oluşturduğu güçlü ittifakla karşı duracaktır.

Hep birlikte çok zor günlerden geçiyoruz. Bu mücadeleye başladığımızda giydiğimiz ateşten gömlek halen üzerimizdedir. Onu hiç çıkarmadık. Bizi biz yapan, mücadelemizi büyüten ve güçlendiren karşı karşıya kaldığımız tüm zorlu süreçlerdeki mücadeleci duruşumuz olmuştur. Bu süreçlerin hepsinde dik durduk, geri adım atmadık, halkımızın değerlerine sonuna kadar sahip çıktık. Bizim sermayemiz, yürüttüğümüz mücadele ve ödediğimiz bedellerdir. 

BU BAYRAK BUGÜNE KADAR YERE DÜŞMEDİ

Bugün de aynı kararlılıkla ve daha güçlü bir duruşla yolumuza devam edeceğiz. Halkımız asla yalnız değildir. Onların emaneti, iradesi bizim onurumuzdur. Bu emanete ve onura her koşul altında sahip çıkacağız. Halkımızın kazanımlarını asla teslim etmeyeceğiz. Gözümüz gibi koruyacağız ve kollayacağız. Bu bayrak bugüne kadar yere düşmedi, bundan sonra da düşmeyecektir. 

TEMELLİ: ŞİMDİ BU İKTİDARDAN KURTULMA ZAMANI

Eş Genel Başkan Sezai Temelli ise, konuşmasına bugün Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun içerisinden geçtiği tarihsel kırılma anında bir araya geldiklerini belirterek başladı.

Temelli, “Şu günlerde karanlığın en zifiri halini yaşıyoruz. İnsanlarımız yoksulluktan dolayı intihar ediyorlar. Gençlerimiz geleceksizlik, kadınlar her türlü eşitsizlik, işsizler çaresizlik içerisinde geleceği göremiyorlar. Ekonomik ve siyasi kriz geleceğimizi görünmez kılıyor. ‘Yoksulum’ demenin, ‘iş-aş istiyorum’ demenin, barış istemenin suç sayıldığı bir rejim içindeyiz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, kısa adıyla Saray rejimi” ifadelerini kullandı.

‘AKP-MHP İTTİFAKI KURMACA BİR İSTİSNA HALİ YARATTI’

Bugün kamu hukuku ile siyasi olgu arasında bir dengesizlik olduğunu söyleyen Temelli, “Bu dengesizlik hukukun askıya alındığı bir istisna halinin sürekliliğini var ediyor. OHAL dönemiyle biçimlenen bu yeni hal, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin temel karakteridir. AKP-MHP ittifakı kurmaca bir istisna hali yaratmıştır. İstisna hali özel bir hukuk değildir, hukukun askıya alınmasıdır” ifadelerini kullandı.

Temelli, sözlerine şöyle devam etti: 

“31 Mart'a karşı bu faşist iktidar saldırıya hemen geçti. İlk günden, kayyım kararnameleri hazırlanmaya başladı. Biliyordu ki yıkılıyor. Biliyordu ki ayakta kalmasının yegane yolu savaş politikaları kayyım rejimiydi. O yüzden kayyımda ısrar ediyor, o yüzden demokratik siyaseti 2016’dan beri tasfiye etme peşinde. Buna karşı en güçlü yanıtı İstanbul’a kayyım atadığında, 23 Haziran’da yine biz verdik. Güçlü bir şekilde bu rejimi, kayyım rejimini kabul etmeyeceğimizi bir kez daha gösterdik. 

EN GÜÇLÜ YANITI KÜRT HALKI VERDİ

24 Haziran’da hayata geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin birinci yılıydı. Daha bir yıl dolmadan tükenmiş olan bir sisteme en güçlü yanıtı Kürt halkı verdi, Türkiye halkları verdi, kadınlar verdi, emekçiler verdi. İktidar bir kez daha saldırmaya devam etti. Çünkü heybesinde siyasete dair bir şey kalmamıştı, tükenmişti. O yüzden de 19 Ağustosta bir siyasi darbe gerçekleştirdi. İktidar hala bu otoriter rejimle hala bizim geri adım atacağımızı sanıyor. Ama biz işyerlerimizde, örgütlü mücadelemizle, geçmişimizden aldığımız güçle bunu hayata geçirdik. 19 Ağustos’tan sonra da böyle yaptık ve tüm Türkiye’ye tüm dünyaya bir çağrı yaptık. Savaşa karşı çıkan kayyım rejimine karşı çıkmadan bu iktidardan kurtulamayız.

HEP BİRLİKTE KURTULALIM

Gelin omuz omuza verelim, gelin şuan yan yana duralım. Bu iktidardan hep birlikte kurtulalım. Şimdi bu iktidardan kurtulma zamanı. Bunu başaramazsak bütün demokratik kazanımlar, tüm haklar yok alacaktır. Tarihte bunun örnekleri çok. Bugün faşizmden post-faşizme bu otoriter rejimlerin baskısı altındayız.

Ama umutsuz değiliz. Demokrasi ittifakında buluşarak, yan yana gelerek 31 Mart’ta nasıl güçlü bir adım attıysak şimdi bunu hep birlikte başarabiliriz. Bugün şimdi tüm kurumlarımızla, cezaevindeki yoldaşlarımızla ortaklaşarak, bir tutum belgesi hazırladık. Bu aynı zamanda halkımızla var ettiğimiz bir siyasi mücadelenin yol haritasıdır. Şimdi bunu sizlerle paylaşacağız.”