Cumhurbaşkanlığı’nın Kararnamesiyle riskli bölge ilan edilen Bitlis Deresi üzerinde bulunan yaklaşık 300 işyeri ve yapı hakkında, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yıkım kararı alındı. Alınan kararın ardından bir çok yapı boşaltıldı. Kamulaştırılan değerinde yapılmadığını söyleyen işyeri ve yapı sahipleri, yaşadıkları mağduriyeti anlattı. 

ESNAFLAR ARASINDA KAYIRMA

İşyeri hakkında yıkım kararı alınan Mehmet Yalçınkaya, dere üzerinde bulunan yapıların her dönem seçim malzemesi olarak kullanıldığını belirterek, kamulaştırmanın adil olmadığını söyledi. Yapılarla ilgili verilen bedelin esnafın yüzde 90’ı tarafından kabul görmediğini dile getiren Yalçınkaya, yapılacak ikinci çağrıda yapıların kesin kararla yıkılacağı, fiyatlarının belirleneceği, bedellerin ise iki ay sonra hesaplara yatırılacağı bilgisi verildiğini aktardı. İkinci aşamada ise yeniden fiyat belirlendiğini, kimi yapı sahiplerin yüzde 10, kimilerine yüzde 100,  kimine de yüzde 500 bedel sunulduğunu söyleyen Yalçınkaya, “Burada kayırmacılık olduğunu düşünüyorum. Çünkü iktidara yakın kişilerin yapıları için çıkarılan bedel, neredeyse ilk verilen fiyatın çok daha üzerinde” dedi. 

AMAÇ GÖÇE ZORLAMAK

Esnafın yıkıma karşı çıktığını ifade eden Yalçınkaya, alternatif bir yerin sağlanmadığına dikkat çekti. TOKİ tarafından açılan işyerlerinin de rant dönüştüğünü belirten Yalçınkaya, “Dükkanların yapıldığı bölgede bazılarının daha önce arsa yatırımında bulunduğunu biliyoruz. Bu nedenle o kişiler hemen dere üzerindeki yapıların yıkılmasını istiyorlar. Özellikle bize alternatif yer gösterilmesi konusunda çağrılarda bulunduk ama karşılıksız kaldı. TOKİ tarafından bize verilmek istenen 50 metrekarelik işyerleri için bizden 300 ila 500 bin TL istenirken, yıktırılmak istenen işyerlerimiz için ise bize 235 bin TL bedel çıkarıyorlar. Büyük bir çoğunluğumuz buna karşı çıkarak, durumu mahkemeye taşıdık. Bize 'ister alın ister almayın, biz paraları hesaplarınıza yatıracağız ve mahkemeyi beklemeyeceğiz' diyorlar. Burada mağdur olan 300 esnaf var ve amaçları bizi göçe zorlamaktır. Eğer gerçekten burası riskli bölgeyse, esnaflara alternatif bir yer sağlanması gerekiyor. Esnaflara 'al şu parayı, nereye gideceksen git' mantığını hiçbir esnaf kabul etmeyecek” diye konuştu.

'BEŞ MİNAREDEN BAŞKA BİR ŞEY KALMAZ'

Rus Pazarı esnafı Cemil Genç ise duruma tepki göstererek, yapıların salgın sürecinde yıkılmaması gerektiğini söyledi. Yapı ve işyerlerinin boşaltılması için en az 5 yıl süre tanınmasını isteyen Genç, “Esnafa yeni yapılan dükkânların yeri hem müsait değil hem de minibüs durağı yok. Burada az çok ekmek paramızı çıkarıyoruz. Oraya gidersek bütün esnaf mağdur olacak. O bölgede kimse yaşamadığı için esnaf iş yapamayacak ve dükkanını kapatacak. Dere üzerinde yıkılan bir otelin altında 30 esnaf vardı. Birkaç esnaf yeni açılan dükkanda yer tuttular ama 2-3 ay siftah bile yapmadılar. Çoğu tekrar ara sokaklarda dükkan bulup açtı. Bu pazarda 30 esnaf var. Buralar yıkılırsa biz nerede dükkan bulacağız? Bu durumda insanlar artık buradan göç edecek. Böyle giderse Bitlis’te beş minareden başka bir şey kalmaz” diyerek tepkisini dile getirdi. 

Mezopotamya Ajansı / Barış Dönmez