Çete yöneticisi Sedat Peker'in devlet-mafya-siyaset ilişkilerine dair itirafları Türkiye’de yıllardır yüzleşilemeyen 1990’lı yıllarda yaşanan cinayetleri bir kez daha gündeme getirdi. Devlet-mafya-siyaset ilişkilerinin tanığı ve mağdurlarından biri olan İnsan Hakları Derneği (İHD) eski Genel Başkanı Akın Birdal, Peker’in itiraflarına ilişkin Mezopotamya Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu. 

İTTİHAT VE TERAKKİ 

Peker’in itiraflarından sonra ortaya saçılan devlet-mafya ilişkilerini sistem sorunu olarak yorumlayan Birdal, “Yığınakta yapılan hata savaşın sonuna dek sürermiş” tespitinde bulundu. Birdal, İttihat ve Terakki döneminde Enver Paşa’ya bağlı olarak gizli kurulan Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın hukuk dışı uygulamalarının Cumhuriyet’e devredildiğini söyledi. İktidarların yapamadıklarını hukuk dışı örgütlere yaptırdıklarını dile getiren Birdal, NATO üyesi ülkelerde hukuk dışı, darbeci ve suikastçı yapıların her daim var olduğuna dikkati çekti. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından NATO üyesi bazı ülkelerin bu yapıları dağıttığını ancak dağıtmayan ülkelerin de olduğunu anlatan Birdal, “Gizli yapıları dağıtmayan ülkelerden biri de Türkiye’dir. Bu yapılar bazen kontrgerilla, bazen JİTEM, bazen Türk İntikam Tugayı (TİT) diye adlandırılıyor” dedi.

YENİ DEĞİL

Hukuk dışı yapılanmaların ve olayların Türkiye’de yeni olmadığını Cumhuriyet ile birlikte başlayan bir süreçle hep var olduğunu kaydeden Birdal, “Örneğin; Topal Osman olayı, Ali Şükrü Bey’in öldürülmesiyle başlayan örnekler var. Mustafa Suphi’ler, Sabahattin Ali’lerden gelen bir suikastçı geleneği var. Bunların hiçbiriyle ne yazık ki yüzleşilemedi. Devlet-mafya-iktidar ilişkileri hep sürdü. Yüzleşilemediği için de mafya-iktidar ilişkileri hep gereksinim oldu” diye belirtti.

ECEVİT VE DEMİREL HATIRLATMASI

Ülkenin yakın tarihinde iktidar ve muhalefet arasında Meclis tutanaklarına geçen kontra-gerilla yapılanmasına ilişkin söylemlerin olduğunu hatırlatan Birdal, “Süleyman Demirel Başbakan iken Bülent Ecevit muhalefet sıralarında ‘Sen kont-gerillalardan bahset’ dedi. Ecevit Başbakan olduğu dönemde bu sefer Demirel ana muhalefet sıralarında ‘sen şimdi kont-gerillalardan söz et’ dedi. Bugün ise iktidarca kurulan SADAT’ın resmi sitesini suikast tekniği ve gayri resmi hizmetlerin verildiği açıklanıyor. Savaşa silah taşıdığı biliniyor. Ama bunlara dair hiçbir şey yapılmıyor” dedi.

KÜRT SORUNU

“Sonuç itibariyle Türkiye’de demokrasinin yerleşmemiş olması her zaman bu tür mafya yapılanmalarının gerekçesini oluşturdu” diyen Birdal, Kürt sorunun çözümsüzlüğünün de son yarım yüzyılın mafya yapılarının gerekçesini oluşturduğunu ve çözümsüzlüğün devam etmesi halinde bu yapıların da süreceğine işaret etti. Kürt sorunundaki çözümsüzlüğünde ısrarın devlet-mafya ilişkilerine, ekonomik, siyasal, sosyal bütün krizlerin üstünün örtülmesine gerekçe oluşturduğunu belirten Birdal, şöyle devam etti: “Burada uluslararası sözleşmelerden garanti altına alınan hak ve özgürlükler tepeden tırnağa yok edilirken, uluslararası topluluğun harekete geçmeyerek seyirci olması da önemli. Caydırıcı görevlerini yerine getirmeleri gerekirken, yapmıyorlar. Çünkü Türkiye emperyal amaçları için önemli bir pazar. Türkiye’deki iktidarların cesaretlenmeleri de buradaki sessizlikten oluyor.”

'MUHALEFET GÜNDEMİ BELİRLEMELİ'

Türkiye’de gelinen aşamada gündemi organize suç örgütü yöneticisi olarak bilinen Peker’in belirlediğine tepki gösteren Birdal, “Adalet, barış ve demokrasi isteyenler de o gündemin peşine takılıyor. Oysa Türkiye’de bütün taşlar yerinden oynamış, hukuk, kuvvetler ayrılığı yok, iç ve dış denetim mekanizmaları bitmiş. İnsan hakları ihlalleri sistematik olarak sürüyor. Yaşam Türkiye’de işkenceye dönüşmüş. Bu durumda gündemi belirleyecek olanlar bu gidişata itiraz edenler olmalı. Toplumsal muhalefet olmalıdır” şeklinde konuştu. 

Peker’in itirafları için Meclis tarafından sivil toplum kuruluşlarının da yer alacağı bir soruşturma ve araştırma komisyonun kurulması gerektiğinin altını çizen Birdal, “Türkiye demokratikleşecekse, demokratik bir toplum inşasına başlanacaksa bu komisyon derhal kurulmalı” dedi. 

SİVİL İTAATSİZLİK

Peker’in itiraflara karşı sadece 13 baronun yargıyı göreve çağırdığına dikkati çeken Birdal, “Barış, adalet ve hak arayışı sadece bölge barolarının mı sorunu?” diye sordu. Birdal, siyasi partilerin, emek ve demokrasi güçlerinin çağrı yapmanın ötesinde eylem ve mücadele programı çıkarması gerektiğini belirtti. Bu anlamda hakikat ve adalet arayışlarını 26 yıldır sürdüren Cumartesi Annelerinin sivil itaatsizlik eyleminin önemli bir yerde durduğunu dile getiren Birdal, “Bu süreçte sivil itaatsizlik eylemleri çok önemli yerde duruyor. Barış, demokrasi ve adalet isteyenler, açıklamalar yerine bunu gündemlerine almaları gerekiyor” ifadelerinde bulundu.

TEHLİKELİ SÜREÇ

Ana muhalefet partisinin “seçim” endeksli bir hesaptan kurtularak, uçurumun kenarındaki Türkiye’yi nasıl uçurum kenarından çekip, kurtarabilirim kaygısı taşıması gerektiğini dile getiren Birdal, “Toplum yarınlara ilişkin güven duygusunu yitirmişken; oturmuşlar Cumhurbaşkanlığı hayallerini kuruyorlar. Ne yapmaları gerektiğini onlarda biliyorlar. Ama yapma cesareti ve kararlığını gösteremiyorlar. Muhalefet tarihsel bir görevle karşı karşıya. Gerçekten Türkiye bundan daha tehlikeli bir süreç yaşamamıştır. Tarihsel anlamda da muhalefete de böylesi bir görevle karşı karşıya bırakmamıştır. Muhalefet bu tarihsel görevini yerine getirmelidir” diye konuştu.

MA / Naci Kaya