Halkların Demokratik Partisi (HDP), çarşı ve mahalle bekçilerinin yetkilerini genişleten, “Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanun Teklifi”ne muhalefet şerhi düştü.

Bekçilerin kolluk ve yardımcı kuvvet olarak tanımlandığı kanun teklifinin genel gerekçesinde yer alan “halkın problemlerini sahada çözecek yapıların etkinleştirilmesi” ibaresiyle ilgili şerhte, “Bekçilerin sokaklar başta olmak üzere her türlü mahalli bölgede muğlak olarak tanımlanan ‘halkın problemleri’ bahanesine sığınarak yürütme erkinin gündemini halkın arasında işletecektir. Bunun yanı sıra ‘yardımcı kuvvetlere’ ihtiyaç duyulması, İçişleri Bakanlığı kapsamındaki Emniyet güçlerinin kanunla tanımlı görevleri dışındaki amaçlara işaret etmektedir. Elbette ki bu amaçlar AKP’nin kendi siyasal ajandası üzerinden gerçekleştirilmek istenecektir” ifadesi yer aldı.

‘İÇ İSTİBDAT ORDUSU AKP DÖNEMİNDE YARATILDI’

Bekçi sayısının 2018 yılı itibariyle 11 bin 398 olduğuna işaret edilen şerhte, bekçi ve polis sayısının 253 bin 886 olduğu hatırlatıldı. Şerhte, bu sayının Almanya, Fransa, Ukrayna, İsrail, Fas gibi ülkelerin asker sayısından fazla olduğu belirtilerek, “Büyük bir iç istibdat ordusu AKP döneminde yaratılmıştır. Türkiye’de her 185 kişiye bir polis düşüyorken, bekçilerin buna eklenmesi AKP’nin ‘toplumla savaş’ paradigmasının tahkim edilmesinden başka bir şey değildir. Bu devasa bütçe ve çoğu ülkenin ordusundan daha büyük miktardaki kolluk sayısına rağmen ‘yardımcı kuvvetlere’ ihtiyaç duyulması, iktidarın açık bir şekilde siyasal programını devreye koymasıdır” ifadelerine yer verildi.

‘MİLİTER GÜÇLER DEVREYE SOKULDU’

Türkiye’de giderek otoriterleşen iktidarın güvenlik algısının değiştiğini ve militer güçlerin devreye sokulduğuna işaret edilen şerhte, “Kürt Meselesi ve Türkiye’nin demokrasi sorununun tartışıldığı Çözüm Masasının devrilmesi, Dolmabahçe Mutabakatı’nın yok sayılması, MHP ve eski derin devlet unsurları ile kurulan ittifak, çatışmaların tekrar devreye sokulmasına eşlik eden ivme kazanmış bir otoriterleşme artarak devam etmektedir. Böylesi bir ‘tek adam güvenlik mimarisi’nin içine ‘bekçiler’ denen grup yerleştirilmiştir. Hiçbir liyakat gözetmeksizin iktidar partisi teşkilatları ve bazı derin iktidar odakları tarafından hazırlanan listelerle işe alınan bekçiler, tek adam rejiminin güvenliğini sağlayabilir” diye belirtildi.

‘İKTİDARIN SOKAKTAKİ GÖZÜ’

Yurttaşların iktidardan duyduğu hoşnutsuzluğun arttıkça, iktidarın her gün yeni bir baskı ve denetim mekanizması ürettiğine dikkat çekilen şerhte, bekçiliğin parti devletinin bir göstergesi olduğu belirtildi.

Bekçilerin iktidarın sokaktaki, gözü, hafiyesi ve kelepçesi olduğu ifade edilen şerhte, şunlar yer aldı: “Bekçilik müessesinin ortaya çıkışına neden olan şey, AKP genel başkanının uykudan önceki ‘hayalleri’ ile başlamıştır. Bekçilik sistemi toplumun denetlenmesi, hizalanması gibi denetim ve baskı politikalarının bir aracı olarak kullanılmıştır, kullanılmak istenmektedir. Osmanlı döneminde gerçekleşen her şeye ‘iyilik’ atfeden AKP yüzü geçmişe dönük bir halüsinasyon yaratmak istese de, söz konusu dönemde bekçilik sistemi genel bir istibdat anlayışının, topluma karşı güvensizliğin ve iktidarın kendi bekasını koruma isteğinin bir parçasıydı. Gerek Abdülhamit’in istibdat rejiminin bir parçası gerekse de İttihatçı yönetimin denetim mekanizmasının bir dişlisi olarak işlev gördüler ama asla toplum yararına bir pozisyonları olmadı.”

‘İKTİDARIN BEKA KALKANI’

Şerhte, bekçilerin özellikle muhalif muhitlerde kullanılmak istendiği ifade edildi.

Şerhte, şu ifadeler yer aldı: “2020 yılı itibariyle iktidarın bir beka kalkanına ihtiyaç duyması tesadüf değildir. Çoklu krizler içerisinde olduğumuz bu dönemde, iktidar kendi bekasının baskı ve şiddet araçlarını üretmeye devam ederken, bu özgün dönemi açıklayan raporlar ve kamuoyu araştırmaları durumun Türkiye halkları açısından vahametini ortaya koymaktadır. Nihayetinde karşı karşıya olduğumuz gerçeklik şudur: Bekçilik sisteminin kurumsallaşması ve yoğunlaşması ile birlikte toplum üzerindeki baskı arttırılmak, iktidarın bekasını korumasının araçları oluşturulmak, Türkiye’de hukuk devleti daha fazla aşındırılmak, toplumsal taleplerin şiddetle bastırılması için zeminler yaratılmak istenmektedir.”

MAKUL SEBEP: AYRIMCILIĞIN GEREKÇESİ

Bekçi uygulamasının başladığından beri bir çok hak ihlalinin yaşandığı belirtilen şerhte, teklifte yer alan bekçilerin kişileri durdurabilmesi için “makul sebep” gerekçesine dönük, “AKP anlayışına göre kişileri durdurma ve kimlik sorma yetkisini kullanmak için aranan ‘makul sebep’ yoksullar, kadınlar, Kürtler başta olmak üzere tüm ötekilerdir. ‘Makul sebep’, ayrımcılığın ve kötü muamelenin gerekçesi yapılan bir anahtar niyetine kullanılmaktadır” ifadelerine yer verildi.

‘RADİKAL GRUPLARIN BEKÇİ YAPILACAĞI İDDİALARI’

Şerhte, Suriye Milli Ordusu (SMO) adı altında örgütlenen radikal grupların bir kısmına Türkiye vatandaşlığı verildiği ve bu kişilerin bekçi yapılması yönünde ciddi iddiaların olduğuna yer verildi. Şerhte, “Radikal gruplarla organik bağlar kuran AKP’nin bu gruplara verdiği vaatlerin bir kısmını bekçilik sistemine dâhil etmek suretiyle gerçekleştireceğine dair kaygılardan ötürü de kanun teklifinin geri çekilmesi ve bekçilik sisteminin lağvedilmesi gerekmektedir” denildi.

‘YURTTAŞLARI FİŞLEMEYİ BERABERİNDE GETİRİYOR’

Teklifte yer bir madde ile bekçilerin noksanlık durumunda tedbirler alması öngörülüyor. Şerhte bu madde ile ilgili, “Bu noksanlığın tam anlamıyla belirtilmemiş olması, bekçilerin yurttaşlara yönelik yapabileceği fişlemeyi de beraberinde getirebilmesi anlamında kabul edilemez. İktidarın toplumsal muhalefetin demokratik tepkisini gösterdiği eylemlere yönelik kriminalize eden söylemleri ortadayken, 6ıncı madde ile bekçilerin yurttaşların demokratik protesto haklarını engellemesinin ve müdahale etmesinin önünü açmasından kaynaklı kabul edilemezdir” görüşüne yer verildi.

SİLAH VE ZOR KULLANMA YETKİSİ: YENİ GÜVENLİK KRİZİ

Bekçilere silah ve zor kullanma yetkisi veren maddeler ile ilgili şerhte şunlar belirtildi: “Bu yetkinin bekçilere verilmesi kabul edilmemelidir. Bekçilerin her sokakta şiddete başvurma potansiyelinin olduğu ve hak ihlallerini olabildiğince arttıracaklarını tahmin etmek güç değildir. Polislere dahi belirli durumlarda silah kullanma yetkisi verilirken, herhangi bir psikolojik ve hukuki eğitime tabi tutulmayan bekçilere böyle bir yetkinin verilmesi durumunun yeni güvenlik krizlerine gebe olacağı aşikârdır. AKP’nin adeta kendi paramiliter güçlerini silahlandırması, bu kişilerin mahalleleri baskı altına almaya çalışması, bir çeşit ahlak zabıtalığı yapmalarından başka bir şey değildir. Bireysel silahlanmanın artış göstermesi ve açığa çıkan güvenlik sorunları ile hükümet adeta kendisine yeni bir paramiliter güç oluşturmak istemektedir.”