Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, kadın gündemine ilişkin partinin Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Düzenlediği basın toplantısı gerekçesiyle partinin Diyarbakır’da bulunan Demokratik Yerel Yönetimler Komisyonu İrtibat Bürosu’nun polis tarafından abluka altına alındığını belirterek, “Diyarbakır Emniyeti, yerel yönetimler büromuzu ablukaya almış. Yanlış istihbarat almışsınız, Ankara’da açıklama yapıyorum, bunu bahane ederek yaptığınız ablukayı kaldırın” dedi.

HDP’deki kadın mücadelesinin bir asırdır süren feminist kadın mücadelesi olduğunu kaydeden Başaran, “Bizler HDP’li kadınlar olarak; bu mücadelenin sekteye uğratılmasını, berhava edilmesini sağlayacak herhangi bir adım ve saldırıya izin vermeyeceğimizi buradan ifade etmek istiyoruz. Maalesef istismar ve kadına yönelik şiddet vakalarının bir politika olarak kendisini gösterdiği dönemden geçiyoruz” diye belirtti.

‘ÖZEL SAVAŞ YÖNTEMİ'

Kürt illerinde artan istismar ve tecavüz vakalarının AKP-MHP tarafından oluşturulan “savaş yönteminin bir parçası” olduğunu dile getiren Başaran, Şırnak’ta 10 yaşında bir kız çocuğuna taciz olayının ardından Valilik tarafından yapılan açıklamaya işaret ederek, bunun bir politika olarak sunulduğunu belirtti. Başaran, “Bu da bize gösteriyor ki, bu tacizi suçu işleyen sadece uzman çavuş değil, bunu cesaretlendirenlerde suçludur. Yine 18 yaşında bir kadın bir uzman çavuş tarafından tecavüze uğruyor. Bunu kamuoyuyla paylaşmak istediği zaman 20 gün özgürlüğünden alıkonuluyor, her tehdide zulme maruz kalıyor ve bu uzman tıpkı Şırnak’taki uzman çavuş gibi, iktidardan aldığı güçle genç kadını tehdit ediyor ve genç kadın intihar ediyor. Biz Batman’da iken yaptığımız görüşmede gençlerin durumunun ağır olduğunu öğrendik. Şırnak'ta 2 uzman çavuş serbest bırakılıyor. Bu girişimlerin daha da devam edeceğini öğreniyoruz. Bunun AKP ve MHP ittifakının bir politikası ve özel savaş yöntemi olduğu gerçekliği her gün kendisini gösteriyor” diye konuştu.

Başaran, AKP’nin kadına yönelik politikalarını kadınlara yönelik operasyonlardan tanıdıklarını ifade ederek, “Bu Rojbin Çetin'in köpeklerle işkenceye uğramasından, 70 yaşındaki kadın arkadaşımızın tutuklanmasından, 200 gündür kayıp olan Gülistan’dan, Rosa Kadın Derneği ve TJA’ya yönelik saldırılardan niyetlerini çok iyi biliyoruz. Biz kadınlara yönelik saldırı gerçekleştireceğiz ama ‘siz buna sesinizi çıkarırsanız, mücadele ederseniz her türlü zor aygıtı ile karşı karşıya kalırsınız’ deniliyor” ifadelerini kullandı.

‘AKLAMA SİYASETİ'

Pınar Gültekin ve Fatma Altınmakas’ın katledilmesiyle ilgili sözlerini sürdüren Başaran, “Bunun AKP politikalarının bir sonucu olduğunu her defasında ifade ediyoruz. Ben daha önce de kamuoyu ile paylaşmıştım; AKP ve MHP’nin yürüttüğü siyasette kadınlara yönelik siyaset ajandası nedir. Sadece Haziran ayında 27 kadın öldürüldü, 23 kadın şüpheli öldürüldü. AKP iktidarında 3 bini aşkın kadın katledildi. Bu artık bir kadın kırımı haline geldi” şeklinde konuştu.

AKP’nin kadın katliamları karşısında siyaset üretmesi gerekirken, HDP’yi samimiyet testisten geçirmeye çalıştığını dile getiren Başaran, devamla şunları söyledi: “Bizim samimiyetimizin testi AKP değildir. Bizim samimiyetimizin testi Türkiye kadınlarıdır, Kürt kadınlarıdır, Çerkez kadınlarıdır, Türk kadınlarıdır. AKP’nin samimiyet testi, yürüttüğü politikalar ortadır. Son kadın cinayetlerinden biri Pınar Gültekin’di daha önceki katliamlarda olduğu gibi kınamaktan öteye açıklama gelmedi. Erdoğan bu olayın takipçisi olacağız dedi ama sanki iktidarın siyaseti kadın erkek eşitsizliğini yaratmıyormuş gibi, sanki her gün kadınlar hedef gösterilmiyormuş gibi, sanki Diyanet eliyle iktidar sözcüleri eliyle kadına yönelik şiddet meşrulaştırılmış gibi, olayın takipçisi olacaklarmış. Biz bu takipçi olma halini önceki dönemlerden çok iyi biliyoruz. Sizin takip dediğiniz aklama siyasetidir, biz kadınlar olarak buna izin vermeyeceğiz.”

‘UYGULADIĞINIZ ŞİDDETİ BİLİYORUZ’

Taciz, tecavüz ve kadın katliamlarına karşı protesto eylemlerinde kadınların polis şiddetine maruz kalmasına değinen Başaran, “Biz Pınar’ın ve Fatma Altınmakas’ın sesi olacağız. Fatma defalarca şikayetçi olmuştu, 7 çocuk annesiydi, tecavüze uğramıştı, katledilmişti ve onu katleden kişi elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam edecek. Biz iktidarın kadına yönelik ayrımcı söylemlerini çok iyi biliyoruz. Bir taraftan kınama mesajları yayınlarken, öte yandan sokağa çıkan kadınlara yönelik şiddetin çok iyi biliyoruz” dedi.

Başaran, kadın katliamlarını protesto etmek için Muğla’da sokağa çıkan kadınların darp fotoğraflarını göstererek, “Bizi samimiyet testine davet edenler, bu fotoğraflara baksınlar. Bir tarafta Pınar Gültekin cinayetinin takipçisi olacağını söyleyen partinin, bir tarafta kadına yönelik şiddete yönelik olayın takipçisi olacağız diyen partinin genel başkanı ama bir taraftan da bu parti kolluğunun kadınlara uyguladığı muamele. Kadınlar sadece ‘ölmek istemiyoruz, eşit yaşamak istiyoruz, şiddete uğramak istemiyoruz’ dedikleri için AKP’nin kolluk gücü tarafından saldırıya, işkenceye uğruyor” diye kaydetti. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ 

Kadına yönelik, taciz, tecavüz ve şiddet vakalarının arttığı günlerde İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasının kabul edilemez olduğunu dile getiren Başaran, her gün televizyonlarda kadınların hedef gösterilerek bu tartışmaların yürütüldüğünü kaydetti. HDP’siz HDP tartışmaları gibi, bugünlerde de İstanbul Sözleşmesi ve kadınların tartışıldığı, ancak kadınlara söz verilmediğini vurgulayan Başaran, şöyle konuştu: “İstanbul Sözleşmesi tartışılıyor ama kadınlar olmadan tartışılıyor. İstanbul Sözleşmesi iktidarın lütfuymuş gibi davranılıyor. İstanbul Sözleşmesi binlerce kadının emeğinin sonucudur. 6284 sayılı yasada yapılan değişiklik Türkiye kadın mücadelesinin ve Kürt kadın mücadelesinin elde ettiği kazanımlardır. İktidarın bu kazanımları elimizden almasına izin vermeyeceğiz. Bizim güvencemiz iktidar veya kolluk değildir, cezasızlık politikasıyla erkekleri cesaretlendiren yargı değildir, bizim güvencemiz kazanımlarımızdır. Bu kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Bir kadının daha eksilmesine tahammülümüz yok artık.”

PARTİLERE ÇAĞRI

Meclis’te bulunan tüm parti gruplarına çağrıda bulunan Başaran, sözlerini şöyle sürdürdü: “HDP olarak parlamentoda bir kadın grubumuz var, eğer bunu partiler üstü bir mesele olarak görüp, kadına yönelik şiddeti kaldırmak gibi bir niyetiniz varsa, gelin bu sorunları nasıl aşacağımızı konuşalım. Bizimle olan olmayan kadın kurumlarına sesleniyorum. Gelin hep beraber bu sorunun çözümünü aralayalım; sokakta, alanda, meydanda, Meclis’te, her yerde mücadele edelim. Erkek şiddeti ve egemenliğine karşı kadın özgürlükçü bir yaşam inşa edelim.  Sesini duyuramadığı için katledilen kadınların adına iktidardan hep beraber hesap soralım. Eğer samimiyetse biz oturup konuşmaya hazırız. Kadın mücadelesini HDP’sizleştirmeye karşı da mücadeleye hazırız.”

FİNAL ANKARA’DA

Başaran, 8 Haziran’da başlattıkları “Kadınlar Her Yerde” kampanyasına ilişkin de şu bilgileri paylaştı: “Bir aydır istismara karşı, erkek şiddetine karşı, kayyımlarla siyaset kurumlarımızın kapatılarak, kadınların ulaşmasının engellenmesine karşı kadınlarla birlikte hep beraber ses yükseltmiştik. Kadın mücadelesi her yerde dedik. Bu ayın 25’inde Ankara’da Kuğulu Park’ta saat 12.00’de bu kampanyanın finalini vereceğiz. Sonlandıracağız. Kadın mücadelesi her yerde diyeceğiz. Gelin hep beraber bizi ayrımcılığa karşı, şiddete karşı, ayrıştırma siyasetine karşı gelin, hep beraber, hep birlikte kadın mücadelesi her yerde diyerek, İstanbul Sözleşmesi’ni sahiplenelim, gelin hep birlikte kadınların sesi olalım. Bizi kuşatan erkek egemenliğine karşı mücadele edelim.”