Yargıtay’da gerçekleştirilen törenle 2021-2022 Adli Yılı başladı. Ankara, Diyarbakır ve Adana’da barolar, Adli Yılı açılışına dair açıklama yaptı. Ankara Barosu, Ankara Adliyesi’nin 4'üncü ek binası önünde açıklama yaptı. "Adalete erişim hakkını cesaretle savunuyoruz" yazılı dövizlerin taşındığı açıklamada konuşan Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, adil yargılama hakkının yok sayıldığına değindi. Sağkan, “Savunma makamının yargı sisteminin dışına çıkartılmaya çalışıldığı, avukatların mesleklerini icra ettikleri her ortamda sistematik olarak şiddete uğradığı, öldürüldüğü; müvekkilleri ile özdeşleştirilerek yargılandıkları, ifade ve iletişim özgürlüğünün kağıt üzerinde kaldığı, kadın cinayetlerinin zamana yayılmış bir katliama dönüştüğü, çocukların sadece çocuk değil bir taraftan da işçi oldukları, adaletin tecelli edeceğine olan inancın adli makamlara değil de sosyal medyada kalabalıklara ulaşabilme umuduna havale edildiği ülkemizde yeni adli yılı kutlayamıyoruz. Ancak bizler, suskunluk sarmalına girmeyen ve eşit bir dünya için herkes adına direnen avukatlar olarak yeni adli yılı büyük bir kararlılıkla karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.

DİYARBAKIR 

Adliye önünde çok sayıda avukatın katılımıyla yapılan açıklamada konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, her adli yılı geçmişteki sorunların daha ağırlaştırılmış boyutuyla karşıladıklarını söyledi. Pandemi sürecinin yanında yeni döneme; son aylarda yaşanan doğal felaketler, ırkçı saldırılar, hak ihlalleri, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin artmasıyla başladıklarını belirtti. Sur ilçesinde katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin ölümünün üzerinden 6 yıl geçtiğini anımsatan Eren, “Tahir Elçi'nin yokluğunda altıncı adli yılı açarken, cinayetinin hala aydınlatılmadığını da hatırlatmak isteriz” dedi. Elçi cinayeti davasına değinen Eren, “Dosya bir iddianameyle davaya dönüştürülmüş ise de soruşturmanın ne denli eksik ve manipüle edilerek yürütüldüğü, son celsede alınan tanık ifadeleriyle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Elçi cinayeti için etkin bir kovuşturmayla faillerin tespit edilerek cezalandırılması için yeni dönemde mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu. 

‘DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLEMEZ’

Baroların insan hakları ihlallerine karşı mücadelelerinin kriminalize edilmesine tepki gösteren Eren, “İfade özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel değeridir. İfade özgürlüğü ve bu özgürlüğün araçlarından olan toplanma ve gösteri özgürlüğünün olmadığı bir yerde demokrasiden söz edilemez. Geçtiğimiz adli yılda Türkiye’nin dört bir yanında ifade, toplanma ve gösteri özgürlüğü hakkına ağır müdahaleler yapıldı. Güvenlik görevlilerinin orantısız, aşırı ve keyfi güç kullanımına tanıklık ettik” hatırlatmasında bulundu.

KÜRT SORUNU 

İktidarın Kürt sorununun çözümsüzlüğündeki ısrarına değinerek konuşmasını sürdüren Eren, “40 yıla yaklaşan çatışmalar sebebiyle bölgede 40 binden fazla insanın yaşamını yitirdi. 2013 yılında büyük umutlarla ve toplumsal destekle başlatılan çözüm süreci vesilesiyle çatışmalar ve can kayıpları önemli oranda son bulmuş, hak ihlalleri gerilemiş, ifade özgürlüğünün alanı genişlemiş ve toplumda önemli oranda refah seviyesi yükselmişti. Ne yazık ki bu süreç, kamuoyunun beklentilerinin aksine istenilen sonuca ulaşamamış, kalıcı bir çözüm ve toplumsal barış sağlanamamıştır. Kürt meselesinde yaşanan çözümsüzlük, toplumsal, kültürel ve ekonomik alanda ağır tahribatlar yaratmaya devam ediyor. Kürt meselesinde çözümün konuşulduğu dönemlerde toplumsal barışın zemini genişlerken, çatışmaların olduğu dönemlerde çatışmalardan siyaset devşiren kişi ve kurumların da körüklemesiyle toplumsal kutuplaşma derinleşmektedir. Nitekim son dönemde batı illerinde yükselen nefret söylemi ve artan ırkçı saldırılar bu tehlikenin geldiği endişe verici boyutu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu sebeple, toplumsal barışı sabote edecek sert siyasal söylemlerden kaçınılmasının ve sorunların toplumsal barışı önceleyen bir anlayışla evrensel hukuk ilkeleri esas alınarak, diyalog ve müzakere yöntemiyle çözülmesinin elzem olduğuna inanıyoruz” diye konuştu. 

'ADALET YILI OLSUN'

Avukatlık Kanunu'nda yapılan son değişikliklerle savunmanın ve elde edilen kazanımların yok edildiğini dile getiren Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu geriye gidiş, elbette ve sadece bir mesleğin mevzi kaybetmesi olarak nitelenemez; bir bütün olarak tüm toplumun savunmasız bırakılması gibi daha genel ve kaygı verici sonuçlar yaratacaktır. Hukuk eğitiminin niteliğinin güçlendirilmesi adına hızla artan hukuk fakültelerinin önüne geçilip, avukatlık stajının daha nitelikli bir yapıya kavuşturulması elzemdir. Tüm bunlarla beraber mesleğin ve özellikle mesleğe yeni başlayan avukatların ekonomik sorunlarına acil ve kalıcı çözümler üretilmelidir. Bu amaçla atılacak ilk somut adım mesleğe yeni başlayan avukatların temel kazanç alanı olan zorunlu müdafilik hizmetlerinden kaynaklı ücretlerin bir an önce iyileştirilmesi olacaktır. Diyarbakır Barosu olarak yargı camiasının yeni adli yılını kutluyoruz. Adli yılın yargı ve mesleki sorunlarımızın çözüme kavuşacağı, herkes için adaletin gerçekleştiği bir yıl olmasını diliyoruz.” 

ADANA 

Seyhan ilçesinde yapılan açıklamada ise Adana Baro Başkanı Semih Gökayaz, yargının yürütmeye bağlı olduğuna dikkati çekerek, “Bağımsız yargı talebimizi her şartta ve koşulda dile getirecek, hukukun egemen olduğu bir sistemin talepkarı olacağız. Toplumsal uzlaşıyla yapılması gereken anayasa, 2017 yılında kıl payı sayılabilecek bir oyla geçmiş ve bugünkü kaotik ortamın yasal zemini oluşmuştur. Hukukun egemen olduğu bir sistemin inşası için kuvvetler ayrılığına dayalı güçlendirilmiş parlamenter sistemin hayata geçirilmesi bir zorunluluktur. Baro olarak bu sistemi savunmaya devam edeceğiz” dedi. 

Daha sonra meslekte 30 ve 35 yılını tamamlayan avukatlara plaket verildi.