Barolar ve hukuk örgütleri, 2020-2020 yeni adli yıl açılışına dair mesajlarını birçok kentte yaptıkları açıklamalarla verdi.

DİYARBAKIR 

Diyarbakır Barosu yönetimi, 2020-2021 adli yılı açılışına ilişkin Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Baro üyesi bir çok avukatın cübbeleriyle katıldığı açıklamada, üzerinde öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin fotoğrafının da bulunduğu “Em te ji bir nakin / Seni unutmayacağız” yazılı pankart taşındı.

Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, burada yaptığı konuşmasına Kovid-19 salgınının bir kez daha sosyal devlet ve hukuk devleti ilkesinden ne kadar uzaklaşıldığını gösterdiğini söyleyerek başladı.

Tahir Elçi cinayetine ilişkin açılan davanın failleri aklama niyeti taşıdığını söyleyen Aydın, Baro olarak faillerin cezalandırılması için mücadelelerini sürdürmeye devam edeceklerini vurguladı.

Aydın, sonrasında ‘adil yargılanma’ talebiyle başlattığı ölüm orucunda yaşamını yitiren Avukat Ebru Timtik’in ATK raporlarına rağmen tahliye edilmemesi üzerinde durdu. Aydın, aynı taleple ölüm orucunda olan Avukat Aytaç Ünsal’ın adil yargılama talebinin karşılanması ile ölüm orucu eyleminin son bulması çağrısında bulundu.

İKTİDARIN BASKISIYLA ŞEKİLENEN DAVALAR

Türkiye’deki yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığının kaybedildiğini, savunma hakkının kısıtlanarak yargının bir kriz haline girdiğinin altını çizen Aydın, “Bunun sonucu olarak doğal yargıç güvencesi ve hukuki güvenlik hakkı tümden ortadan kalkmış, toplumun muhalif kesimleri bizzat yargı eliyle evrensel hukuk ilkelerine aykırı yol ve yöntemlerle soruşturma ve kovuşturmaya uğramakta, hapsedilmektedir. Yargılamalar, suç ve delil kavramından öte siyasal gündem ve iktidar erkinin etki ve baskısıyla şekillenen, asıl amacı suçla mücadele değil, siyasal ikbali korumak olan kaotik bir duruma tekabül etmektedir. AİHM, aynı zamanda baromuz üyesi olan meslektaşımız Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkında, tutukluluk halinin siyasi amaçlarla verildiği ve sürdürüldüğünü belirtmesine rağmen her ikisinin de tutukluluk hali iktidarın müdahaleleriyle devam ettirilmektedir. Bu hukuksuzluğa son verilmeli, Demirtaş ve Kavala derhal serbest bırakılmalıdır” diye konuştu.

Avukatların bir yandan salgının getirdiği ekonomik zorluklarla mücadele ettiğini bir yandan ise mesleğini icra ederken şiddete, soruşturma ve kovuşturmaya maruz bırakıldığını belirten Aydın, tutuklu bulunan Avukat Sevda Çelik Özbingöl ve tüm avukatların serbest bırakılmasını istedi.

‘KADIN CİNAYETLERİ FAİLLERİ KORUNUYOR’

Kadına karşı şiddeti önleme konusunda büyük bir öneme sahip olan İstanbul Sözleşmesi’nin gerçeklikten uzak manipülatif tartışmalara konu edildiğine işaret eden Aydın, “Kadına karşı şiddeti önlemek istiyorsanız 6284 sayılı Kanunu ve İstanbul Sözleşmesini eksiksiz uygulayın. Bazı kadın cinayetlerinin faillerinin korunduğunu fail Musa Orhan’ın serbest bırakılmasından da açıkça görmekteyiz. Kadın cinayetleri ve çocuk istismarları konusunda kolluğun, savcıların ve hakimlerin eğitilerek uzman kolluk birimleri ve ihtisas savcılıkları ve mahkemeleri ihdas edilmesi sağlanmalıdır.  Muş’ta öldürülen Fatma Altınmakas adlı kadın cinayetinden ders çıkarılarak kurulması önerilen bu  ihtisas birimlerinde Kürtçe bilen personel de istihdam edilmelidir” diye ekledi.

‘BELEDİYE EŞBAŞKANLARI SERBEST BIRAKILMALI’

15 Temmuz darbe girişiminin ardından 7145 sayılı yasa ile OHAL KHK’ları ile getirilen düzenlemeler kalıcı hale getirildiğini hatırlatan Aydın, HDP’nin kazandığı belediyelerin 65’inden 51’ine kayyım atandığını ve hukuka aykırı bir şekilde tutuklanan belediye başkanlarının derhal serbest bırakılarak görevlerine iade edilmelerini istedi.

‘BARIŞ ISRARLA VE İNATLA TALEP EDİLMELİ’

Kürt meselesindeki çözümsüzlüğün ve güvenlikçi politikaların şiddeti toplumsal alana taşıdığını vurgulayan Aydın, “Bu güvenlikçi paradigma, şiddeti kutsamakta ve çözümsüzlüğü tek yol olarak ortaya koyarak, barış içinde bir arada yaşama fikrinden her geçen gün daha da uzaklaşmamıza neden olmaktadır. Yıllardır binlerce insanımızın ölümüne ve ekonomik kayıplara neden olan,  temel hak ve özgürlüklerin askıya alınmasına gerekçe gösterilen bu çatışmaya son verilmelidir. Barış, ısrarla ve inatla talep edilmelidir” şeklinde konuştu.

Aydın, yeni adli yılın evrensel hukuk ilkelerine bağlı demokratik bir hukuk devleti özlemiyle halklara demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük getirmesi temennisinde bulundu.

MERSİN 

Mersin Barosu, yeni adli yıla ilişkin Cumhuriyet Alanı’nda tören düzenledi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Alpay Antmen ve Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz’ın yanı sıra çok sayıda avukat törene katıldı. 

‘HADSİZ VE HUDUTSUZ’ SALDIRILAR

Törende konuşan Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, savunma mesleğine karşı “hadsiz ve hudutsuz” saldırıların zirveye çıktığını belirterek, “Savunma ve barolar suçlu gibi gösterilmeye çalışılıyor. Suçluyuz, çünkü herkes için adalet arıyoruz. Adaleti tırnaklarımızla kazıyıp gün yüzüne çıkaracağız” dedi. Yeşilboğaz, “Yeni adli yıla savunma mesleğinin ortadan kaldırılmaya, baroların parçalanmaya çalışıldığı, hak ihlallerinin ciddi boyuta ulaştığı, kadına şiddetin, kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının, doğanın rant uğruna vahşice katledilmesinin yasalarla meşru hale getirilmeye çalışıldığı, adaletsizliğin neden olduğu birçok yaşamsal sorunla beraber giriyoruz” açıklaması yaptı.  

Yargı camiası yetkililerinin avukatları yok sayma ve görevlerini engellemeye çalıştığını ifade eden Yeşilboğaz, “Savunmanın özgür kanatlarını kırmak, bağımsız yapısını bağımlı hale getirmek, cübbemize düğme dikmek ve toplumu uyandıran, siyasi iradeye korku veren gür sesimizi kısmak için çoklu baro sistemi yasalaştırılmıştır. Savunma bölünmeye, susturulmaya çalışılmaktadır. Savunma ve barolar suçlu gibi gösterilmeye çalışılmaktadır” diye konuştu.

‘ZOR GÜNLER BEKLİYOR’ 

Yeni adli yılda savunmayı zor günlerin beklediğini kaydeden Yeşilboğaz, savunmayı sindirmeye çalışanları da zor günlerin beklediğini ifade etti. Yeşilboğaz, şöyle devam etti: “İnsan hak ve özgürlüklerini, toplumsal barış içerisinde yaşama hakkımızı yok eden bir düzen değil; çağdaş, barışçıl, özgür ve demokratik hukuk devleti düzeni istiyoruz. Yargıya güvenin yeniden sağlanması için, yargı siyaset üstü olmalı ve liyakat unsuru etkin kılınmalıdır. Hâkim ve savcıların mesleğe alınması, atanması ve terfisi, liyakata ve objektif kriterlere dayanmalıdır. Savunmanın dışlandığı bir yargılanma, adil yargılanma ilkesine aykırıdır ve hükümsüzdür.”

ADANA 

Adana Barosu, adli yıl açılışı dolayısıyla Atatürk Parkı’nda açıklaması yaptı. BES Adana Şubesi de adli yılı açılışı nedeniyle şube binalarında açıklama yaptı. Açıklamada konuşan BES Adana Şubesi Hukuk Sekreteri Sinan Tunç, "Yargının bağımsızlığını ve yargı emekçilerine insanca çalışma koşulları istiyoruz. BES olarak; tüm yargı emekçilerinin taleplerinin sesi, sözü olduk. Yargı emekçileri için insanca yaşam ve insanca çalışma koşullarının yaratılması için, hukukun üstünlüğüne dayalı eşit, laik, demokratik, barışçıl bir adalet sistemi için mücadeleye devam edeceğiz. Yargı emekçilerini, insanca yaşam, güvenceli iş, güvenli gelecek için verdiğimiz mücadelede, taleplerimizin karşılanması için tek ses olmaya ve sendikamızda örgütlenmeye davet ediyoruz" dedi.

İZMİR 

İzmir’de Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Çağdaş Avukatlar Grubu adli yıl açılışı kapsamında açıklama yaptı. Bayraklı Adliyesi önünde yapılan açıklamaya HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay ve çok sayıda avukat katıldı. Açıklamada, ölüm orucunda yaşamını yitiren tutuklu avukat Ebru Timtik ile halen ölüm orucunda olan Aytaç Ünsal'ın fotoğrafları taşındı. 

‘DARBE ZİHNİYETİNİN MİRASÇILARI’

Avukat Erdoğan Akdoğdu, "Bugün 1 Eylül, sırmalı cübbeleri ile hakimlik ve savcılık yapanların ülkenin  anayasasına, kanunlarına uyacağı maskesini bir kez daha suratlarına takacağı bir gün" dedi.  “Adalet” talebiyle aralarında Ebru Timtik’in de bulunduğu 4 kişinin bir yıl içerisinde yaşamını yitirdiğini belirten Akdoğdu, “Darbe zihniyetinin mirasçılarını tüm ülkeyi cezaevleri ile donattı” dedi.  

HDP’li belediyelere atanan kayyımlarla Kürt halkına dönük saldırıların sürdüğüne dikkati çeken Akdoğdu, “İşkence edilen Kürt yurttaşlardan, tecavüze maruz kalan Kürt kadınlarına, koronavirüs sürecinde önlem alınmayan Kürt illerine, düşman ceza hukuku eliyle hazırlanan siyasi yargılamalara değin koca bir halk yok sayıldı. Bu faşizm günlerini mutlaka aşacağız. Bu coğrafyanın halkları olarak birlikte bir yaşamı eşit ve özgür şekilde inşa edeceğiz" şeklinde konuştu. 

FEYZİOĞLU’NA TEPKİ

Siyasal iktidarın politikalarına en büyük desteğin Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu tarafından verildiğini söyleyen Akdoğdu, "Şık takım elbiselerinizin içinde, birbirinizle samimi olmayan gülümsemeler içinde içerde bir adli yıl açılışı oyunu oynadığınızı biliyoruz. İlk fırsatta birbiriniz hakkında itirafçı olacak, iddianame düzenleyecek bir pratiğin mirasçılarsınız. Hiç kimse ümitsiz olmasın bu çürümüş düzen mutlaka son bulacaktır" dedi. 

ANTALYA

Büro Emekçileri Sendikası (BES) Antalya Şubesi, yeni adli yıl açılışı dolayısıyla açıklama yaptı. Sendika binasında yapılan açıklamada konuşan BES Antalya Şubesi Başkanı Devrim Mol, “Yargıda reform iddialarıyla gündeme getirilen her paket, yargının sorunlarını çözmek bir yana, siyasi iktidara daha bağımlı bir yargı yaratmaktan öteye gidememiştir. Artık adli yıl açılışları bile sarayda yapılmaktadır” dedi. 

"Salgın sürecinde yargı hizmetlerinin devam edebilmesi için öncelik yargı emekçilerinin sağlığının korunmalıdır" diyen Mol, "Bu konuda alınması gereken her türlü tedbir idarenin sorumluluğundadır" şeklinde konuştu. 

'TALEPLERİMİZ NETTİR'

Mol, taleplerini şöyle sıraladı: "Yargı emekçilerine insanca yaşayacakları bir ücret için derhal ek zam verilmelidir. Şu anda Ankara, İstanbul ve İzmir illeriyle sınırlı olmak üzere ödenen yol ücretleri, tüm yargı emekçilerine ödenmelidir. Zabıt Katibi yargı emekçilerine VHKİ kadrosu verilmelidir. Sözleşmeli istihdama son verilmeli, güvenceli istihdam esas alınmalı ve 4/B kadrosunda istihdam edilen yargı emekçileri 4/A kadrosuna geçirilmelidir. Disiplin soruşturması yönünden 2802 sayılı Yasanın ilgili hükümleri kapsamından çıkarılarak yargı emekçilerinin de 657 sayılı Yasa kapsamında disiplin soruşturmasına tabi tutulması konularında düzenleme yapılmalıdır. Fazla mesai ücretleri genişletilerek tüm yargı emekçilerine ödenmesi sağlanmalıdır. Atama ve görevde yükselmelerde mülakat değil, liyakat esas alınmalıdır. Artan iş yüküne karşın yeteri kadar personel alımı yapılması yerine yargı emekçileri üzerindeki baskı arttırılarak sorun çözülmeye çalışılmaktadır. Bu tür uygulamalardan vazgeçilerek yeterli personel istihdamı yapılmalıdır. BES olarak; tüm yargı emekçilerinin taleplerinin sesi, sözü olduk. Yargı emekçileri için insanca yaşam ve insanca çalışma koşullarının yaratılması için, hukukun üstünlüğüne dayalı eşit, laik, demokratik, barışçıl bir adalet sistemi için mücadeleye devam edeceğiz. Yargı emekçilerini, insanca yaşam, güvenceli iş, güvenli gelecek için verdiğimiz mücadelede, taleplerimizin karşılanması için tek ses olmaya ve sendikamızda örgütlenmeye davet ediyoruz."