Türkiye’de, 1 Eylül Dünya Barış Günü daha yine barış umudundan uzakta, sıcak savaşın gölgesinde karşılanıyor. Düşü kurulan barışın gelmesi için ise, pandemiye rağmen kimi merkezlerde sokağa çıkacak olan barış savunucuları, barış zincirleri oluşturup, bu taleplerini haykıracak. Sokağa çıkana olanların başında ise Barış Anneleri olacak.

Çocuklarını veya en yakınlarını yitirdikleri savaşın son bulması ve Kürt sorununun barışçıl çözümü için 1996 yılında bir araya gelen Barış Anneleri, 1999’da beyaz başörtüleri ve ellerindeki güllerle Ankara’ya yaptıkları yürüyüş ile büyük ses getirmişti.

2005’te aralarından biri olan Müyesser Güneş, “Barış İçin 1000 Kadın” eylemi kapsamında Nobel Barış Ödülü’ne aday bile gösterildi. 

Bir Dünya Barış Günü’nü daha barıştan uzakta karşılamanın burukluğu içerisindeki anneler, özlemine duydukları barışı anlattı.

BAŞKA ÇOCUKLARIN ÖLMEMESİ İÇİN

Bedia Gökuz, PKK’ye katılan kızını 2012’de kaybetmesi üzerine ertesi yıl Barış Anneleri Meclisi’nde katılmış. Yaşamını yitiren kızının Barış Anneleri olarak verdikleri mücadelede hayat bulduğunu dile getiren Gökuz, yaptıkları her şeyin başka annelerin çocuklarının ölmemesi için olduğunun altını çizdi. Gökuz, dünyadaki en güzel şeyin barış olduğunu, barışın olduğu yerde ancak güzelliklerin yaşanabileceğini dile getirdi. 

Bu yılki Dünya Barış Günü’nde sokağa barışı simgeleyen beyaz tülbentleriyle çıkacaklarını belirten Gökuz, bu topraklara barışın gelmesi için  PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşülmesi gerektiğini kaydetti. Barışın bir an önce tesis edilmesi için Öcalan’la müzakerelere başlanması talebinde bulunmayı bu yıl da sürdüreceklerini söyleyen Gökuz, barış isteyen herkesten de bu talebi haykırmasını istedi. 

BARIŞ HEMEN ŞİMDİ 

Gökuz gibi Perihan Akbulut da, hiçbir annenin çocuğunu kaybetmemesi için 16 yıldır Barış Anneleri Meclisi’nde yer alıyor. Hiç kimseye yararı olmadığını belirttiği savaşın sona ermesi için son nefesine kadar barışı savunmaya devam edeceğini dile getiren Akbulut, “barışın tam da zamanı” olduğunu ifade etti. Akbulut, “Kürtler hiçbir zaman savaş istemedi. Köylerimiz, evlerimiz hatta insanlarımız bile diri diri yakıldı. Yine de barıştan vazgeçmedik. Bugün gelinen noktada artık sadece Kürtler ölmüyor. Savaş politikası tüm topluma sirayet etmiş. Her gün kadınlar taciz, tecavüze maruz kalıyor, katlediliyor. O nedenle bu ülkede Kürtler özgür değilse toplumun hiçbir kesimi rahat ve özgür değildir” diye konuştu. 

Kürt halkının öldürülmekle bitmediğini ve bitmeyeceğini sözlerine ekleyen Akbulut, şöyle devam etti: “Artık yeter bu ülkede çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz. Bütün savaşların sonunda barış olmuştur. Türkiye için de bu böyle olacaktır. Daha fazla insan ölmeden barışın gelmesini istiyorum. Vicdanı olan ve barışı isteyen herkes bu yılki 1 Eylül’de barış için alanlar akmalı. Ülkedeki yaşanan kirli politikalara derman olacak tek şey barıştır. O yüzden hemen şimdi barış istiyoruz. Barışın muhatabı da bellidir. PKK Lideri Abdullah Öcalan’la ülkedeki savaşın son bulması için görüşülüp diyalog adımları atılsın.” 

ÇOCUKLAR ÖLMESİN DİYE

Barış Anneleri’nden Hikmiye Önel’in eşi Hayrettin Demir, 1991 yılında Mardin’in Mityat ilçesinde gözaltına alındıktan sonra katledilmiş. 2 çocuk annesi olan Önel’in eşi katledildiğinde oğlu 2 yaşında, kızı ise henüz 2 aylıktı.  Önel de hiçbir çocuğun babasız büyümemesi için o dönemden bu yana barış mücadelesi içerisinde. 

‘BİRLİKTE HAYKIRALIM’

Önel, “Kimsenin ölmesini istemiyorum. Benim yaşadığım acıları hiç kimse yaşamasın. Şuanda bile  annelere çocukların cenazeleri postayla gönderiliyor. Artık yeter bu savaş. Polis ve asker anneleri de bu savaşa karşı çıkmalı ve barışı istemelidir.  Barış sadece Kürtlerin sorunu olmamalıdır. Barış hepimiz içindir. O nedenle 1 Eylül’de hep birlikte barışı haykıralım. Barış anneleri olarak nefes aldığımız sürece barışı dillendirmekten vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu. 

MA / Semra Turan