Yakınları devlet eliyle kaybedilen binlerce kişiden biri olan Aynur Ayşin, “Gerçekleri öğrenmek istiyoruz” diyerek 27 yıldır babasının akıbetini soruyor. Ayşin, “Bir gün kapı çalacak ve babam gelecek” derken, babası ve 2 yakını kaybedilen Adnan Örhan da, hakikat komisyonu kurulmasını istiyor. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından 1995 yılında kayıpların soruşturulması ve faillerin yargılanması amacıyla ilan edilen 17-31 Mayıs Uluslararası Kayıplar Haftası, bu yıl devlet bağlantılı çete yöneticisi Sedat Peker’in faili meçhul cinayetlerle ilgili itiraflarıyla devlet-mafya-siyaset ilişkisinin ortaya saçıldığı bir dönemde karşılanıyor. 27 Mayıs 2009’da Cumartesi Anneleri’nin İstanbul’da, kayıp yakınlarının ise Diyarbakır ve Batman’da başlattığı eylemlerde, yıllardır gözaltında kaybedilenler ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin akıbetleri ve failleri soruluyor. 

Hafıza Merkezi ve İHD’nin verilerine göre, 1980-2001 yılları arasında bin 388 kişi ya gözaltında kaybedildi yada faili meçhul cinayete kurban gitti. 

Bunlardan biri de gözaltına alındıktan sonra 27 yıldır haber alınamayan Mehmet Can Ayşin oldu. Diyarbakır’ın Lice ilçesinde bağlı Kılıçlı (Mizak) köyünde yaşayan Ayşin ailesi, 8 Mayıs 1994’te askerlerin baskını sonucu evleri yakıldı. Köylülerin birçoğu gözaltına alındı. Köylüler iki gün sonra bırakıldı ancak Mehmet Can Ayşin’den bir daha haber alınamadı.

O GÜNDEN SONRA... 

Henüz 24 yaşındayken babası gözaltında kaybedilen Aynur Ayşin (51), 27 yıldır babasının akıbetini soruyor. O günleri “Henüz uykudaydık, köyümüzü askerler kuşattı, hepimizi bir yere topladılar ve evlerimizi ateşe verdiler. Çok kötü bir zamandı. Kadın, erkek birçok kişiyi gözaltına aldılar. Babamda gözaltına alındı. O günden sonra babamı bir daha göremedik” şeklinde anlatan Ayşin, ailenin de göçe zorlandığını söyledi. 

SAVCI İZİNDE 

Babasının akıbetini sormak için gittikleri Lice İlçe Jandarma Komutanlığı’nda, “Savcı izne gitmiş ve izinden döndükten sonra, biz babanızın ifadesini alıp serbest bırakacağız” cevabı aldıklarını söyleyen Ayşin, babasının Ayşin’in akıbetini öğrenmek için sayısız dilekçenin, Lice İlçe Jandarma Komutanlığı, Diyarbakır Valiliği, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Olağanüstü Hal (OHAL) Bölge Valiliği arasındaki geçiştirme sözlerle belirsizliğe mahkum edildiğini ifade etti. 

27 YILLIK BEKLEYİŞ 

Babasının hala yaşadığını hissettiğini dile getiren Ayşin, gözyaşlarını tutamayarak, “Öyle şeyler yaşadık ki kimse bizim yaşadıklarımızı yaşamasın. Bize yaşattıkları çok zor ve farklı bir şeydi. Babamı kaybettiler ama kabul etmiyorlar. Bakın 27 yıl oldu ama ben hala bir gün kapı çalacak ve babam gelecek diye bekliyorum. Ben onu hissediyorum, bizle olduğunu, bizle yaşadığını hissediyorum. Öldüğünü hissetmiyorum” dedi.

DEVLET HERŞEYİ BİLİYOR

2009’dan sonra her hafta babasının fotoğrafıyla birlikte Koşuyolu Parkı’nda “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemine katılan Ayşin, “Orada o fotoğrafları tutunca onlara yakınlaşıyoruz. O fotoğrafları tutunca, sanki onlar yanımızdaymış gibi hissediyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz sormaya devam edeceğiz. Devlet her şeyi biliyor da neden kayıpları bilmiyor? Onların eliyle oldu bunlar, ne yaptılarsa söylesinler. Gerçeklerin açığa çıkmasını istiyoruz. Nasıl kaybettikleri, öldürdükleri, nereye gömdükleri, hepsini bilmek istiyoruz. Bir kemiği bile fazla görüyorlar bize. Bir mezarımız, kemiklerimiz olsun istiyoruz” diye belirtti.

ÖRHAN AİLESİ

Yakınlarını kaybedenlerden İHD Diyarbakır Kayıp Komisyonu üyesi Adnan Örhan, henüz 17 yaşındayken, babası, amcası ve kuzeni gözaltında kaybedildi. Sonrasında adalet arayışına giren Örhan, 1996 yılından bu yana hem kendi hem de başka ailelerin yakınları için mücadele ediyor. Diyarbakır Kulp ilçesi Çağlayan (Zara) köyüne bağlı Deveboyu (Adrok) mezrasında Bolu Komando Tugayı’na bağlı askerler, 24 Mayıs 1994 tarihinde Mehmet Selim Örhan (46), Hasan Örhan (40) ve yeğenleri Cezayir Örhan’ı (17) gözaltına aldı. O dönem bu duruma karşı çıktıklarını belirten Örhan, askerlerin kendilerini “bırakacağız” diyerek ikna ettiklerini ancak her üç kişiden de artık haber alınamadığını söyledi. 

TOPLU MEZAR

Yakınlarının akıbetlerini öğrenmek için çok sayıda başvuru yapan Örhan ailesi, bir ay sonra ilçenin Bağcılar köyüne bağlı Düzpelit Mezrası Kevrekok mevkiinde, 12 Haziran 1994'te kurşunlanarak defnedilen yakılmış 8 cesedin bulunduğu toplu mezar haberini aldı. Mezar 2003’te açıldı, 2007’de DNA testleri yapıldı ve cenazelerden ikisinin Örhan kardeşlerin olduğu tespit edildi, fakat 17 yaşındaki Cezayir Örhan’ın akıbeti öğrenilemedi. 

TEK TORBA VE TEK MEZAR 

Yakınlarının zorla kaybedildiği gibi maneviyatlarının da yok edildiğini dile getiren Örhan, “O mezarı açma usulleri de acımasızdı, kazma kürekle dağıttılar. 8 cenazeyi üst üste gömmüşlerdi. Kemikleri ‘torba içerisinde size verebiliriz’ dediler. Bunu kabul etmedik, ayrıştırılmasını istedik, maneviyatımızla oynamaması için dilekçe yazdık, fakat kabul edilmedi. Ortada bir gerçeklik var, bizim yakınlarımız çok acımasız bir şekilde katledildi. 8 insan, tek torba ve tek mezarda yatıyor. Biz 8 aile de tek kabir etrafında onları anıyoruz” diye konuştu. 

İTİRAFÇILAR ORTADA

Devletin hiçbir şekilde bu olayları çözme odaklı yaklaşmadığını ifade eden Örhan, devlet bağlantılı çete yöneticisi Sedat Peker’in açıklamalarına dikkati çekerek, “Bazı itirafçılar çıkıp itiraflarda bulunuyor, fakat hala bir yargılanma söz konusu değil. Samimiyetsizlikler ortaya çıkıyor. Biz zamanında yargıya sunduk, fakat dosyalar hep tozlu raflara kaldırıldı. Benim kayıplarımın katili Yavuz Ertürk’tü ama beraat etti. Bizim dosyamız da henüz bir iddianame hazırlanmadı, tanıklar dinlendi ama öylece kaldı” ifadelerini kullandı.

HAKİKAT KOMİSYONU KURULSUN

Galatasaray Meydanı’nda başlayıp Koşuyolu’na uzanan kayıp yakınlarının mücadelesinin kuşaktan kuşağa aktarılacağını vurgulayan Örhan, “25 yılı aşkındır aileler bu eylemi devam ettiriyor. Hakikatler ortaya çıksın, hakikat komisyonu kurulsun. Mücadele amacımız adalet içindir ve bu adalet herkes için. Faillerin beraat etmesi, dosyaların zaman aşımına uğraması kabul edilemez. Bu kişilerin adalet önüne çıkmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz. Mücadelemize destek olunmasını ve hatırlanmak istiyoruz. Kayıp olgusu sorgulanmadığı için günümüze kadar geldi. Gerek Şırnak, Dersim, her yerde kişiler kaybedilmeye devam ediyor. Devlet politikası bu ve işlenen suçlar cezalandırılmadığı için süregelmeye devam ediyor. Geçmişte bunlar cezalandırılsaydı, bugün hiçbir kayıp olmayacaktı” şeklinde konuştu.

Mezopotamya Ajansı / Eylem Akdağ