Adalet Bakanlığı verilerine göre, cezaevlerinde 31 Aralık 2021 tarihi itibariyle 38 bin 43’ü hükümlü toplam 297 bin 726 tutuklu bulunuyor. İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) Mart 2021 tarihinde yayınladığı hasta tutuklu listesine göre de 604'ü ağır olmak üzere en az bin 605 hasta tutuklu var. 2021 yılı içinde yedisi infaz ertelemelerinden kısa bir süre sonra olmak üzere en az 59 hasta tutuklu tedavi hakları engellendiğini için hayatını kaybetti. 

SİYASETÇİLER ENGEL

Ağır hasta tutuklulardan biri de 2016 yılından bu yana Kocaeli Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan Kürt kadın siyasetçi Aysel Tuğluk. Yaşamını yitiren annesinin cenazesine yönelik 13 Eylül 2017 tarihinde gerçekleştirilen ırkçı saldırı sonrası sağlık sorunları başlayan Tuğluk’a demans teşhisi konuldu. Hastanenin “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen Adli Tıp Kurumu (ATK), Tuğluk’un hayatını tek başına devam ettirebileceğini savundu. Tuğluk ile diğer hasta tutuklular, ağır hastalıklarına ve hastanelerin “cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen ATK’nin verdiği rapor gerekçe gösterilerek, tahliye edilmiyor. Ancak aynı yargı sistemi kadın katliamları, tecavüz ve çocuğa yönelik suç davalarında faillerin suçunu ispatlayan ATK raporlarına rağmen ya tahliye ediliyorlar ya da mahkemenin kanaatiyle cezada indirime gidiliyor. Yargı sisteminin bu çelişkili durumu kadın ve çocuk davalarına bakan avukatlar Mehtap Sert ve Sevil Aracı Bek değerlendirdi.

EN YOĞUN HAK İHLALLERİ 

Ağır hasta tutuklulara yönelik ATK’nin tutumunu eleştiren avukat Mehtap Sert, "Artık tedavisinden sonuç alınmayacak hasta tutsaklar için de adli tıpın verdiği raporlar mahkeme tarafından dikkate alınmamaktadır. 1980 darbesinden beri uluslararası mevzuatta, özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkına dair yükümlülükler olmasına rağmen bu yerine getirilmiyor. Türkiye hapishaneleri sağlığa erişim konusunda en yoğun hak ihlallerinin yaşandığı mekanlar. Geçmişten geleceğe düşman hukuku artarak kendisine meşru bir alan yarattı. Artık cezaevlerinde hasta tutsakların yaşadığı sorunlar insani gerçeklikten uzak verilerle değerlendirilen bilgiler haline dönüştü. Bu da siyasi iktidarın çok işine geliyor. Hak savunucularının, STÖ'lerin bu konuda ısrarlı yasal süreçlerin işletilmesi için çaba göstermesi gerekir" dedi.

SİYASETİN MOR ÇİZGİSİ

Tuğluk'u siyasetin mor çizgisi olarak değerlendiren Av. Sert, "Coğrafyamızda dezavantajlı birçok grubun görünen yüzüdür. Kadın, Kürt, Alevi'dir. Yaşamı boyunca kadınların sesi olmuştur. Aysel Tuğluk'un hastalığının seyrine rağmen tahliye edilmemesinin hasta tutsakların geneline uygulanan politikalardan azade olduğunu düşünmüyorum. Mehmet Emin Özkan da aynı durumda hala tahliye edilmemiştir. Aysel Tuğluk’a da düşman hukuk uygulandığı çok açık. Bunca çabaya rağmen tahliye edilmiyor olmasının sebebi kadın mücadelesine katkısı, açtığı yol, öncü kadınlardan biri olmasıdır" diye konuştu.

CEZASIZ KALIYOR

Hasta tutukluların ülkede en yakıcı sorunlardan biri olduğunu dile getiren avukat Sevil Aracı Bek ise tüm girişimlere ve taleplere rağmen hasta tutukluların tahliye edilmeyerek, hayatlarını kaybettiğini hatırlattı. Av. Bek, "Cezaevinde hayatını kaybeden pek çok mahkum oldu. Oysa infaz mevzuatı hastalığı ölümcül olan ya da tedavisi cezaevi koşullarında mümkün olmayan ya da zorluğa düşen kişilerin infazlarının ertelenmesine uygun. Ancak cezaevinde kalamaz raporlarına rağmen birçok hükümlü tahliye edilmiyor. Kadınlara ve çocuklara yönelik suçlar söz konusu olduğunda ise tam tersine uygulamalara şahit oluyoruz. Kadın ve çocukların beyanları delil kabul edilmediğinden delil yetersizliği gerekçesine sığınarak pek çok suç cezasız bırakılıyor. Kimi zaman dikkate alınmayan deliller arasında ATK raporları da oluyor. Bu da sistemin kimlerden yana işlediğini her defasında bizlere gösteriyor ne yazık ki" şeklinde konuştu.

TAHLİYE EDİLMELİ

Tuğluk'un durumunun endişeyle takip ettiklerini sözlerine ekleyen Av. Bek, sadece düşünceleri ve siyasi görüşleri nedeniyle "mahkum edilmiş" bir kadın siyasetçinin göz göre göre ölüme sürüklenmesinin, hastalığının her geçen gün olumsuz yönde seyretmesinin herkesi çok üzdüğünü vurguladı. Bek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üstelik kendisinin hafıza kaybı gibi sorunlar yaşadığını da biliyoruz. Cezaevi koşulları ve kendisine yaşatılanlar, sadece fiziki sağlığını değil bilişsel sağlığını da bozdu. Aysel Tuğluk’u en çok kadınların sahiplenmesi elbette uzun yıllar kadın mücadelesi içerisinde yer almış biri olmasından, kadınlarla birlikte mücadele geçmişi olmasından da kaynaklanıyor. Aysel Tuğluk kadın hareketi açısından saygın ve önemli bir kişi ve kadınlar onu sahipleniyorlar. Israrla tahliye edilmemesi de yine kendisinin bu mücadelenin bir parçası olmasından kaynaklanıyor. Aysel Tuğluk’un pozisyonunda siyasi bir tutuklu değil de farklı bir suçlama ile cezaevinde olan başka bir kişi olsaydı tahliye edilmiş olurdu diye düşünüyorum. Bu da aslında bir çifte standart ve haksızlık. Bu yapılan haksızlığı kınıyoruz ve Aysel Tuğluk’un bir an önce sağlık nedeniyle tahliye edilmesini talep ediyoruz."

MA / Hamdullah Yağız Kesen