Anayasa Mahkemesi (AYM), 15 Şubat 2017 tarihinde Diyarbakır'ın Lice ilçesinde seyir halindeki bir yolcu minibüsüne zırhlı polis aracından ateş edilmesi olayına ilişkin Metin Bekiroğlu ve Özgür Atagün'ün yaptığı bireysel başvuruyu karara bağladı. Lice ilçesinden kent merkezine giden ve içinde yaklaşık 10 yolcunun bulunduğu yolcu minibüsü, Bingöl yol ayrımın geldiğinde kobra tipi zırhlı polis aracı tarafından tarandı. Sıkılan mermiler, minibüsün ön tarafından girip, arka taraftan çıktı. Şans eseri can kaybının olmadığı olayda yolcular arasında bulunan Özgür Atagün kırılan camlardan hafif şekilde yaralandı. 

'KOVUŞTURMAYA YER YOK' KARARI 

Olayla ilgili Lice Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "ateşli silah kullanımına bağlı yaşamsal tehlike oluşturmak" yerine "mala zarar verme suçu"ndan soruşturma başlatılıp, olay yeri incelemesi yapılıp, ilgili polislerin ve tanıkların ifadeleri alındı. Fakat yürütülen soruşturma 'takipsizlik' kararıyla sonuçlandı. Diyarbakır Barosu, 23 Şubat 2017 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusunda, olayın sorumluları hakkında "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan kamu davası açılmasını talep etti. Olayla ilgili Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından hazırlanan raporda, “Zırhlı Ejder marka polis aracından minibüse doğru, aralarında 44 metre mesafe kaldığı sırada atış yapıldığı, merminin araç içine girdikten sonra parçalanarak birden fazla delinme oluşturacak şekilde aracı terk ettiği kanaatine ulaşılmıştır” denildi. Başsavcılık 29 Şubat 2017 tarihinde "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verdi. İtirazda bulunulan Sulh Ceza Hâkimliği de kararda usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle itirazı reddetti. 

ANAYASA MAHKEMESİ’NE BAŞVURU 

Olayda hafif şekilde yaralanan Atagün ile aynı araçta bulunan Bekiroğlu, takipsizlik kararı üzerine 2018 yılında AYM’ye başvurdu. AYM, verdiği kararla "yaşam hakkı"nın etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından ihlal edildiğine hükmetti. 

HUKUK DERSİ VERDİ! 

AYM, aldığı karara ilişkin değerlendirmelerinde; somut olayda ateşli silahla toplu taşıma aracının vurulmasını takiben Lice Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açılıp, birtakım deliller toplanmış ve inceleme yapılmış ise de, 'mala zarar verme' suçu kapsamında yürütülüp, takipsizlik kararı ile sonuçlanan soruşturmanın ateşli silah kullanımı bağlamında yaratılan yaşamsal tehlikenin değerlendirilmediği bir süreç yaşandığını kaydetti.

SORUŞTURMAYA GÖLGE DÜŞÜRÜLDÜ

Takipsizlik kararının gerekçesinin ise kanaate dayalı olduğunu belirten AYM kararında, "Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen soruşturmanın genişletilmesi kararında da takipsizlik kararının 'gerekçesinin ne anlama geldiğinin anlaşılamadığı'  ifade edilmiştir. Yargı makamlarının kararlarına dahi yansıyan bu hukuki belirsizlik/gerekçesizlik hâli soruşturmanın ciddiyetine gölge düşürmektedir. Soruşturmanın genişletilmesi kararının ardından da Başsavcılığın Lice Cumhuriyet Başsavcılığına konuyla ilgili soruşturma olup olmadığı hususunda bilgi sorması dışında herhangi bir araştırma yapmadığı, salt Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden Lice Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma kayıtlarını incelediği anlaşılmaktadır. Lice Cumhuriyet Başsavcılığının söz konusu bilgi sorulmasına dair talebe iki yıl gibi uzun bir süre cevap vermemesi dahi tek başına soruşturma sürecindeki özensizliğe dair açık bir emaredir" denildi.

AYM, kararında Başsavcılık tarafından Sulh Ceza Hâkimliğine yazılan yazı ile olayın Lice sınırları içinde kaldığı ifade edilmiş ise de soruşturmanın mevcut iddialarla yetkili merciler tarafından değerlendirilebilmesi adına bir yetkisizlik kararı verilmediğini de vurgulandı.

Daha önce soruşturmanın genişletilmesi kararı veren Sulh Ceza Hâkimliği'nin 29 Şubat 2017 tarihli takipsizlik kararına yönelik itirazı herhangi bir ek açıklama yapmadan reddedip, soruşturma sürecini sonlandırdığını belirten AYM, "Başsavcılık olaya ilişkin hemen hemen hiçbir araştırma ve inceleme yapmamıştır. Bu nedenle Başsavcılık olayı tüm yönleriyle aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek derinlik ve ciddiyette bir soruşturma yürütmemiştir. Sonuç olarak yürütülen soruşturma sürecinin etkili soruşturma yükümlülüğünü ihlal eder nitelikte olduğu kanaatine ulaşılmıştır" dedi.