Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nden 19 Ekim’de “güvenlik” gerekçesiyle Kayseri Bünyan 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen, bir eli ve bir ayağı olmayan, yüzde 90 engelli raporlu Şaban Kaygusuz (24), ayakta sayım dayatmasına maruz kaldı. Sevk edildikten sonra ailesiyle yaptığı haftalık telefon görüşmesinde cezaevi girişinde çıplak arama işkencesine maruz kaldığını belirten Kaygusuz, kabul etmediği için 5 gardiyanın elbiselerini üstünde yırtarak, darp etme sonucu zorla çıplak arama yapıldığını aktarmıştı. Yaşananlarla ilgili Kaygusuz’un ailesi, 23 Ekim’de İnsan Hakları Derneği (İHD) Antep Şubesi’nde basın açıklaması yaparak, yaşananlara tepki gösterdi. Sevk sonrası ilk defa 25 Ekim’de Kaygusuz’u Kayseri Bünyan 1 Nolu T Tipi Cezaevi’nde ziyaret eden aile bireyleri, Kaygusuz’un sevk edildiği cezaevinde yaşadıklarını öğrendi. 

Kaygusuz’un sevk edilmesi, çıplak ve ayakta sayım işkencesine maruz kalmasına dair konuşan annesi Durri Kaygusuz (62) ve ağabeyi Bahattin Kaygusuz, Adalet Bakanlığı’na seslenerek hukuksuzlukların son bulmasını talep etti. 

HABER VERMEDEN SEVK EDİLDİ

Oğlunun 2017’de Şırnak’ta tutuklandığını belirten anne Durri Kaygusuz, tedavi için Şırnak’tan Van’da bir hastaneye sevk edildiğini söyledi. Kaygusuz, “Oğlum Van’da tedavisi tamamlanmadan, yaralı bir şekilde tutuklandı. Bir hafta hastanede kaldıktan sonra Siirt Cezaevi'ne sek edildi. Bir ay Siirt’te kaldı. Bir ay sonra görüşüne gittik, ancak biz görüşe gittiğimizde Diyarbakır D Tipi Cezaevi’ne sevk edildiğini öğrendik” diye konuştu. 

Oğlunun bir eli ve bir ayağının olmadığını anlatan Kaygusuz, “Oğlum arkadaşları olmadan elbiselerini bile tek başına değiştiremiyor. Diyarbakır’da 3 yıl tutuklu kaldı. Hep görüşüne gittik. Durumu iyiydi, arkadaşları ona yardımcı oluyordu. 3 hafta önce görmeye gittim. Geçen hafta Çarşamba günü de oğlum Bahattin ve kardeşim ziyarete gittiler. Görüş esnasında Şaban’ın isminin okunmaması üzerine soruyorlar, nerede diye. O an gardiyanlar, nerede olduğunu bilmediklerini söylüyorlar. Oğluma ve kardeşime hiç bir bilgi vermemişler. Israr edince, savcı ‘Adli Tıp Kurumu (ATK) cezaevinde kalamaz raporu için heyete çıktı’ diyor” ifadelerini kullandı.

ÇIPLAK ARAMA 

Oğlunun ATK raporu için iki defa heyete gittiğine değinen Kaygusuz, cezaevi yönetiminin kendilerine Şaban Kaygusuz’un Kayseri’ye sevk edildiği söyledi. Cezaevi savcısının “heyete gitti” diyerek kendilerini kandırdığını belirten Kaygusuz, “Bir eli, bir ayağı olmayan bir engelli insanı sürgün etmek nasıl bir vicdansızlıktır. Oğlum 22 Ekim’de beni telefon ile aradı ve kendisine çıplak arama yapıldığını söyledi. Cezaevi girişinde çıplak arama dayatmışlar, o da kabul etmemiş. 5 gardiyan engelli çocuğumu yerlere vurarak, bütün elbiselerini üstünde yırtarak onu çırılçıplak aramışlar. Günahtır, engelli bir insana bunlar yapılıyor. Bir de ‘çıplak arama yok’ diyorlar” diye konuştu.

AYAKTA SAYIM 

Oğlunun çıplak arama işkencesinden sonra tekli koğuşa konulduğunu belirten Kaygusuz, “Oğlum tek başına elbiselerini yıkayamıyor, yemek yiyemiyor, tuvalete gidemiyor. Tek başına bir odada yaşaması mümkün değil. Ona rağmen tek kişilik hücreye koyuyorlar, ancak oğlumun itirazları sonrası onu alıp 5 kişinin kaldığı bir koğuşa koyuyorlar. Hukuksuzluklar yine son bulmuyor. Ayağı olmayan oğluma ayakta sayım dayatıyorlar. Oğluma sayım esnasında neden ayağa kalkmadın diyerek, oturduğu sandalyeden yere atmışlar ve ona işkence etmişler. Hiçbir hukuk, vicdan bunu kabul etmez” şeklinde konuştu. 

‘BU ZULMÜ KABUL ETMEYECEĞİZ’

Oğlunun eli ve ayağının olmadığı bir fotoğrafı göstererek insan hakları örgütlerine seslen Kaygusuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kendine insan haklarını savunuyorum diyen herkes oğlumun yaşadıklarını gündemleştirmelidir. Oğlumun yaşadıkları yıllardır ortada. İHD’de açıklama yaptık, oğluma yaşatılanları her yerde dile getireceğim. Adalet Bakanı’nda vicdan varsa, engelli bir kişiye yapılanlar karşısında sessiz kalamaz. Bir anne olarak bu yaşatılanları kabul etmiyorum. Oğlumu görmemem için benden uzaklaştırdılar. Oğlumu dünyanın öbür ucuna da götürseler ben onu görmeye gideceğim. Oğlumu hiçbir zaman yalnız bırakmayacağım. Bu zulmü kabul etmedik ve etmeyeceğiz. HDP ve CHP’li milletvekillerinden oluşan bir heyet acil cezaevine giderek oğlumun durumu hakkında bilgi almalı.” 

GÖRÜŞME 10 DAKİKADA BİTTİ

Kardeşi Şaban Kaygusuz ile sevk edildikten sonra 25 Ekim’de görüşen Bahattin Kaygusuz, kardeşinin yüzde 90 engelli raporu olduğunu ama buna rağmen cezaevi girişinde çıplak aramaya maruz kaldığını söyledi. Kardeşinin bir eli ve bir ayağının olmadığını belirten Kaygusuz, buna rağmen ayakta sayıma maruz kaldığını söyledi. 

25 Ekim Pazartesi yaptıkları görüşe değinen Kaygusuz, “Siyasi tutuklu olarak tek başına getirilmişti. Koridorda bizim dışımızda kimse yoktu. Abim Sadık ile gitmiştik. Dar bir koridorda iki kişiydik ve muhatap olacak kimsede yoktu zaten. Bir tane gardiyan bize psikolojik baskı yapıyordu. Sanki biri onu bizim huzurumuzu bozması için görevlendirmişti. 10 dakika içinde 4 kez gelerek tek sandalyeye iki kişi oturmamızı istedi. Dayanamadık onunla tartıştık. Bir saat olan görüş hakkımız 10 dakika içinde bitirildi. Bizi dışarı attılar” diye konuştu. 

ADALET NEREDE? 

Kardeşinin yaptıkları görüşmede uğradığı hak ihlallerini anlattığını belirten Kaygusuz, “Kardeşim yeniden bize çıplak aramaya maruz kaldığını anlattı. Adalet Bakanı’na soruyorum, yüzde 90 engelli raporu olan bir insana sen nasıl çıplak arama dayatıyorsun. Bir eli ve bacağı yok, yarı bir insan. Tek başına elbisesini bile çıkaramıyor. Sen bu çocuğa çıplak arama dayatıyorsun, bir de çıkıp çıplak arama yoktur diyorsun. Sizin hak, hukuk, adalet dediğiniz nerede?” ifadelerini kullandı.  

'HASTA TUTUKULAR BIRAKILSIN'

Kardeşinin Antep Cezaevi'ne sevk edilmesini talep eden Kaygusuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kardeşimin Kayseri’de tutulması şart mı? Bizi yıldırmak için uzak yere sevk ediyorlar ama o bizim kardeşimiz. Saçının tek teli kalsa nerede olursa olsun onu görmeye gideriz. Bu kadar vicdansızlık olmaz. Bütün engelli, hasta ve yaşlı tutuklular serbest bırakılmalı. Elinizi vicdanınıza koyun ve hukuksuzluğa son verin.” 

MA / Emrullah Acar - Ferhat Çelik