Gezi Parkı eylemleri nedeniyle 2017’den bu yana tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 16 hak savunucusu ile Beşiktaş'ın taraftar grubu çArşı’nın 35 üyesi hakkında açılan davanın duruşması görüldü. Çağlayan’da bulunan İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Kavala'nın tutukluluğunun devamı yönünde karar çıktı. 

Karar sonrası Adliye’nin C Kapısı’nda yapılan açıklamada konuşan Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra Kavala, “Hangi somut eylemlerle suç işlemiştir diye soruyor. Ancak buraya kadar suç tanımı ile de karşılaşmadık. Böylece devam ediyor. Bu normal bir şey değil” dedi.

DURUM KANIKSANDI

Durumun evrensel hukuk normlarına aykırı olduğunu belirten Buğra, “Benim endişem, büyük endişem bu durumun kanıksanmış olmasıdır. Normalleşmeye başlanmasıdır. Ancak bunun normal olarak kabul edilmemesi gerektiğini belirtmek istiyorum” diye kaydetti.

‘BAŞKA BİR ŞEY YAPMAYACAĞIZ’

Kavala’nın avukatı Deniz Tolga Aytöre, “Dava, Türk yargısı için büyük bir şanstı. Bağımsızlık endişelerini gidermek için bir şanstı. Siyasetin yargının üstünde baskısının olmadığını açıkça göstermek için bir şanstı. Yargı bu şansını kullanamadı. Bu meşru, somut olmayan delillerle, gerekçelerle bir insanın anayasal hakkını elinden almak artık sadece yanlış bir karar olarak nitelendirilmemeli. Bu kamu yetkisini kötüye kullanma sorunu haline geldi. Ve biz bu sorunun altından nasıl kalkınır dikkatlice dinlemekten, izlemekten ve takip etmekten başka bir şey yapmayacağız” şeklinde konuştu.

SİYASET VE YARGININ EL BİRLİĞİ

Davayı başından itibaren takip eden CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Siyaset kurumu ve yargı ancak el birliği ile bir ülkeye bu kadar kötülük yapabilir. Bunun adı kötülük gerçekten. Ülke ancak bu şekilde en büyük kötülüğe mahkum edilebilir. Maalesef siyaset ve yargı bunu ortaklaşa yapıyor. Türkiye zaten ekonomisi çökmüş duruma, hukukun üstünlüğü yok” diye kaydetti.

YAŞAM HAKKINA MÜDAHALE

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Kavala hakkında verdiği ihlal kararının Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nde (AK BK) olduğunu ve önümüzdeki günlerde görülecek gündem toplantısında tartışılacağını belirten Tanrıkulu, “Buna rağmen hala saçma sapan, gerçekten uzak dayanaklarla bir insan içerde tutmak, yaşam hakkına müdahaledir” dedi.