Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında 10 gün önce verdiği “derhal serbest bırakılmalı” kararının ardından gözlerin çevrildiği Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesi, avukatların tahliye başvurusuna dün ret yanıtını verdi. Kararın politik ve hukuksuz olduğunu söyleyen avukatlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AİHM kararı için sarf ettiği "Kararı tanımıyoruz, hamlemizi yapar, işi bitiririz" sözlerine atıfta bulunarak, “Bu karar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hamlesiydi” dedi.

KARAR AİHM İLE ÇELİŞİYOR

Verilen kararın ulusal mevzuata yine uluslararası taraf olunan sözleşmelere, ilkelerine ve hukuka aykırı olduğunu dile getiren Avukat Özgür Çağlar, mahkeme kararının, AİHM kararıyla tamamen çeliştiğini belirtti. Çağlar, kararla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Gerekçede hem Anayasa’nın 90’ıncı maddesinden bahsetmekte -ki bu madde AİHM kararının üstünlüğünü kapsamakta- ancak gereğini uygulamaması başlı başına açık bir çelişkidir. Mahkemenin esasen ve özetle şunu ifade ettiğini görmekteyiz; ‘Evet AİHM bir takım ihlal kararları vermiştir, fakat karar henüz kesinleşmediğinden tahliye veremiyoruz.’ Ancak bu tamamen yanıltma ve büyük bir aldatmacadır. AİHM kararlarının yüzde 90’ını Büyük Daire incelemesinden geçmemektedir. Ayrıca Büyük Daire AİHM’in temyiz mercii değildir. Sadece içtihatlarda birlik sağlanması ve önemli konularda yol gösterici olması sebebiyle Büyük Daire istisnai olarak inceleme yapar. Türkiye yargısının 'kararın kesinleşme' şartını koyması ve bu tutumu göstermesi tamamen topu taca atma çabasıdır. Hukuki değil, sallama, sallapati bir karardır. Hukuka uygunluğu yoktur.”  

‘BU ERDOĞAN’IN HAMLESİYDİ’

Mahkemenin bu kararının ardından muhtemelen Demirtaş’ın avukatlarının karşı üst mahkemeye itiraz süreci başlayacağını dile getiren Çağlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak bağımlı ve taraflı olan yargımızdan iç hukukta olumlu sonuç almamız hayal denilebilir. AİHM’in kararına karşı itiraz edecek olan Türkiye’nin başvurusunu incelemeye değer olup olmadığı Büyük Daire tarafından karara bağlanacak. Büyük Daire Demirtaş kararını inceleme kararı alırsa nihai kararın verilmesi beklenecek. Mahkeme kesinlikle bağımsız bir karar vermedi. Mevcut yargı sistemimizde Erdoğan'ın ‘Hamlemizi yapar, işi bitiririz’ cümlesinden sonra bağımsız ve objektif bir şekilde karar verecek herhangi bir mahkeme olmadığı tecrübeyle malumdur. Ayrıca bu mahkemenin kararı Erdoğan'ın bahsettiği çeşitli hamleleri kapsamaktadır. Yargının AİHM karşısındaki pozisyonu tamamen hukuktan uzak, devletten yana taraflı, bağımlı, korkak, sinik, teslimiyet içinde uydurma bir pozisyondadır.” 

‘YUKARIDAN TALİMAT VERİLDİ’

Avukat Ali Bozan ise, kararın politik bir karar olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Mahkemenin verdiği karar tam da Cumhurbaşkanı’nın beyanlarıyla örtüşüyor. Çünkü mahkemeye tahliye başvurusu yapıldıktan sonra mahkeme kendisine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının tercümesi sunulmasına rağmen adeta yukarıdan gelecek talimatı beklercesine, ‘Adalet Bakanlığı’ndan kararın tercümesini bekliyoruz’ şeklinde bir karar verdi. Bu arada kararın tercümesi bakanlıktan mahkemeye ulaştı. Ve maalesef beklediğimiz talimat da mahkemeye ulaştı. Talimat Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmemesiydi.”

‘HUKUK AÇIK VE NET KATLEDİLDİ’

AİHM kararının yeterince net ve açık olduğunu vurgulayan Bozan, “Halbuki mahkemenin verilen karara karşı direnme hakkı söz konusu değildi. Bu karara göre, Selahattin Demirtaş hakkında tahliye kararı verilmesi gerekiyordu. Mahkeme maalesef beklenen kararı verdi ve tutukluluk halinin devamını verdi. Bu karar belki bugün değil ama önümüzdeki yıllarda gerek Türkiye’de gerekse Avrupa’da hukuk fakültelerinde hukukun açık ve net bir şekilde katli örneği olarak maalesef öğretilecektir” diye konuştu.

‘HAK İHLALİ SÜRÜYOR’

Avukat Rıza Oğuz da, AİHM kararının uygulanmasının zorunluluk olarak ele alınmasını ve bundan dolayı Demirtaş’ın direkt olarak tahliye edilmesi gerektiğini ifade ederek, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararla hak ihlalinin sürdürdüğünü belirtti. Oğuz, “Bu tutum yargının siyasallaştığının en büyük örneğidir. Bu tutum tutuklamaya suni bir kılıf bulmaktır. Bu nedenlerle hukuka ve özelde ceza yargılamasına hizmet etmekten ziyade siyasi konjonktüre göre verilmiş bir karardır. Yani AİHM kararı eninde sonunda kesinleşecektir. Bu karara karşı direnmek Anayasa’ya aykırılık oluşturur. Dolayısıyla direnmek yazılı bir seçenek değil ama her şey mümkün” diye belirtti.

‘KARAR KESİNLEŞTİĞİNDE NE OLACAK?’

Ülkede başkanlık sistemiyle yargının daha fazla siyasallaştığını ve konjonktüre göre bir tutum içerisine girdiğini de sözlerine ekleyen Oğuz, “Yargıçların tam anlamıyla bağımsız olduklarını söylemek güç ve bu karar da bağımsız olamamanın ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Şu an için tam olarak söylenen şu; ‘Tamam siz bir karar verdiniz ama bu karar daha askıda, verdiğiniz emir edici kararınıza uymamız için bu kararın askıdan indirilmesi, yani kesinleşmesi gerekiyor.’ Bütün hukuksuzluğa ve haksızlığa rağmen buna tamam diyebiliriz. Peki, bu karar kesinleştiğinde ne olacak? Asıl pozisyonu o zaman göreceğiz” dedi.

Mezopotamya ajansı / Ergin Çağlar