HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesince 7 Eylül 2018'de verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezası Yargıtay tarafından onandı. Onama kararının Kobani davasının başladığı güne denk getirilmesi dikkat çekti. Demirtaş'ın avukatları, yaptıkları açıklamada, “Müvekkilimiz Selahattin Demirtaş hakkında açılan tüm propaganda davaları, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde süren ana davası ile birleştirildiği halde, 17 Mart 2013 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Newroz kutlamasındaki konuşması sebebiyle yargılandığı bir dava ısrarla ayrı yürütüldü. 'İhtiyaç hasıl olduğunda' hemen ceza kararı verilebilecek ve böylece Demirtaş'ı hükümlü kılacak olan bu dava, çeşitli siyasi davalarda verdiği ceza kararlarıyla bilinen Akın Gürlek’in başkanı olduğu İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verildi" dedi.

Demirtaş'ın avukatlarından Mahsuni Karaman'a kararın arka planını Yeni Yaşam Gazetesi'nden Hüseyin K. Akçadağ'a değerlendirdi.

AİHM'İ BOŞA ÇIKARMA ÇABASI 

Demirtaş’ın avukatlarının açıklamasına göre bu karar ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararının önüne geçilmek istendi. Açıklamada şunlar belirtildi: “AİHM’in ihlal ve serbest bırakma kararı verebileceğini gözeten Hükümet, kararın açıklanmasından önce, Demirtaş'ın bir başka suçtan hükümlü olarak cezaevinde olduğunu göstermek amacıyla, söz konusu davada, 7 Eylül 2018 tarihinde Demirtaş’a, propaganda suçundan şimdiye kadar verilen en yüksek ceza olan 4 yıl 8 ay hapis cezası verildi.” Açıklamada AİHM kararına karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz" sözlerine dikkat çekilerek, “Bunun üzerine 4 Aralık 2018 tarihinde, bir dosyanın İstinaf Mahkemesi'nde karar verilme süresi yaklaşık bir yıl olduğu halde, Demirtaş'ın dosyası için 40. günde karar verildi ve hakkındaki ceza onandı” denildi.

ÇÖZÜM SÜRECİ KONUŞMASI 

Yargıtay’ın kararını değerlendiren Demirtaş’ın avukatlarından Mahsuni Karaman, dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme gelince 2008’lere, 2009’lara gidilerek yapılan konuşmaların fezlekelere bağlayıp suçlama haline getirildiğini belirterek, sözkonusu dosya ile ilgili şunları belirtiyor: “2013 Newroz’unda İstanbul’deki kutlamalarda yapılan konuşmaydı. Zaten ondan sonra Diyarbakır Newroz kutlamalarında Öcalan’ın çözüm sürecine dair mektubu okundu. Yani çözüm sürecinin pik yaptığı günlerdi. O mektup gelmişti ve okunacağı belliydi. Demirtaş'ın suç olarak ele aldıkları konuşmasının iki ana cümlesi var. Birincisi Paris'te bir saldırıda yaşamlarını yitiren üç kadının ismini söyleyerek onları anması. Bir başka cümle ise Devlet Bahçeli’nin 'Gidelim Cudi’yi, Gabar’ı dümdüz edelim' şeklinde çözüm sürecine karşı yapılmış konuşmaya verilmiş bir yanıttır. Demirtaş: ‘Kolunuza bir G-3 takıp Cudi'de, Gabar'da hiç nöbet tuttunuz mu’ diyor. ‘Öyle Cudi’yi, Gabar’ı dümdüz etmek kolay mı?’ diye soruyor. Bir anlamda Bahçeli’yi empatiye çağıran cümleler sarf ediyor."

ÖNCE AYM SONRA AİHM

Demirtaş'ın bu kararla hükümlü duruma getirildiğini söyleyen Karaman, gelecek hafta itibari ile AYM’ye başvuracaklarını belirtiyor. Davanını bundan sonraki süreci ile ilgili Mahsuni Karaman, şunları söylüyor: “Anayasa Mahkemesi'ne başvurumuzu hazırladık, sanırım hafta başı AYM’ye başvuracağız. Eğer AYM başvurumuzu ele almakta gecikirse, gelişmelere göre AİHM'e gidebiliriz. İfade özgürlüğü ve adil yargılanma çerçevesinde başvuruyu yapacağız.”

Karaman, yargı sürecinin kötüye kullanıldığının altını çizerek sözlerin şöyle sonlandırıyor: “Bu yargılama sürecinin temel motivasyonunun siyasi saiklerle olduğuna vurgu yapacağız. AİHM'in Demirtaş ana dosyasında verdiği ‘Türkiye siyasi saiklerle hareket ediyor. Burada aslında yargısal süreç kötüye kullanılıyor’ şeklindeki temel nokta burada da geçerli. Kobani davasının görüldüğü gün Yargıtay yıllardır önünde duran dosyayı alıyor, inceliyor ve onama kararı veriyor. Öyle bir senkronize etme çabası var. Dolayısı ile burda bir yargı süreci dışında farklı bir siyasi organizasyonun da bu işe müdahale edip bu davaları senkronize ettiği görülüyor.”