Kamuoyunda “6-8 Ekim olayları” olarak bilinen ve 2014 yılında gerçekleşen Kobanê protestoları sırasında Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde Yasin Börü, Ahmet Dakak, Hasan Gökguz ve Riyat Güneş’ın hayatını kaybetmesiyle ilgili davada 124 yıl 8 ay hapis cezası verilen Mazlum İçli’nin Mahsuni Karaman, müvekkiline yöneltilen suçlama ve davaya dair yazılı açıklama yaptı.

8 Aralık 2014 tarihinde bahsi geçen cinayetlerin işlenmesine iştirak ettiği iddiasıyla o tarihte henüz 14 yaşında olan müvekkili Mazlum’un gözaltına alındığını belirten Karaman, beyanlarında "7 Ekim 2014 tarihinde babası ile birlikte Kulp İlçesinde bir köydeki düğünde müzik yaptığını, cinayetlerin faili olamayacağını" söylemesine rağmen, bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadan 20'yi aşkın kişi ile birlikte yargılandığı Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24 Nisan 2017 tarihli kararı ile müvekkilinin "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, canavarca his sevkiyle ve eziyet çektirerek 4 kişiyi öldürme, 1 kişiye karşı öldürmeye teşebbüs ve örgüt propagandası yapma" suçları nedeniyle 124 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırıldığını kaydetti.

Av. Karaman, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin ise 3 Şubat 2020’de aldığı kararla yerel mahkemenin mahkumiyet kararını "3 öldürme, 1 öldürmeye teşebbüs, propaganda ve devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma" suçları yönünden onadığını, “Yasin Börü’ye yönelik öldürme suçu” yönünden ise bozma kararı verdiğini ekledi.

Müvekkilinin işlediği iddia edilen cinayetin gün ve saatlerinde (7 Ekim 2014, akşam saatleri), Diyarbakır kent merkezinde olmadığı, Diyarbakır'a 140 km uzaklıktaki Kulp ilçesi Demirli Köyü Keçiveren mezrasında Muhsin Bayram isimli birinin düğününde olduğuna dair düğün görüntü kayıtları sunularak, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinden kesinleşen "3 öldürme, 1 öldürmeye teşebbüs, propaganda ve devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma" suçları yönünden "yargılamanın yenilenmesini" talep ettiğini ifade eden Karaman, aynı düğün görüntü kaydının müvekkilinin masum olduğu göstermek üzere Yargıtay'ın bozma kararı verdiği ve yeniden görülen (Yasin Börü ile ilgili bozma) dosyaya da sunulduğunu dile getirdi.

Avukat Karaman, mahkemenin 1 yıl süren araştırma ile ulaştığı delilleri ise şöyle sıraladı:

“Düğün görüntü kayıtlarındaki kişinin müvekkil Mazlum İçli olup olmadığı yönünde mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, düğün görüntü kayıtlarında bulunan kişinin Mazlum İçli olduğuna dair "kuvvetle tanımlama" şeklinde rapor düzenlenmiştir.

Düğün görüntü kayıtlarının, cinayetlerin işlendiği 7 Ekim 2014 yılına ait bir kayıt olup olmadığı konusundaki tereddüdü gidermek üzere mahkemece, 7 Ekim 2014 tarihinde Kulp Demirli Köyü Keçiveren mezrasında bir düğün yapılıp yapılmadığı kolluk marifetiyle araştırılmış, Kulp İlçe Jandarma Komutanlığınca, 7 Ekim 2014 tarihinde anılan mezrada Muhsin Bayram isimli bir kişinin düğünü olduğu tespit edilerek tutanağa bağlanmıştır.

Düğün sahibi damat Muhsin Bayram dinlenmiş, duruşma sırasında müvekkil Mazlum İçli'yi teşhis ederek, 7 Ekim 2014 tarihinde Mazlum İçli'nin, babası ile birlikte kendi düğünde müzik yaptığını, düğünlerinin gece geç saatlere kadar sürdüğünü, ertesi gün yani 8 Ekim 2014 tarihinde köyden ayrıldıklarını beyan etmiştir.

Düğün görüntü kayıtlarında görünen ağaçların, Ekim ayının mevsimsel özelliklerini gösterip göstermediği konusunda Kulp Asliye Ceza Mahkemesine talimatla düğün yerinde keşif yaptırılmış, 9 Ekim 2020 tarihinde yapılan keşif sonucunda ziraat bilirkişince düzenlenen raporda "görüntü kayıtlarındaki yerin aynı yer olduğu, ağaç yeşerme durumuna göre Ekim ayının mevsimsel özelliklerini taşıdığı" tespit edilmiştir.

Mazlum ile babasını düğün yerine götürüp getiren taksici İdris Aslan isimli kişi tespit edilmiş, tanık olarak dinlenmiştir. Tanık, 7 Ekim 2014 günü Mazlum ile babasını düğünün olduğu Köye götürdüğünü, 8 Ekimde ise onları aynı Köyden alarak Diyarbakır'a bıraktığını beyan etmiştir.

Mahkemece, tanık İdris Aslan’ın güvenilirliğine dair de araştırma yapılmış, "tanığın 2014 yılında kendisine ait araçla taksicilik yapıp yapmadığı Kulp İlçe Emniyet Müdürlüğüne sorulmuş", gelen cevabi yazıda, “İdris Aslan'ın 2014 yılında kendisine ait araçla Kulp ilçesinde korsan taksicilik yaptığı” bildirilmiştir.

Kurum ve kuruluşlardan, Mazlum'a ait veya ilgisi olabilecek tüm GSM hatları araştırılmış, bildirilen GSM hatlarına ait HTS kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen raporlarla, olay gün ve saatlerinde Diyarbakır il merkezinde herhangi bir baz istasyonu sinyal bilgisine ulaşılmamıştır.

Mazlum'un, 2014 yılında soruşturma makamına verdiği ve kullandığını belirttiği hat üzerinde yapılan incelemede ise, beyanına uygun bir şekilde anılan hattın -olay gün ve saatlerinde- Kulp ve Lice sınırları dahilinde baz istasyonu sinyal bilgilerine ulaşılmıştır.”

27 GÜN SONRA MÜTALAA DEĞİŞTİ

28 Mayıs 2021 tarihli duruşmada cumhuriyet savcısının elde edilen bu deliller üzerine 4 sayfalık gerekçeli mütalaası ile Mazlum'un beraatına karar verilmesini talep ettiğini söyleyen Karaman, 25 Haziran tarihli duruşmada ise aynı cumhuriyet savcısının Mazlum'un hukuki durumunu etkileyecek herhangi bir gelişme yaşanmadığı halde, 27 gün önceki mütalaasını değiştirerek Mazlum'un cezalandırılmasına karar verilmesini mütalaa ettiğini vurguladı.

Bu duruşmada mahkemenin kesinleşen 3 cinayet suçu ile ilgili "yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer olduğuna ve Mazlum İçli'nin infazının durdurulmasına" oy birliği ile karar verdiğini belirten Karaman, yine aynı gün, daha önce beraat mütalaası veren savcının itirazı üzerine mahkemenin yargılamanın yenilenmesi ve infazın durdurulması kararının kaldırılmasına karar verdiğine dikkat çekti. Karaman, 29 Eylül’de görülen son duruşmada  ise mahkemenin "Yasin Börü'ye yönelik öldürme" suçundan Mazlum'un cezalandırılmasına karar verdiğini belirtti.

‘SİYASİ İSTİSMAR ARACI OLARAK KULLANILDI’

Kamuoyunda "6-8 Ekim olayları", "Kobani olayları" ve "Yasin Börü" isimleri ile bilinen ve “siyasi istismar aracı olarak kullanıldığını” ifade ettiği bu yargılamaların yakın siyasi tarihe ve son 6-7 yıllık yargı pratiğine adeta damga vurduğunu söyleyen Karaman, devamında şu değerlendirmelerde bulundu:

“2014 yılı Ekim ayında meydana gelen ve ülke genelinde 37 kişinin, ölümüyle sonuçlan olayların, HDP MYK'si tarafından 6 Ekim 2014 tarihinde atılan iki twit ile başladığı iddia edilmiş, bu iddia üzerine HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere birçok siyasetçi "cinayetlere azmettirme” iddiasıyla tutuklanmıştır.

Cinayetlere azmettirme olarak değerlendirilen twitler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin 22 Aralık 2020 tarihli Demirtaş/Türkiye kararına da konu olmuş, AİHM "HDP twitleri ile meydana gelen ölüm olayları arasında sebep sonuç ilişkisi bulunmadığına, yapılan çağrının barışçıl protesto çağrısı olduğuna" karar vermiştir.

6-8 Ekim olayları ve bu dosyanın konusu olan cinayetler, HDP'nin kapatılması iddianamesinin en esaslı unsuru olarak ele alınmış, merkezinde bu cinayet ve olayların yer aldığı "şiddetin odağı olduğu" gerekçesi ile adı geçen Partinin kapatılması için Anayasa Mahkemesine kapatılma davası açılmıştır.

Gerek HDP'li siyasetçiler hakkında süren yargılamalar ve gerekse de HDP'nin kapatılması amacıyla Anayasa Mahkemesinde açılan kapatma davasının omurgası olan "6-8 Ekim olayları" ve özellikle "Yasin Börü" dosyasının, bu siyasal amacın aracı haline getirildiğini;  anılan siyasi amaç uğruna, size arz etmiş olduğum yargılama sürecine müdahale edilerek masumiyeti konusunda kuşku kalmayan müvekkilim Mazlum'un hukuksuz bir şekilde mahkûm ettirildiği kaygımı takdirinize sunar, konuya hassasiyet göstereceğiniz ümidiyle saygılarımı sunarım.”