Azerbaycan ve Ermenistan arasında 27 Eylül’de Dağlık Karabağ üzerine başlayan ve önceki gün ateşkes ilan edilen savaşta, her iki ülkeden binlerce asker ve sivil yaşamını yitirdi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in davetiyle, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un arabuluculuğunda bir araya gelen Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan, Moskova'da yapılan istişare toplantısında ateşkes kararı aldı. Toplantı sonrası yapılan açıklamada, insani yardım amaçlı olarak Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin arabuluculuğu ve kriterleri doğrultusunda esirlerin, tutsakların ve cenazelerin değişimi için ateşkes ilan edildi.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşananları değerlendiren gazeteci Aris Nalcı, Azerbaycan’ın hedeflediği ilerlemeyi sağlayamadığını ve ateşkes görüşmelerinde Rusya’nın Türkiye’yi devre dışı bıraktığını söyledi.

YENİ UZLAŞMA ARAYIŞI

Rusya'daki toplantının içeriğine ilişkin net bilgiler olmadığını ancak basına yansıdığı kadarıyla yeni bir uzlaşma olduğuna işaret eden Nalcı, “Ancak iki tarafın kendi askerlerinin cenazelerinin toplayabilmesi, esir takası gibi konular için bir ateşkes olduğunu biliyoruz. Rusya Karabağ’a barış gücü göndermesi durumunda, Azerbaycan'ın da buna onay vermesi gerektiğini ifade ediyordu. Azerbaycan da daha önce Ermenistan toprakları geri verirse, onay veririm diyordu. Daha sonra ise Ermenistan ateşi keserse onay veririm diye bir ön talepte bulunmuştu” dedi.

UZLAŞI YOLU ARANIYOR

Nalcı, ateşkesin yanı sıra çözüm için de görüşmelerin gerçekleştiğini söyleyerek, detaylara ilişkin şunları söyledi: “Lavrov’un adım adım çözüm yöntemi olarak adlandırdığı ve 2016 Nisan savaşlarında önerdiği yönteme çağrı yapıyor gibi geliyor. Bu planla iki taraf da memnun edilmeye çalışılıyor. Zürih protokolüne bağlı kalarak, tarafların uzlaşacağı bir yol aranıyor. Lavrov’un planına göre, Ermenistan bazı bölgelerden çekilecek. Bu bölgeler Azerbaycan’ın kast ettiği 7 bölgenin arasından da olabilir. Buna karşılık Azerbaycan da bölgesel ulaşım ambargosunu kaldıracak. Bu da ateşin durmasını ve görüşmelerin başlamasını sağlar. Lavrov, yaptığı açıklamada MİNKS Grubu’na atıfta bulundu. Bu da demek oluyor ki, Türkiye dışarıda kalacak. Zaten Çavuşoğlu da ‘Azerbaycan’ın isteği yönünde davranacağız’ derken bunu kastediyordu. Rusya Türkiye’yi dışarıda bıraktı.”

ÇATIŞMALAR NEDEN YAŞANDI?

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Karabağ ziyareti ve bu bölgenin Ermeni bölgesi olduğunu söylemesinin Aliyev’i rahatsız ettiğini dile getiren Nalcı, “Ermenistan Kadife Devrimi’nden sonra Nikol Paşinyan’la birlikte hem bölgede yükselen hem de yüzünü batıya dönmeye başlayan bir ülke oldu. Bu durum Karabağ’a yatırım yapılmasını da birlikte getiriyor. Karabağ'da küçük çaplı üretim sahaları, yerleşim yerleri ve Fransız Enstitüsü’yle birlikte kültür merkezileri açanlar oldu. Bunlar uluslararası ilgiyi Karabağ’a yoğunlaştırdı. Son bir iki sene içerisinde Avrupa Ermeni Federasyonu'nun ön ayak olmasıyla birlikte Karabağ'ı ziyaret eden milletvekili sayısı ve Avrupa'dan sivil toplum örgütleri sayısı artıyor. Dolayısıyla Azerbaycan tarafında, 'Karabağ tanınmaya mı başlandı, bu de facto devlet bana sorun çıkaracak mı,  tanınırsa tamamen kaybedilecek' şeklinde endişelere yol açmış olabilir. Aynı zamanda Aliyev’in siyaseten içerde sıkışmış olması da bu agresifliğin bir nedeni olabilir” diye konuştu.

Çatışmaları kimin başlattığı konusunda ise Nalcı, “Ermenistan'ın herhangi bir savaş başlatma ya da savaş çıkarma gayesi zaten olmaz, olamaz. Hem gücünün uluslararası bir savaşı başlatacak kadar yüksek olmadığının bilincinde hem de zaten durum stabilize olmuş, ekonomisi yükselişe geçmişken komşu Azerbaycan'la bir savaşa girmek istemez” şeklinde değerlendirdi. 

İRAN'LA BAĞ KESME ARAYIŞI

Çatışma bölgelerinden teyide muhtaç bilgilerin geldiğini de sözlerine ekleyen Nalcı, “Ama doğrulanabilecek şunlar var; Aliyev 7 köyü kurtardık gibi açıklamalar yaptı. Sözünü ettiği yerler iki ülke arasındaki tampon bölge. Azerbaycan ordusu buralara girmiş durumda. Bahsettiğimiz yer birbirlerine çok yakın coğrafyalar. Ancak uzun menzilli füzelerin kullanılması ve Dağlık Karabağ’ın başkentinin hedef alınması çok doğrudan ve bilerek yapılan bir durum. Ayrıca Şusi bölgesi ve buradaki Nikatedral bombalandı. Çatışmalar bu bölgelerde yoğunlaşıyor. Azerbaycan aslında bu bölgeleri ele geçirip Ermenistan’ın İran ile bağlantısını kesmek istiyor. Ermenistan bir tarafta Türkiye bir taraftan Azerbaycan'la sınırları kapalı ve tartışmalıyken güneyde ve kuzeyde Gürcistan ve İran'la işbirliği yapabiliyor. Alışveriş var, ekonomik işbirlikleri var. Dolayısıyla İran'la bağını kesmeye çalışıldığı söyleniyor ancak bu ne kadar gerçekçi bilinmez” ifadelerini kullandı.

Azerbaycan’ın hedeflediği amaçlara ulaşamadığına vurgu yapan Nalcı, “Aliyev, açıklamalarında Dağlık Karabağ’ın başkenti Stepanakert’i almaktan bahsediyor. Bu hedefler göz önüne alındığında ordular henüz tampon bölgeyi bile geçebilmiş değil” dedi.

VAROLUŞ MÜCADELESİ

Ermenistan'da halkın moral ve motivasyonunun yüksek olduğuna dikkat çeken Nalcı, “Bunun sebebi Türkiye'nin Azerbaycan'ın yanında savaşa müdahil olması. Zaten Karabağ bir varoluş mücadelesiydi.  Ermenistan da bu savaşı bir varoluş mücadelesi olarak gördüğü için büyük destek var. Türkiye ve Azerbaycan Ermeni ırkını hedef aldılar. Dolayısıyla Karabağ da Ermenistan için bir varoluş mücadelesi hâline gelmiş durumda” diye belirtti.

SAVAŞ TAŞERONLUĞU 

Rusya'nın onayı olmaksızın Azerbaycan’ın böyle bir savaşa girişemeyeceği yönündeki değerlendirmelere katılmadığını belirten Nalcı, şöyle devam etti: “Onaydan çok göz yummak olabilir. Rusya, Ermenistan batıya döndüğü için biraz Paşinyan’ın burnu sürtsün diye savaşın başlamasına göz yumduğu da söyleniyor. Rusya hep orada arabulucu rolünde. 1994'te de savaş durduğunda Rus barış gücü oraya gitmek istemişti, iki taraf da bunu istemedi. Rusya Dağlık Karabağ’a girmek ve orayı da eline almak ister. Gürcistan'da yaptığı savaş gibi burayı da Azerbaycan ve Ermenistan arasında kendi eline geçmiş bir koz olarak görüyordur büyük bir ihtimalle. Ancak savaşın başlamasında Rusya'nın tavrından çok Türkiye'nin Azerbaycan'ı gaza getirmesini en önemli faktör olarak görüyorum. Türkiye'nin rolünün daha yüksek olduğunu ve savaş taşeronluğu yaptığını söyleye bilirim.”

ERMENİ KIŞKIRTMASI 

Nalcı, Türkiye’nin Ermenistan’ı hedef almasının nedenlerini ise şöyle açıkladı: “Türkiye’nin, Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz hamleleri göz önüne alındığında, bu bölgelerde savaş taşeronluğu yaptığı görülüyor. Çünkü savaş çıktığı süreçte ekonomisini biraz daha ayakta tutabiliyor. Aynı zamanda savaşla birlikte milliyetçiliği körüklüyor. Milliyetçilik körüklendiğinde yüzde bir iki oy artar diye umuyorlar. Aslında Ermenistan’ı hedef haline getirmek, Türkiye'nin yeni keşfettiği bir şey değil. Türkiye her sıkıştığında Ermenileri hedef haline getiriyor. Bununla ırkçılığı körükleyerek ülke içerisinde Türklük temelinde bir birleşme yaratmayı hedefliyor. Bu aynı zamanda Kürdü düşman ederek de yapılmaya çalışılıyor. Aynı şeyin bir başka versiyonu diyebiliriz.”

Öte yandan PKK'lilerin savaşmak için Ermenistan'a götürüldükleri açıklamalarını saçma bulan Nalcı, bunun nedeninin “Kürt ve Ermeni düşmanlığı üzerinden düşmanı ortaklaştırmak” olduğunu dile getirdi.

HRİSTİYANLAR TÜRKİYE’DEN AYRILIYOR

Türkiye'de Ermenilere karşı nefret söyleminde ciddi bir artış olduğuna dikkat çeken Nalcı, tehlikeleri şöyle anlattı: “Türkiye’de sıkışıldığı her dönemde Ermenilere, Rumlara, Yahudilere ve Kürtlere çatılır. Bu durum zaten açacağı her şeye yol açtı. İnsanlar iş yerlerine giderken,  sokağa çıkarken arkalarını kollamaya başladılar. Zaten özellikle son 5 yılda artan baskıcı yönetim Türkiye'den çıkmaya çalışan Hıristiyanların sayısını arttırdı, bunu görüyoruz. Bire bir de yaşıyoruz. Ben de, çevremde tanıdığım çok sayıda kişi de yurtdışına çıktı.”

Mezopotamya Ajansı / İdris Sayılğan