Türkiye gündemi, geride kalan 2019 gibi yine hareketli geçeceğe benziyor. Uzmanlara göre, hem iç hem de dış siyasette yoğun bir gündem Türkiye'yi bekliyor. Erken seçim tartışmaları, yeni siyasi partiler, AKP içindeki olası ayrışmalar, ekonomideki kırılganlık, 2020'de de en çok konuştuğumuz konular olmaya şimdiden aday. 2019 sonunda konuşulmaya başlanan, 2020'de bir seçim olup olmayacağı tartışmalarında ittifak edilen konu, bir seçim olmasa da bile seçimin kendisinin 2020'nin ana gündem maddesi olacağı.

Cumhuriyet Gazetesi'nden İpek Özbey'in haberine göre, Kamuoyu araştırma şirketi ANAR'ın genel müdürü İbrahim Uslu'ya işsizlik, enflasyon, döviz kurları, şirket iflasları ve siyanürle intiharlar gibi yoksulluğun neden olduğu bireysel dramlar yeni yılda da konuşulmaya devam edecek.

Yargıdaki sorunlar, yargılamaların siyasete bakan yönleri de yine gündemden düşmeyecek. AİHM kararına rağmen tahliye edilmeyen iş insanı Osman Kavala'nın durumu, Sözcü Gazetesi'ne 'FETÖ' davasından verilen cezalar bu yıla devreden konulardan.

Uslu'ya göre, Kanal İstanbul da çok konuşulacak. CHP'deki yerel yönetimler-AKP merkezli politik rekabet, siyasi partilerin kongreleri gündemde önemli bir yer tutacak. 

Uslu'nun bir diğer öngörüsü de, 2020’de erken seçim tartışmasının daha sık yaşanacağı. düşünüyorum. 

Yeni siyasi partilerle ilgili ise, Uslu, "Yaptığımız kamuoyu araştırmalarında Babacan ve Davutoğlu’nun partilerine farklı politik eğilimlerden, demografilerden ve sosyoekonomik gruplardan ilgi olduğunu gördük. Bu açıdan bakıldığında, kamuoyunun her iki partinin de uçlardan çok, merkeze yakın olacağını düşündüğünü anlıyoruz. Nitekim Sayın Davutoğlu kamuoyunu yanıltmadı ve merkeze hitap eden bir parti programıyla çıktı. Laikliğe vurgu yapan, demokratik değerlere ve parlamenter demokrasiye inanan bir parti olmanın yanı sıra, ekonomide de piyasa mekanizmasını önceleyen liberal yaklaşımları var. Bu haliyle tam bir merkez partisi. Bu anlamda da kentli sağ seçmenlere ve sağ-sol ayrımını anlamlı bulmayan yeni seçmen profiline daha çok hitap etmeyi hedeflediklerini söylemek mümkün.

Sayın Babacan’ın kuracağı partinin ise en az Gelecek Partisi kadar merkezde, liberal/çoğulcu demokrasiden ve parlamenter sistemden yana olacağına kimsenin şüphesi yoktu zaten. Tabii ki bu durum, her iki partinin de sağın kaleleri olan küçük Anadolu şehirlerini, Kürt seçmenleri ve kırsal oyları ihmal edeceği anlamına gelmiyor. Ama ben her iki partinin daha çok metropol seçmeninin ilgisine mazhar olacağını düşünüyorum. Cumhur İttifakı bileşenlerinin yerel seçimde oy kaybettiği şehirlerde, iki yeni partinin de potansiyeli yüksek olacaktır" yorumunu yapıyor.

Gezici Araştırma'nın sahibi Murat Gezici ise, Kabine'de önemli değişiklik bekleyenlerden.

AKP'nin oy potansiyeli için yüzde 42 öngörüsünde bulunan Gezici, "Buna MHP’yi de dahil edersek rakam yükseliyor. Seçmen yerel seçimlerde iktidara bir sarı kart gösterdi, uyarı verdi. Bu yüzden iktidar muhtemelen 2020’de kendi politikasını bu uyarı üzerinden şekillendirecek, yeni yılda seçmene yeni şeyler söyleyecektir" diyor.

Babacan ve Davutoğlu için, "Ciddi oy alamayacaklarının da farkındalar. Kamuoyunda bu partilere dair beklentide ibre sürekli aşağı yönlü hareket ediyor. Bu negatif durumda, partilerin siyasal iletişimde izledikleri yanlış stratejiler çok etkin" görüşünü dillendiren Gezici, "Mesela Babacan’ın partisinin oluşumu bir nevi “şehir efsanesine” döndü" yorumunu yapıyor.

"Babacan’ın partisi, İYİ Parti’den çok ciddi bir oy alabilir. AK Parti’de bu oran yüzde 7.8’dir. MHP’de ise yüzde 5.4’e kadar iniyor" iddiasında bulunan Gezici, AKP'nin Kanal İstanbul ile ilgili sorun yaşayabileceği görüşünde.