Irak Federe Kürdistan Bölgesi, Afganistan, Suriye ve İran’dan Avrupa’ya gidebilmek için yola çıkan binlerce mülteci, 8 Kasım'dan bu yana Balerus-Polonya sınırında bekliyor. Kadın ve çocukların yoğunlukta olduğu mülteciler, soğuk hava şartlarına rağmen bekleyişini sürdürüyor. Ormanlık alanda kendi kurdukları kamplarda bir süredir yaşam mücadelesi veren mülteciler, dün itibariyle Belarus hükümetinin sınır bölgesi içerisinde hazırladığı kapalı alana geçti. 400'ü aşkın mülteci de Federe Kürdistan Bölgesi'ne geri döndü. Bugüne kadar 10'u aşkın mülteci soğuk ve açlıktan dolayı yaşamını yitirirken, yaşanan insanlık dramının nasıl çözüme kavuşturulacağı halen belirsizliğini koruyor. 

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Göç ve Mülteciler Meclisi üyesi Yağmur Yurtsever, mültecilere yönelik uygulamalar ve devletlerin bu durumdaki payına dair değerlendirmelerde bulundu. 

TÜRKİYE'NİN ROLÜ

Mültecilerin sınırda yaşadıkları baskılara değinen Yurtsever, “Mülteciler, bildiğimiz kamplar gibi yerlerde kalmadığının altını çizmek gerek. Gıda başta olmak üzere temel ihtiyaçlara erişimleri sıfıra yakın” dedi. Ortadoğu ülkelerinden Avrupa'ya geçişlerde Türkiye'nin ciddi bir rolünün olduğunu kaydeden Yurtsever, "Türkiye 2011’den beri insan kaçakçılığının merkezi haline geldi. Son olayda Türk Hava Yolları'nın (THY) mültecileri taşıma rolü ortaya çıktı. Bugün sistemlerine girip THY’nin uçuşlarına bakarsanız her gün Belarus’a pek çok uçuşun olduğunu ve bunların hepsinin dolu olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla Türkiye’nin de burada ciddi bir rolü olduğunu görmek gerek” dedi. 

AKP'nin mültecileri Avrupa'ya karşı bir "koz" olarak kullandığını söyleyen Yurtsever, “Bugün yapılanlarla da Avrupa’ya, ‘50 bin ile bu biçimde kriz yaratan Türkiye, 4 milyon mülteciyle neler yapmaz’ mesajı verilmeye çalışılıyor. Bunu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme sürecinde de gördük. Türkiye uluslararası suçlardan, hukuktan geri çekilme gündemlerine kadar pek çok şeyde mültecileri pazarlık meselesi haline getirebiliyor” dedi. 

AVRUPA'NIN SORUMLULUĞU 

Avrupa’nın Cenevre Sözleşmesi’nden kaynaklı sorumluluk alması ve mültecilere kapılarını açması gerektiğini belirten Yurtsever, Avrupa’nın sorumluluklarını yerine getirmeyerek Ortadoğu’da sorunlara neden olduğunu söyledi. Yurtsever, mültecilerin birçoğunun Kürt ve Afgan olduğuna işaret ederek, "Bunun sebebi ise bölgede derinleşen faşizm ve artan savaş koşulları. AB ve NATO’da güvenlik perspektifiyle bu sorunlara bakılıyor. Bu durum insan hakları ihlallerinin artacağı ve bölgede çatışmanın derinleşeceğine işaret ediyor" şeklinde konuştu. 

KÜRTSÜZLEŞTİRME POLİTİKASI

Yurtsever, Türkiye’nin mültecilerle ilgili politikalarının altında yatan bir başka nedeninin ise "bölgeyi Kürtsüzleştirmek" olduğuna vurgu yaptı. Yurtsever, “Tayyip Erdoğan ya da Süleyman Soylu da bunu sık sık dile getiriyor. Efrin başta olmak üzere Kürtlerin yaşadığı yerlere diğer uluslardan insanları yerleştirilmesi ve bölgenin demografik yapısının değiştirilmesi üzerinden ilerliyorlar. Bugün Belarus sınırına Irak ile işbirliğiyle gönderilen Kürt mülteciler de aynı şekilde Güney Kürdistan’da bir insansızlaştırma ve Kürtsüzleştirme politikasının bir parçası" değerlendirmesi yaptı. 

TÜRKİYE’NİN SUÇLARI  

Mülteciler noktasında AB’nin Türkiye’ye karşı yaptırım uygulamasının da yeterli olmayacağını ifade eden Yurtsever, şunları söyledi: “Türkiye’nin suçlarının araştırılması ve gerekli yargı süreçleri yerine getirilmesi gerekir. Avrupa’nın insan hakları adına yapması gereken şey ise sınırda bekleyen mültecileri Cenevre Sözleşmesi’nden doğru hakları olan iltica haklarını tanıması ve sınırı mültecilere açmasıdır. Bu insanların çoğu çok ciddi çatışma alanlarından politik ve insani gerekçelerle uzaklaşıyor ve Avrupa’ya gelmeye çalışıyorlar. Bu bir iltica sebebidir” diye konuştu. 

"Göçmenler üzerinde yapılan pazarlığa karşı birlikte ses çıkaralım” çağrısı yapan Yurtsever, şöyle devam etti: "AB’nin sözde toplumsal cinsiyet eşitlikçi ve özgürlükçü tartışmalarına karşı kadınların ve LGBTİ+’ların hayatları bu denli ırkçılık ve göçmen düşmanlığıyla göz ardı edebiliyor. Buna karşı birlikte direniyoruz. 25 Kasım’a giderken AB sınırındaki göçmen ve mülteci kadınlarla dayanışmaya çağırıyoruz."

MA / Kadir Güney