Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın oğlu ve AKP Elazığ Milletvekili Tolga Ağar'ın evinde intihar ettiği ileri sürülen 21 yaşındaki Kazakistan vatandaşı Yeldana Kaharman'ın arkadaşları konuştu. Kaharman'ın arkadaşı C.B.  "Ölmeden bir gün önce görüşmüştük. Buluştuğumuzda bacağındaki morluklar dikkatimi çekti ve kendisine sordum. O da bana ‘Masaya çarptım’ demişti. Ancak sonradan Adli Tıp Raporu’nda morluklarla ilgili en ufak bir şey yoktu. Morlukları görmemiş olmazlar." dedi.

Cumhuriyet'ten Kübra Köklü'nün haberine göre, Elazığ’da yerel bir televizyon kanalında çalışan Kazakistan uyruklu Yeldana Kaharman'ın (21) 28 Mart 2019 günü eski İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın oğlu AKP Elazığ Milletvekili Tolga Ağar’la evinde röportaj yaptıktan bir gün sonra ölü bulunduğu iddia edildi. İntihar olarak kayıtlara geçen olaydan bir yıl sonra konuşan eski erkek arkadaşı E.D., “Hayat doluydu. Kesinlikle intihar etmedi. Kaharman’ın ölümüne ilişkin etkin bir soruşturma yürütülmedi” dedi. 

Sosyal medyada AKP Elazığ Milletvekili Tolga Ağar ile ilgili iddialar gündeme getirince İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği, Ekşi Sözlük’te açılan başlığa erişim engeli getirdi. 

Kaharman’ın arkadaşı C. B. ise ölümünden sonra gittiği evinde bir not bulduğunu belirterek şüphelerini şöyle anlattı:

“Yeldana’nın el yazısıyla yazılmış bir kâğıt buldum. Ancak Rusça yazıyordu. Bir arkadaşım yazılanları Türkçeye çevirdi. Ve kâğıtta Yeldana’nın, önündeki 10 yılda yapmak istediklerini planladığını öğrendim. Bu planı yapan bir insan nasıl intihar edebilir? Onu bir buçuk yıldır tanıyordum. Hayat doluydu. Ölmeden bir gün önce görüşmüştük. Buluştuğumuzda bacağındaki morluklar dikkatimi çekti ve kendisine sordum. O da bana ‘Masaya çarptım’ demişti. Ancak sonradan Adli Tıp Raporu’nda morluklarla ilgili en ufak bir şey yoktu. Morlukları görmemiş olmazlar.”   

KAHARMAN’A NE OLDU?

Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi üyesi Havva Cuştan da Kaharman’ın ölümünün soruşturulmadığını ve olayın üzerinin kapatıldığını savundu. Cuştan şöyle konuştu:

“Şüpheli kadın ölümü yoktur, gizlenmeye çalışılan erkek şiddeti olduğunu Şule Çet davasında gördük. Göçmen, kadın, işçi kimliklerinden dolayı bu kadınlar, erkek egemen devletin doğrudan hedef tahtası olmuştur. Devletin neden tecavüzcü-katil erkekleri koruduğunu bir kez daha Nadira ve Yeldana dosyasında da gördük. Nadira AKP milletvekili Şirin Ünal'in evinde şüpheli bir biçimde ölü bulunduğu halde etkin bir soruşturma yapılmadı olayın üstü kapatılmaya çalışıldı, kapatıldı da. Nadira’nin hemen ardından Yeldana’nın ölümünün üzeri de kapatıldı. Nadira, Yeldana gibi göçmen kadınlara daha kolay saldırabileceklerini düşünüyorlar.”