Türkiye ve bölge cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri pandemi ilanından sonra artarak devam ediyor. Koronavirüs salgını süreciyle birlikte yaşamları daha da risk altına giren hasta tutsakların birçoğu Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmiyor. Söz konusu duruma ise “toplum güvenliği için tehlike oluşturma” gerekçesi gösteriliyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, cezaevlerinde 604’ü ağır olmak üzere toplam bin 605 hasta tutuklu bulunuyor. Bu tutukluların en az 50’si kadın. 

Ciddi sağlık sorunları bulunan ağır hasta tutuklulardan biri de 62 yaşındaki Duri Kaygusuz. 13 ay önce Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem il eşbaşkanları ile yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 61 kişiye yönelik operasyonda gözaltına alınan Kaygusuz, 25 kişiyle tutuklanarak cezaevine konuldu. Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Kaygusuz, 2018 Kasım ayında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde tecride karşı başlatılan ve tüm cezaevlerine yayılan açlık grevi eylemlerine destek vermek amacıyla gerçekleştirilen oturma eylemleri yine DTK ve HDP’nin eylem ve etkinliklerine katılmakla suçlanıyor. 

BİRÇOK HASTALIK MEVCUT

“Örgüt üyesi” olmakla suçlanan Kaygusuz, kalp hastası, yaşından ötürü görme kaybı yaşıyor, aynı zamanda hipertansiyon ve şeker hastası. Mevcut hastalıklarının yanı sıra son günlerde sol memesinde bir kitle oluştuğu ve sol kolunu kullanmakta zorlandığı aktarılan Kaygusuz’un, meme kanseri belirtileri gösterdiği kaydedildi. Düzenli ilaç kullanması gereken Kaygusuz, özellikle pandemi ile birlikte cezaevlerinde alınan önlemler kapsamında her hastane dönüşü 14 günlük karantina sürecinde zorlandığı için hastaneye gitmek istemiyor. 

AİLE ENDİŞELİ 

Kaygusuz’un oğlu Azad Kaygusuz, annesinin yaşamından endişe ettiklerini belirterek, “Haksız hukuksuz yere yaşlı annemi içeride tutuyorlar. Ortada bir suç yok. Annemin serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi. 

İKİ AMELİYAT OLDU 

Kaygusuz gibi Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan ağır hasta tutuklulardan biri de 45 yaşındaki Kadriye Cengiz, “Örgüte üye olmak” iddiasıyla 9 yıl 4 ay ceza verilen Cengiz, 6 yıldır tutuklu. Meme kanseri teşhisi konulan Cengiz, cezaevinde kaldığı süre zarfında iki kez mide kanaması, son bir yıl içinde de iki kez kalp krizi geçirdi.  

AKCİĞER KANSERİ OLDU 

Rahatsızlığından ötürü ayakta durmakta güçlük çeken Cengiz’in sağlık durumu, koronavirüs salgınıyla birlikte daha da kötüleşti. Pandemi başlangıcından bu yana 3 defa karantina adı altında 14 gün hücreye konulan Cengiz’in kızı Evin Cengiz, yaptığı son telefon görüşmesinde annesine akciğer kanseri teşhisi konulduğunu öğrendi. Cengiz, “Annem normal şartlarda 7 ay sonra tahliye edilmeli. İki defa kalp krizi geçirdi. Doktorlar, son bir şansının kaldığını söylüyor. Bir an önce tahliye edilmesini istiyoruz” diye belirtti. 

DEVLETİN GÖREVİ

Cezaevlerindeki hak ihlallerine değinen Avukat Muharrem Şahin, insanların sahip olduğu sağlık, güvenlik, beslenme, barınma ve özgürlük gibi temel hakların yükümlülüğünün devlete ait olduğunu dile getirdi. Cezaevlerinde kalan hasta tutukluların durumlarının her geçen gün daha da kötüleştiğini vurgulayan Şahin, “Mevcut tabloya baktığımızda tablo çok kötü bir durumda ve her geçen gün bu tablo ağırlaşmakta. Cezaevlerinde birçok hasta tutsak bulunmaktadır. Pandemi sürecinde öncelikli olarak dikkate alınması gereken yerler cezaevleriyken, ne yazık ki koşullar daha da ağırlaştırıldı. Kısıtlamalar getirildi, aile-avukat görüşleri, doktora sevk sorunları yaşanıyor” dedi. 

EMNİYET KARAR VEREMEZ 

Hasta tutukluların tam teşekküllü bir hastanede üç doktordan oluşan bir heyetin verdiği rapor sonucunda tahliye edilmesi gerektiğine dikkat çeken Şahin, “Eğer hükümlüyse cezanın ertelenmesi ve serbest bırakılması gerekir. Biz de ise, bu işlem gerçekleştikten sonra tutsak Adli Tıp Kurumu'na gönderiliyor, Adli Tıp 'cezaevinde kalamaz' raporu vermesine rağmen bu sonuç emniyet birimlerine sorulmaktadır. Şahısın serbest bırakılması durumunda güvenlik açından bir tehdit arz edip etmediği sorulur. Bu hukukla bağdaşılır bir durum değildir. Bir insanın özgürlüğü hakkındaki kararı mahkeme verir. Hiçbir kurum ve idari yapı mahkemeler dışında bir insanın cezaevinde kalıp kalamayacağına karar veremez” diye belirtti. 

Şahin, özellikle özgün hastalıklarından ötürü kadın tutsakların birçok sorun yaşadığına değindi.  

MUAYENEYE KELEPÇELİ GÖTÜRÜLÜYOR 

Kadın tutsakların hastaneye gidiş gelişlerinde çeşitli sorunlar yaşadıklarını dile getiren Şahin, “Kadın tutsakların biyolojik yapısından kaynaklı bazı hastalıkları söz konusu. Hastaneye gidiş gelişlerinde çoğu zaman doktorların kelepçeli muayene etme durumları oluyor” ifadelerini kullandı. 

CEZAEVLERİ ALARM VERİYOR

Hasta tutsakların sağlık sorunlarının bir an önce giderilmesi gerektiğini söyleyen Şahin, şöyle dedi: “Biz dışarda olmamıza rağmen kendi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanırken, onlar cezaevlerinde daha zor koşullar altında kalmaktalar ve ne yazık ki cezaevleri bu ülkede kanayan bir yara olarak karşımıza çıkmaktadır. Kamu otoritesi bulunan bürokratlar ve yetkililer, kulaklarını kapamış durumdalar ve şu anda cezaevleri alarm vermiş durumda. Birçok cezaevinde salgın söz konusu. Hasta tutsaklarla ilgili bir an önce acil önlem alınması gerekiyor.”

MA / Arjin Dilek Öncel