Dar bir alanda daha fazla insan aynı mekanı, tuvaleti ve eşyaları kullanmak zorunda kalıyor. Adalet Bakanlığı’nı derhal harekete geçmeye çağırıyoruz” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, Koronavirüs’ün (Kovid-19) ulaştığı boyutlar ve bunun cezaevleri açısından yarattığı riske ilişkin parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.

Komisyon adına açıklama yapan Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, koronovirüs açıklamasından önce ölüm orucunda olan Grup Yorum üyeleri ile gözaltına alınan avukatların durumuna dikkati çekti. 

‘ZORLA MÜDAHALE KABUL EDİLEMEZ’

Dede, “Ölümle sonuçlanacak vakaların en fazla risk taşıdığı alan cezaevleridir. Açıklamamıza geçmeden önce birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor. İbrahim  Gökçek ve  Helin Bölek’in ölüm orucu, Mustafa Koçak’ın adil yargılama talebi kapsamında açlık grevi var. ÇHD üyesi avukatlar açlık grevinde. Gökçek, Bölek ve Koçak’ın talepleri görmezden gelinerek, devlet tarafından açlık grevine zorla müdahale edilme yolu seçildi. Bunu kınıyoruz elbette bu arkadaşların açlık grevini bitirmesi bizim de talebimiz ama bunun yolu müdahale değil” dedi. 

Diyarbakır ve Urfa’da 9 avukatın gözaltına alındığı, 3 avukatın bürosunda evinde aramalar yapıldığını hatırlatan Dede, “Avukatların meslekleri nedeniyle kriminalize edilmesi kabul edilebilir değil. Dün bu amaçla Ankara’da açıklama yapmak isteyen avukatlara müdahale edilmesini de kınıyoruz” diye belirtti. 

‘CEZAEVLERİ RİSK GRUBUNDA’

Koronovirüs’ün ilk olarak Aralık 2019 tarihinde Çin’de görülmeye başlandığını ve müdahale edilmesine rağmen dünyanın 6 kıtasında bu virüsün yayıldığını dile getiren Dede, şöyle devam etti: “Bugün dünyaya ve ülkemizde de koronovirüs salgını ile karşı karşıyayız. 13 Mart itibariyle koronovirüsten hayatını kaybedenlerin sayısı 5 bin 397 vaka sayısı da 150 bine ulaşmış durumda. Sağlık Bakanının açıklamasıyla da ülkemizde 5 vaka tespit edildiği açıklandı. Aileler, avukatlar, hak savunucular olarak virüsün en hızlı yayılacak alanlardan birinin cezaevleri olduğunu biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinde tarihinde hiç olmadığı kadar cezaevlerinde doluluk oranı var. Cezaevlerindeki tutuklular sağlıklı beslenemedikleri, güneşten yeterince yaralanmadıkları için bağışıklık sistemi bizlere göre çok daha zayıf durumdadır. Uzmanların verdiği bilgiye göre bağışıklık sistemi zayıf olanlar, yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar da bu virüsün ölüme sebebiyet verdiği ısrarla vurgulanmaktadır.”

Adalet Bakanlığı’nın cezaevlerine yönelik önlemlere ilişkin yaptığı açıklamaya da vurgu yapan Dede, “Zaten özgürlükleri kısıtlanmış kişilerin aileleri ile görüşmesinin 2 hafta engellenmesi dışında herhangi bir tedbirden bahsedilmemiştir” dedi.

Dede, cezaevlerinde alınması gereken tedbirlere ilişkin taleplerini şöyle sıraladı:

“* Hasta ve yaşlı tutukluların tahliye edilmeli, hükümlü hasta ve yaşlılar ise cezaları ertelenmelidir. Hasta ve yaşlı tutukluların mahkemeleri, tutuklama inceleme tarihleri beklenmeksizin tahliyesini sağlayacak, hükümlüler açısından başvurular beklenmeden resen yapılacak incelemeler ile cezalarının ertelenmesi sağlanmalı ve tahliyelerinin önü açılmalıdır.

* Havalandırma saatleri kısıtlı olan bütün tutsaklar için havalandırma kapılarının tam gün açık olmalıdır. Uluslararası standartlara uygun bir şekilde gerçekleşmesi gerekiyor. 

*Cezaevlerinde doluluk oranları çok fazla. Bu konu ile alakalı Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün derhal bir düzenlemeye gitmesi ve koğuşlarda yaşanabilecek kadar mahkumun kalması sağlanmalıdır.

*Mahkumlara verilen yemeklerin hem hijyen açısından denetlenmesi hem de bağışıklık sistemi açısından güçlendirici besinler içermesi sağlanmalıdır.

*Çocuklu anne tutsaklar ve çocuk tutsaklar hasta ve yaşlı tutsaklarda olduğu derhal tahliye edilmesi gerekiyor.

*Adalet Bakanlığı tarafından cezaevlerinde 400 bine ulaşan tutuklu ve hükümlülerin ailelerin kaygılarını giderecek aydınlatıcı bilgiler verilmelidir.

*Avukat görüşlerinde özellikle cezaevindeki tutsakların sağlık ve güvenliği açısından hijyen önlemleri ve sağlık koşulunun sağlanması gerekiyor.

*Hem cezaevinde hem de dışarıda yaşamanı sürdüren cezaevi personelinin de çalışma koşulları yeniden düzenlemeli ve hijyenik koşullar yaratılmalıdır.

* Ailelerin kaygısını gidermek için telefon görüşme hakkının artırılması ve telefon görüşme hakkının avukatlara da tanınması gerekiyor.”

‘ADALET BAKANI DERHAL HAREKETE GEÇMELİDİR’

Dede, açıklamasını şöyle tamamladı: “Tıbbi anlamda bir bilgiye sahip olmak gerekmiyor. Dünya gelinde Koronavirüsün yayılmaması için karşı karşıya bulunduğumuz tehlikenin ne boyutta olduğunu anlamak mümkün. En kalitesiz yaşam koşullarına sahip olan cezaevleri düşünülmeden önlem alınması mümkün değildir. Cezaevine virüsün bulaşması durumunda hızlı bir şekilde yayılacağını öngörmek mümkün. Dar bir alanda daha fazla insan aynı mekanı, tuvaleti ve eşyaları kullanmak zorunda kalıyor. Cezaevlerinde yayılması durumunda özellikle yaşlı ve hasta tutsaklarda ölüm vakaları görülecektir. Bunların yaşanmaması için Adalet Bakanlığını derhal harekete geçmeye çağırıyoruz. Bunlar yapılmazsa cezaevlerinde istenmeyen durumlar yaşandığında bunun sorumluluğunu Adalet Bakanı ve hükümet yüklenemeyecektir. Bu taleplerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyoruz.”

Bir gazetecinin cezaevlerinde önlem alınması için hükümet yetkilileriyle görüşme yapıp, yapmadıklarına dair soruya da Dede, “Meclis grubumuz üzerinde görüşmeler yapılıyor ancak bir gelişme kaydedilmiş durumda değil. Bu konuda bir gelişme olduğunda partimiz kamuoyuyla paylaşacaktır” diye belirtti.