Bitlis merkeze bağlı Oleka Jor (Yukarı Ölek) köyünde bulunan Garzan Mezarlığı’na saldırının üzerinden 4 yıl geçti. 19 Aralık 2017 tarihinde kepçelerle yerlebir edilen mezarlıktan PKK’lilere ait 310 cenaze çıkarılarak ailelerden habersiz bir şekilde İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) getirildi. 

Cenazelerini almak isteyen aileler ATK’ye DNA örneği verdi. 21cenaze ailelerine teslim edilirken, diğer cenazelerin Kilyos Kimsesizler Mezarlığı’nda kaldırıma gömüldüğü ortaya çıktı. Teslim edilmeyi bekleyen 289 cenaze daha bulunuyor.

BAŞVURULAR SONUÇSUZ KALDI

Cenazelerin kaçırılmasının üzerinden geçen dört yıllık süreçte, aileler olumlu ya da olumsuz bir yanıt verilmiş değil. 1999 yılında Bitlis’te yaşanan bir çatışmada hayatını kaybeden Neşat Yalvaç’ın cenazesi de Garzan Mezarlığı’ndan kaçırılan cenazelerden biri. Yalvaç’ın annesi Arife Yalvaç da 4 yıldır ATK’ye yaptığı başvuru sonucunu bekliyor. Yaptıkları başvuruların sonuçsuz kaldığını belirten Yalvaç, “Şehitlerimizi plastik bir kabın içerisinde Kilyos Mezarlığı’nda bulunan kaldırımlara gömdüklerini öğrendik. İnsan görünce gerçekten içi parçalanıyor. Ne biçim insanlar. Düşünmek istemiyorum bunu, içimi parçalıyor. Bunu yapanların anneleri yok mu? Aileleri yok mu? Bunu nasıl yapabilirler. 21 arkadaşın cenazesini çıkardılar” dedi. Hala beklediklerini dile getiren Yalvaç, her kapısının çalındığında oğlunun cenazesinin bir kargo ile eve gönderildiği duygusunu yaşadığını aktardı.

‘O KEMİKLERİN MEZARI OLACAK’

Aileler olarak gereken her şeyi yaptıklarını belirten Yalvaç, Meclis dahi olmak üzere birçok girişimde bulunduklarını dile getirdi. Devletin yaşamını yitiren Kürt’e dahi bile tahammülünün olmadığını vurgulayan Yalvaç, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Bu 4 yıl bizim için yanarak geçti. Gece gündüz içimiz yanıyor. Her anne gibiyim bende. İçim ateş gibi oluyor, ne yapacağım bilmiyorum. Bir cevap gelecek diye bekliyorum. Yoksa bir ölüdür, toprağın altındadır onlara ne yapabilir. Bu psikolojik bir savaştır. Kemikleri vermeyerek ailelerin psikolojisini bozmaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar biz ayakta duracağız. Biz bununla sonsuza kadar mücadele edeceğiz. Bir canımızdan başka hiçbir şey yok. Korkumuzda yok. Şehitlerimizin kemiklerini almayana kadar durmayacağız. Kemik olsa bile o kemiğin bir mezarı olacak. Gidip başında bir dua okuyacağız, su dökeceğiz, çiçek ekeceğiz. Biz bunu bekliyoruz. Sonsuza kadar bunun peşinde olacağız.” 

‘ÇOCUKLARIMIZIN KEMİKLERİNİ İSTİYORUZ’

Hüseyin Tekin’de 1994 yılında çatışmada yaşamını yitiren Hüseyin Tekin’in babası Şeyhmus Tekin de cenazesini almak için mücadele veren ailelerden biri. Oğlunun cenazesinin alabilmek için Bitlis Cumhuriyet Savcılığı’na başvurduğunu ancak sonuçsuz kaldığını belirten Tekin, “savcıya başvuruda bulunduk, çocuklarımızın kemiklerini almak istediğimiz söyledik. Daha sonra hastanede DNA testi verdik. Biz geldikten sonra Garzan Mezarlığı’nı yıktılar. Garzan Mezarlığı yıkıldıktan sonra bedenleri param parça halde İstanbul’a Kilyos Mezarlığı kaldırımlarına getirmişler. Getirildiğinde burada ATK’ye gidip tekrar test verdik ama hiçbir sonuç çıkmadı. Çocuklarımızın cenazelerin kaldırımın altına koyuluyor, bunu kabul etmemiz mümkün değil. Biz geri çekilmiyoruz. Çocuklarımızın kemiklerini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

'HİÇBİR HUKUKTA YOK'

Konuyla ilgili birçok yere başvuruda bulunduklarını aktaran Tekin, yaşanan süreci şöyle anlattı: “Mecliste birçok siyasi partiyi ziyarete ettik ve yaşananları anlattık. Bize yardımcı olmalarını istedik. Çocuklarımıza reva görülen bu durum dünyanın hiç bir hukukunda yok.  Tüm insan hakları örgütlerine ve tüm herkese çağırı yapıyorum. Bu durum kabul edilemez. Çocuklarımızın kemiklerini almak için dayanışma gösterin. Çocuklarımızı geri versinler tekrardan geri Garzan Mezarlığı’na gömelim. Çocuklarını yitiren aileler de DNA testlerini versinler.”

‘VAZGEÇMİYORUZ’

Savaşın da bir ahlakının olduğunu belirten Tekin, AKP-MHP’nin savaş anlayışlarının benzerinin hiçbir yerde görülmediğini söyledi. Tekin, şunları söyledi: “Tüm dünya bu olayın üzerinde dursun. Sadece Garzan Mezarlığı olayı için değil tüm Kürdistan şehitlerinin davaları aydınlansın. Biz davamızdan vazgeçmiyoruz. Bu anlamda Kürt halkı uyansın. Şehitlerimize sahip çıkalım. Çünkü onlar bizim için öldüler. Adalet için yaşamlarını yitirdiler. Ve bu şehitler hala diyor ki ‘biz bu halka karşı borçluyuz’. AKP MHP faşist sistemi iyi bilsin biz can verdik, vatanımızı terk etmiyoruz. Kardeşçe yaşamı savunuyoruz. Bunun için İmralı kapılarını açın, eğer açmazsanız demokrasinin gelmesi mümkün değildir. Birçok yiğit can verdi. Şeyh Sait ve Seyit Rıza’yı katlettikleri zaman üstlerine 3 metrelik beton döktükleri söyleniyordu ve mezarlarının nerede olduğu bilinmiyordu. Darağacında dediler ki ‘bizim torunlarımız çocuklarımız bu davanın sürdürücüleri olacaktır.’ Ve öyle oldu. Çocukları torunları kalktı. O 3 metrelik beton patladı, volkan oldu. Bizim ölülerimizden korkmasının sebebi budur.” 

MA / Enes Sezgin