Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi'nden 22 Nisan’da tahliye olan Abdurrahman Oral, 30 yıllık cezaevi sürecinde karşılaştığı hak ihlallerini anlattı. 1980'den itibaren birçok kez gözaltına alındığını ifade eden Oral, 1988 yılında bir yıl tutuklu kaldığını ardından 1992'de Maraş'ta yeniden gözaltına alınıp tutuklandığını belirtti.

İŞKENCEYE MARUZ KALDI

Tutuklandığında en büyüğü 10, en küçüğü 2 aylık 4 çocuğu olduğunu dile getiren Oral, 1992'de Malatya 1'inci Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin (DGM) hakkında müebbet hapis cezası verildiğini hatırlattı. DGM'nin düşünce yapısının halen mahkemelerde devam ettiğine dikkati çeken Oral, sırasıyla Malatya, Amasya, Antep, İskenderun, Ordu ve Elbistan cezaevlerinde kaldığını kaydetti. T, F, E ve özel tip cezaevlerinde kaldığını sözlerine ekleyen Oral, tutuklu bulunduğu süre zarfında sistematik psikolojik işkenceye maruz kaldığını, sayısını bilemediği yüzlerce disiplin cezası aldığını vurguladı. Her hak arayışına yanıt olarak haklarında disiplin soruşturmaları açıldığını aktaran Oral, Kürt politik tutuklulara "düşman hukuku" uygulandığını ve bu şekilde sistematik baskı, işkence uygulandığını söyledi. 

YAYINLARA ULAŞILMIYOR 

Adalet Bakanlığı ile cezaevi idaresinin belirlediği TV ve gazetelerin dışında hiç bir yayına ulaşamadıklarını ve sürekli kameralarla izlendiklerini dile getiren Oral, tecrit içinde tecrit yaşadıklarını ifade etti. Kantindeki ürünlerin kalitesiz ve fahiş fiyatlarla satıldığına değinen Oral, hastane gidiş ve gelişlerinde gardiyanların provokasyon girişimleri olduğunu hatırlattı. Oral, kelepçeli muayene dayatmasını kabul etmeyen tutukluların sağlığa erişim hakları engellenerek, ölüme varan kalıcı rahatsızlıklar yaşandığını vurguladı. 

'ASMAYALIM DA BESLEYELİM Mİ?'

Birçok tutuklunun geç teşhis ve yeterince tedavi edilmemesi nedeniyle hayatını kaybettiğine işaret eden Oral, şöyle devam etti: "Abdullah isminde bir arkadaş vardı, geç hastaneye götürüldüğü için ilik kanseri oldu. Bu arkadaş tahliye edildikten sonra vefat etti. Mehmet Zahir Özdemir boğazında bir yara ve şişkinlik vardı, 2 yıl tedavisi yapılmadı. 2 yıl sonra gittiği hastanede kanser teşhisi konuldu. Şuanda Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi'nde yatıyor. Zamanında müdahale ve tedavisi yapılmış olsaydı, hayati tehlike arz etmezdi. Bir şekilde siyasi hasta tutsaklar ölüme terk ediliyor. Kenan Evren'in 'Asmayalım da besleyelim mi?' sözü ve mantığıyla cezaevlerinde bu yaklaşım devam ediyor." 

‘ÇOK HASTALIĞIM OLDU'

Kovid-19 hastalığından 2 Ekim 2020’de yaşamını yitiren 57 yaşındaki Êfrînli Muhammed Emir'in grip denilerek tedavi edilmeden cezaevine gönderildiğini anımsatan Oral, sağlıklı girdiği cezaevinde migren, kulak çınlaması, göğüs, göz, mide ve romatizma gibi hastalıklarla çıktığını ifade etti. Oral, şunları dile getirdi: "30 yıl cezaevinde yattım, doğru düzgün bir gözlük camına sahip olamadım. Verdikleri cam baş dönmesi yaratıyor. Farklı bir cam vermiş, tekrar gidiyorsun bir şey yapmıyor. Bu camın verilmesi gözün bozulması anlamındadır. Bu tedavinin bir örneğidir" Oral, ülkedeki siyasi atmosferin cezaevlerinde ciddi bir yansımasının olduğuna işaret ederek, iktidarın bir adli mahkum tipi yaratmak istediğini söyledi. 1 Ocak’ta yürürlüğe giren "Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmeliğine" değinen Oral, iktidarın kendi yasalarını bile hiçe sayarak tutuklulara "pişmanlık" dayatıldığını bu yönetmeliğin bir şantaj olarak kullanıldığını ifade etti. 17 yıl boyunca Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi'nde kaldığını başka bir cezaevine sevkinin yer yok denilerek reddedildiğini anlatan Oral, iç postanın kendilerine verilmediğini, Kürtçe mektupların "tercüman yok" diye gönderilmediğini belirtti. 

İmralı tecridine karşı cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemine değinen Oral, tutukluların bir an önce taleplerinin yerine getirilerek, tecridin kaldırılmasını istedi. Oral, sözlerini şöyle tamamladı: "Savaş bu sorun çözülmüyor, 40 yıldır bu savaş sürüyor. Bu çatışmalı ortama son verilmesi gerekiyor. İmralı’yla tekrardan diyaloğun başlamasıyla bu sorun çözülecektir. Bu hem Kürt hem de Türk halkının kazanımı olacak." 

Mezopotamya Ajansı / Hamdullah Kesen