Bölgedeki faili meçhul cinayetler ile kayıpların faillerin bulunup yargılanması için Diyarbakır’da mücadele eden aileler ve insan hakları savunucularının gerçekleştirdiği oturma eylemi 570’inci haftasında devam ediyor. Akıbeti sorulan, faili ve sorumlularının ortaya çıkarılması istenen kişilerden biri de 9 çocuk babası Mehmet Can Ayşin. Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Kılıçlı (Mizak) köyüne 8 Mayıs 1994 yılında Jandarmalar tarafından düzenlenen baskında, evler yakıldıktan sonra Ayşin ile birlikte tüm köylüler gözaltına alındı. Köylüler 2 gün sonra serbest bırakıldı, ancak Ayşin gözaltında tutuldu. Bayram sabahı yani gözaltının 8’inci gününde Diyarbakır’a göç eden Ayşin’in çocukları, babalarını sormak için gittikleri Lice İlçe Jandarma Karakolunda “Savcı izne gitmiş ve izinden döndükten sonra, biz babanızın ifadesini alıp serbest bırakacağız” denildi, ancak o günden buyana Ayşin’den haber alınamadı. Aile, Lice İlçe Jandarma Karakolu, Diyarbakır Valiliği, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, OHAL Bölge Valiliği nezdinde sayısız başvurular yapsa da “Böyle birini almamışız, görmemişiz” yanıtlarıyla karşılaştı. Ayşin’in kızı Aynur Ayşin (50), 26 yıldır babasının akıbetini sormak için mücadele veriyor. 

‘BABAMI KAYBETTİKLERİNDE ABİM ASKERDİ’

8 Mayıs günü köye yapılan baskında çocuk ve kadın dahil herkesin köyden çıkarıldığını hatırlatan Ayşin, sadece kadın ve çocukların bırakıldığı yetişkin tüm erkeklerin gözaltına alınarak Lice’ye götürüldüğünü belirtti. Gözaltında olan herkesin darp edildiğini ve serbest bırakıldığını dile getiren Ayşin, sadece askerler babasını bırakmadığını kaydetti. Bir bayram sabahını sadece babasını aramakla geçirdiğini vurgulayan Ayşin, “Babamı Lice’de bir yatlı okula götürmüşlerdi. Aramalarımız devam ediyordu. Bayram sabaha karakola gittik, bize ‘Savcı izne gitmiş ve izinden döndükten sonra, biz babanızın ifadesini alıp serbest bırakacağız’ dediler. İkinci gidişimizde ise karakoldan ‘biz böyle birini almamışız, görmemişiz’ cevabını aldık. Kimse babamın akıbetinin ne olduğunu söylemedi” dedi.  

’BABAMIN 25 YILDIR ÖLDÜĞÜNÜ HİSSETMEDİM’

Diyarbakır’da açılan soruşturmada 25 yılda sadece iki kere ifadelerinin alındığını vurgulayan Ayşin, fakat kimsenin yargılanmadığını söyledi. Savcının kendilerine “ispat veya delil var mı, siz gördünüz mü bizim aldığımızı” diye sorular yönelttiğini belirten Ayşin, “Bizden ispat istiyorlardı. Köyümüzü yaktılar, babamı da kurban seçtiler. Babamı kaybettiklerinde abim askerdi. Abim askerlikten geldikten sonra inşaatlarda çalışıp aileyi geçindirdi. Babamdan geriye hiçbir hatıra bırakmadılar. Babamın en büyük bize kalan hatırası evimizdi. Kendi elleriyle yaptığı evi askerler yakmış, fotoğraflarını da yırtmışlardı. Eğer akrabamızda babamın bir fotoğrafı bulunmasaydı bir şey kalmayacaktı elimizde. Babamın 25 yıldır öldüğünü hissetmedim. Sürekli babamın yaşadığını, dışarda bir yerde olduğunu, bir gün eve geleceğini hissediyorum.  Ama böyle bir şeyin imkansız olduğunun da farkındayım. Birileri ölümden bahsedince kabullenemiyorum. Hayır, babam çıkıp gelecek diyordum. O zamandan bu yana hala kimsenin senin baban ölmüş demesini istemiyorum. Ölümden bahsetmek istemiyorum” diye konuştu. 

‘AKIBETİNİ SORMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ’

Bütün zulüm, zorbalığın Kürtler üzerinde uygulandığını sözlerine ekleyen Ayşin, şunları dile getirdi: “Öldürdüler, katlettiler, kaybettiler, işkence ettiler. Bizleri yok etmekten başka amaçları yok. Fakat çok iyi biliyorlar ki Kürt ölmekle bitmedi. Yıllardır babamın fotoğrafını taşıyarak alanlarda akıbetini soruyorum. Her hafta İHD’nin düzenlediği basın açıklamalarına katılıyorum. Kemiklerimizi bulanan kadar, mezarları olana kadar, kayıplarımızın akıbetini sorumaktan vazgeçmeyeceğiz.”