Arjantin’de gerçekleşen askeri darbe ardından gözaltında kaybedilen çocuklarının akıbetini sormak isteyen anneler, ilk kez 13 Nisan 1977’de Plaza de Mayo Meydanı’nda oturma eylemi başlattı. 14 kişiyle eyleme başlayan annelerin sayısı kısa sürede yüzleri aştı. Tüm baskılara rağmen yakınlarını aramaktan vazgeçmeyip, her Perşembe günü meydana çıkarak “Plaza de Mayo Anneleri” olarak anılan anneler, mücadeleleri sonucunda diktatör Jorge Rafael Videla’nın yargılanmasını sağladı. 

EYLEM ARALIKSIZ SÜRÜYOR

Türkiye’de ise kayıp yakınları, 27 Mayıs 1995’ten bu yana Galatasaray Meydan’ında kaybedilen yakınlarının akıbetini soruyor. 4 aile ile başlayıp, iki hafta içinde 30 aileyi bulan eyleme yönelik onlarca kez polis müdahalesi oldu. Her hafta Galatasaray Meydanı'na çıkarak evlatlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri’nin sayısı her geçen gün artarken, gözaltı, darp ve müdahalelere maruz kaldı. Karşılaştıkları baskılar nedeniyle eylemlerine 13 Mart 1999’da ara vermek zorunda kalan anneler, yeniden bir araya geldikleri 31 Ocak 2009'dan bu yana eylemlerine aralıksız bir şekilde devam ediyor. 

Annelerin eylemi 700’üncü haftasına girdiği 25 Ağustos 2018 tarihinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatı doğrultusunda Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Yasağa rağmen Galatasaray Meydanı’nda olacaklarını duyuran Cumartesi Anneleri’ne, polis müdahale etti ve çok sayıda kişi gözaltına aldı.  700’üncü oturumunun ardından eylemleri her hafta engellenen Cumartesi Anneleri, eylemlerine İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde devam etti. Aileler, koronavirisü (Kovid-19) salgınının baş gösterdiği günden bu yana ise eylemlerini sosyal medya hesapları üzerinden sürdürüyor.

KAYIPLAR HAFTASI KABUL EDİLDİ

17-19 Mayıs 1996 tarihleri arasında toplanan Uluslararası Gözaltında Kayıplar Kurultayı, Arjantinli Plaza De Mayo Anneleri ile Cumartesi Anneleri’ni ve dünyanın birçok yerinden kayıp ailelerini bir araya getirdi. Bu kurultayda birleşik mücadelenin sürekliliğini sağlamak amacıyla Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Komite’nin (ICAD) kurulmasına karar verildi. Yine Hasan Ocak’ın işkence edilerek öldürülmüş bedeninin bulunduğu tarih olan 17 Mayıs’tan hareketle 17-31 Mayıs tarihleri arası “Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası” ilan edildi.

Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak ve Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç, Cumartesi Anneleri’nin mücadelesini ve karşılaştıkları baskıları anlattı. 

KARAKOÇ: SESSİZ KALMAZDIK

Nazi Almanyası’nda, Şili’de, Güney Amerika’nın birçok ülkesinde kaybetme politikasının muhalifleri susturma ve sindirme politikası olarak uygulandığını dile getiren Hasan Karakoç, Türkiye’de ve Kürdistan’da da binlerce insanın katledildiğini, gözaltına alınanların asit koyularına atıldığını, toplu mezarlara gömüldüğünü belirtti.

Türkiye’de 4 binin üzerinde insanın toplu mezarlarda bulunmasının sözkonusu olduğunu söyleyen Karakoç, “Buna sessiz kalmazdık. Galatasaray Meydanı’nda eyleme başladığımızda birçok insan gelip bize destek oldu. Birçok insan gelip kayıplarının olduğunu söylediler. 1995 yıllına kadar kayıp grafiği ciddi bir tırmanıştaydı. Biz oturmaya başladığımız da kayıplar grafiği hızla düşmeye başladı” dedi.  

ANNELER YERDE SÜRÜKLENDİ

Eylemle birlikte birçok çevreden destek aldıklarını belirten Karakoç, bir anda böyle bir muhalif gücü karşısında bulan devletin çok şaşırdığını kaydetti. Karakoç, bu durumu şöyle ifade eti: “Devlet önceleri bize saldırmaya başladı. Biz ısrarla, inatla o alana sahip çıktık. Hiçbir şeklide alandan çıkmayacağımızı ifade ettik. Saldırdıklarında yaşlı anneler saçlarından tutulup yerde sürükleniyorlardı. Polis, köpekleri üzerimize saldı, copladılar. Gözaltında alıp, otobüslere koydular. O sırada otobüslerin içinde gaz sıktılar. Bu, devletin imajını zedeleyecek çok kötü görüntüler ortaya çıkardı. Dönem dönem bizi ikna etmeye çalıştılar. İşte ‘gelin kayıpları birlikte arayalım’ diyorlardı. Daha sonra kayıp otobüsü getirdiler bizim eylem alanımızın önüne. Kayıpların fotoğrafların yapıştırdılar. Güya onlarda kayıpları arıyorlarmış gibi. Biz o otobüse sırtımızı döndük. Sizin bu durumunuz yalandır, oyundur dedik. Çünkü kaybedenler sizlersiniz, arayacak olanlar sizlerseniz gidin kayıtlarınıza bakın, dosyalarınıza bakın dedik. Ondan sonra daha da sert saldırmaya başladılar.” 

ADALET ARAYIŞINA 10 YIL ARA 

Annelere yönelik yoğun saldırılardan dolayı 200’inci haftadan sonra eylemlerine ara vermek zorun kaldıklarını ve bu aranın 10 yıl sürdüğünü hatırlatan Karakoç, Ayhan Çarkın’ın “gözaltındaki insanları biz katlettik” ifadelerinden sonra tekrardan bir araya gelip Galatasaray Meydanı’na oturmaya başladıklarını belirtti. 

O günden bu güne 700’inci haftasına ulaşan eylemlerinde defalarca engellenmeye devam edildiklerini paylaşan Karakoç, şöyle devam etti: “Türkiye’de hala kayıp dosyalarına ilişkin hiçbir gelişme yok. Rıdvan Karakoç dosyası Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın tozlu raflarında bekliyor. Hala soruşturma dahi açılmadı kimsenin üzerine. Dolasıyla devletin kayıpları bulma, ortaya çıkarma gibi bir derdi yok. Bu insanları katleden aslında devlet. Devletin içindeki çeteler. Devletin içinde özel örgütlenmiş, özel yetiştirilmiş, özel görevlerle görevlendirilmiş, yetkilendirmiş kişiler bunu yapıyor. Dolasıyla devletin böyle bir beklentisi yok. Eğer bu devlet, ‘hukuk devletiyim diyorsa, adaletim var’ diyorsa bunu ortaya çıkarmak zorunda. Devletin o sözde olan hukukunu işletmeye çalışıyoruz.”

MÜCADELEYİ TORUNLAR SÜRDÜRÜYOR

Mücadelelerinin birçok muhalif insanın hayatını kurtardığını altını çizen Karakoç, “Bizim için bu mücadele bir görevdi. Bununla bir anlamda Türkiye’nin akışını değiştirdik. Çok onurlu çok hasiyetli bir mücadele. Bizler için Cumartesi oraya gidip eylem yapmak insanlık için bir ibadet etme biçimine dönüşmüş. Şu anda oğullar, torunlar bu mücadeleyi yürütüyor. Eğer bu mücadele olmasaydı şu an binlerce insan hala kaybediliyor olacaktı. 25 yıldır sürdürüyoruz. Bundan sonra da asla bırakmayı düşünmüyoruz. Nefes aldığımız sürece bu mücadeleyi sürdüreceğiz” diye konuştu. 

MASİDE OCAK: ISRARIMIZI BERFO ANA’DAN ALDIK

Karkoç’un bulunduğu aynı yerde cansız bedeni bulunan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak ise, başladıkları eylemle birlikte defalarca engellemelerle karşılaştıklarını anımsatarak, en son 700’inci haftadaki engelleme nedeniyle 92 haftadır Galatasaray Meydanı’nda eylemlerini gerçekleştiremediklerini söyledi. Eylemleri gerçekleştirdikleri İHD sokağını kastederek “Bizi daracık bir sokağa hapsedip susturmak istiyorlar” diyen Ocak, kararlılıklarını şöyle dile getirdi: “Israrımız Asiye anadan, Berfo Ana’dan, Kiraz’dan, babamdan devraldığımız çeyrek asırlık mücadele mirasıdır. Üç kuşaktır hakikat ve adalet için gururla taşırız bu mirası. Bizim için sadece betondan ibaret olmayan buluştuğumuz meydanımızda kayıplarımızı yaşatmak için 92 haftadır dayanıyoruz polisin ablukasına, gazına ve kalkanına.” 

ADALET SAĞLANINCAYA KADAR

Ocak, sözlerine “1995’den bu yana örgütlü zulmün örgütlü kötülüğe, örgütlü kötülüğün örgütlü vicdansızlığa dönüşmesini iliklerimize kadar hissetsek de bir adım geri durmanın sevdiklerimize ve adalete ulaşamamak olduğunu iyi biliriz” diyerek devam etti. Ne olursa olsun yaşam ve insan haklarını savunmaya devam edeceklerini vurgulayan Ocak, sözlerini ise şu şekilde noktaladı: “Sessiz ama dünyayı sarsan bir çığlıktır cumartesilerin adı. Annemin isyanı, babamın mirasıdır. Adını Cumartesi’yle değiştiren bizler size sesleniyoruz; gözaltında kaybedilenleri biz unutmuyoruz, sizde unutmayın. Gözaltında kaybedenleri biz affetmiyoruz, sizde affetmeyin. Son kaybımız bulununcaya, adalet sağlanıncaya kadar biz vazgeçmeyeceğiz.”

Mezopotamya Ajansı / Mehmet Aslan