Türkiye siyasi coğrafyası içinde, bir biçimde otorite, çeşitli hegemonya ilişkilenmeleri içinde her kes esir alınmış durumda. 
Tersten belki şöyle denilebilir, “görmedim, duymadım, bilmiyorum!” üç maymunları oynama ötesinde, ölü numarası yapılıyor.
Bir hayvan vardır, bilir misiniz? Kanımca fare cinsinden bir yaratık, bir yırtıcı ile karşılaştığında, en etkili savunma mekanizmasını devreye sokuyor. Ölü numarası yapıyor.


Bir hayvan  için doğal olan bu davranış, elbette insan için; ahlaksızlıktan,  ne kadar nasibini aldığının ifadesidir.
Bu gün yaşadığımız kötülüklerin, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” ahlaksızlık zihniyetinin, yaşam alanlarındaki zikridir; ölü numarası yapmak.

Başka dünyaları bilmem. Beni çokta ilgilendirmiyor. Türkiye siyasi coğrafyasının varlığını hissettirdiği topraklarda eşiğimizin  hemen dışarısındaki lağım, evimizin içine akarken; eşiğimiz dışındaki pisliği görmeden, komşunun evinin önünü konuşmak, kötülük bayrağımızı ruhumuzun üzerine çekmiş oluyoruz.


“Türkiye’de kadına, çocuğa, zayıf olana, zayıf ana  tecavüz, istismar, şiddet var.”
- ( mesala) Avrupa’da, ABD’de de var!
Çok duyarsınız, değil mi? Ahlaksızlığın, ölü numarası yapmanın muhteşem hali.
 Buna paralel olarak, solcu ya da sosyalist bir kurumsunuz, bırakın kurum olmayı bir bireyi, bir aktivistisiniz.

İlişkilerimizde sıkı bir hiyerarşi ilişki varsa, AKP’nin tekçi, kayyumcu yönetimini konuşmamız, ölü numarası yapmaktır.  Irkçı destekli faşist rejim; gücünü tam da buradan alıyor. 

Kuşku yok, başta Kürtler, HDP olmak üzere, muhalif kesimler yargısız infazla karşı karşıya kalıyor. Linç girişiminin mağduru oluyor.


 Türkiye’de gerçekten gücü yeten, yetirdiğine hesap kesmiyor mu? Bu faşist rejim, güncel ve tarihi olarak bu iklimden beslenmiyor mu?

Maalesef Türkiye’de üçüncü sayfa haberi olacak kadar önemi olan kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz olayları yaşıyoruz.tanık oluyoruz, duyuyoruz.

Kamu taşıma otobüsünde, 70’ini geçkin hacı kılıklı bir sapkın, liseli kız çocuğunun, kendisini günaha soktuğunu söyleyerek başka yerde oturmasını istiyor. Kız çocuğu itiraz ediyor. Kamu görevlisi araç şöförü kıza müdahale ediyor. Çocuğa fırça atıyor, uyarıyor. Otobüstekiler ölü numarası yapıyor.

haber; ayrılma aşamasındaki eşinin kaldığı evi basarak, av tüfeği ile kadın  cinayetini gerçekleştiren adam, sonra intihar etti.

En çok bizim tarafta ilgi gören bu haberde, kişinin çevresindekilerinin nazarında; kendisini temize çeken halleri ile yaşarız.  Solculuk serde ya, hele lakabımız da demokratsa; yargısız infazın alasını, bin bir çeşidini gerçekleştiririz.


“ Kahrolsun erkek şiddeti!” çok haklı, yerinde toplumsal bir facianın bitirilme talebi olarak, elzem olarak erkek şiddeti kahredilmelidir. 

Ama olayın arkasındaki, olayı hazırlayan sosyal, siyasal, psikolojik, pedagojik, ekonomik prodüktivitesine bakmamak, incelememek, toplumsal çare aramamak potansiyel şiddet ögesi taşıyan spesifik olayda  kişiyi yargısız infaz etmektir, tartışmasız.


Bu alanı işgal ederek, demokratlığını, solculuğunu kurtarma niyeti ile ölü numarası yapanlar, kötülüğün belki de birinci derece sorumlusudurlar.