Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim şeklinin “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olarak değiştirildiği 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana rejimdeki sorunlar artarak sürüyor. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra iktidarın aldığı ağır yenilgi ve artan iç-dış sorunlar bu yönlü tartışmaları büyüttü. Birçok çevreden "yeni bir anayasa" talepleri dillendirilirken, AKP’nin en büyük yenilgiyi aldığı İstanbul’da rejim değişikliği talebi artıyor. Mevcut rejimin sorun yumağı olduğuna dikkati çeken İstanbullular, yeni bir demokratik anayasa talep ediyor. 

'DİKTA REJİMİ İKTİDARDA'

Tüm siyasi partilerin katılımıyla toplumsal bir uzlaşı üzerine yeni bir anayasa talep eden Harun Eroğlu, “Şu an Türkiye’de dikta rejimi iktidarda. Devlet ve devletin tüm yetkileri bir kişiye bağlanmış durumda. O emrediyor, birileri uyguluyor. Dolayısıyla burada demokrasi var diyemeyiz. Kimileri her ne kadar ülkede demokrasi var dese de gerçek öyle değil. Adamlar kendi sistemlerini, ekiplerini kurmuşlar her istediklerini yapıyorlar” dedi. 

‘YENİ BİR ANAYASA YAPILMALI’ 

Yeni anayasa tartışmalarının zaman kaybı olduğunu dile getiren Mehmet Ünal da, “Bugün yeni anayasa mutlaka yapılmalıdır. Tüm toplumsal muhalefetin, her ırktan, her eğilimden, her inançtan herkesin bir arada olduğu demokratik ve insan haklarına uygun daha çok insana dair bir anayasanın yapılması ve herkesin kendini özgürce, eşit ifade edebileceği imkanların yaratılması gerekiyor” diye belirtti. 

'KÜRT SORUNU YENİ ANAYASA İLE ÇÖZÜLÜR’ 

Magna Carta sözleşmesini hatırlatan Gürsel Demir de, “Siyasi anlamda kendisini ifade edebilen, tüm siyasi partilerin ortak bir mutabakat yapmaları gerekiyor. Kadın, Erkek, Kürt, Türk Ermeni ve diğer tüm unsurların beklentilerini tamamen karşılanmıyor. Ama tüm bu kesimlerin taleplerinin karşılanması zarurettir. Toplumdaki insanlar arasındaki ayrım noktalarının ortadan kaldırılmasını sağlayacak bir ortamın da yaratılması gerekmektedir. Ortak bir metin yazıldığında şundan emin olun, en başat sorun olan Kürt sorunu, mezhep sorunları ve diğer sorunlar ortadan kalkacaktır. Anayasa tartışmalarında insana has düzenlemelerin dışında çevremizin de çeşitli kriterlerce güvenceye alınması gerekiyor” diye konuştu. 

‘İNSAN ONURUNA YARAŞIR ANAYASA İSTİYORUZ’

Demokratik bir anayasa zemininin derhal oluşturulması gerektiğinin altını çizen Azer Ünal ise, şunları dile getirdi: “Bu utanç verici Darbe Anayasası’nda yaşamaktan mutlu değiliz. Kendi adıma söylüyorum bundan utanç duyuyorum. Kürt sorunu, kadın hakları, ekolojik problemler hepsi iç içe girmiş. Hepsi kendisinden başka kimseye yaşam hakkı tanımayan zihniyet tarafından oluşturulan yasalarla baş etmeye çalışıyor. Bu böyle gitmez. Demokratik, katılımcı, insan onuruna yaraşır anayasa istiyoruz.”