Boğaziçi akademisyenleri, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından üniversiteye “kayyım” rektör atamalarına ve atanan “kayyım” rektörlerin meslektaşlarını işten çıkarmasına karşı başlattıkları nöbet eylemini sürdürüyor. Melih Bulu’nun görevden alınarak yerine vekili ve yardımcısı Naci İnci’nin de atanmasını protesto eden akademisyenler, 156’ncı kez rektörlük binasına sırtını döndü. “Kabul Etmiyoruz” ve “Vazgeçmiyoruz” dövizleri taşıyan akademisyenler, rektörlük binası önünde oturma eylemi gerçekleştirdi. 

 

İSTİFA ÇAĞRISI

 

Yazılı bir açıklama yayınlayan akademisyenler, Naci İnci’nin demokratik ve şeffaf bir şekilde atanmadığına dikkat çekti. “Naci İnci’yi meşru rektörümüz olarak kabul etmiyor, istifaya davet ediyoruz. Özerk, demokratik, özgür üniversite mücadelesinden vazgeçmiyoruz” denilen açıklamada, şu talepler sıralandı: 

 

“* 'Üniversitemizi elbirliğiyle geleceğe taşıyabilmek’ için, bir gecede kurulan hukuk ve iletişim fakülteleriyle ilgili hukuk dışı kadrolaşma uğraşından vazgeçilmelidir.

 

* Üniversitenin aşağıdan yukarıya demokratik örgütlenmesinin olmazsa olmazı olan enstitü, yüksekokul ve fakültelerin yöneticilerinin seçilmesine ve seçilen yöneticilerin atanmasına karışılmamalıdır.

 

* Demokratik ve şeffaf yönetim yapısının üst kurulları olan üniversite senatosu ve üniversite yönetim kurulunun usul ve esaslar doğrultusunda işleyişi sağlanmalı, vekaletler üzerinden kullanılan mükerrer oyların hukuksuzluğu görülmeli ve uygulanması terk edilmelidir.

 

* Bölümlerimizin acil ihtiyaç duyduğu ve Üniversite Yönetim Kurulu’nun onayladığı üniversitemize tahsisli 75 kadronun ilan edilebilmesi için aylardır YÖK izni beklenirken, 600 yeni kadro ihdas edilmesi çabasının nedenleri üniversite kamusuyla paylaşılmalıdır.

 

* Üniversitenin emekli hocaları ve sözleşmeli, yarı zamanlı öğretim elemanları maddi fedakârlıklarla bu kuruma destek olmak, katkıda bulunmak için çabalarken, mesnetsiz gerekçelerle okuldan uzaklaştırmak yerine onurlandırılmalıdır.

 

* Okulun 14 senelik hocası hukuka ve akademik teamüllere aykırı biçimde, ilgili birim ve kurulların iradesi çiğnenerek görevden alınmamalıdır.

 

* Öğrenciler anayasal hakları gasp edilerek özel güvenlik ve kolluk kuvvetleri tarafından şiddete maruz bırakılmamalı, korku politikalarıyla sindirilmeye çalışılmamalıdır.

 

* Özgür ve çoğulcu bir kampüs hayatı sağlamak gerekirken kampüsün dört bir yanına güvenlik kameraları yerleştirilerek kampüs bir hapishaneye dönüştürülmemelidir.”