Kadınların “boşanmasını önlemeye dönük” olarak yorumlanan nafaka tartışmaları, hükümet tarafından yeniden tartışmaya açıldı. İskenderun Kadın Platformu Üyesi Avukat Mehtap Sert, gündemde yerini koruyan nafakanın ne olduğunu ve kadınları hangi boyutlarıyla etkilediğini değerlendirdi. Nafaka hakkının Türkiye'de yasal bir uygulama olduğunu ve evlenen çiftlerin boşanma kararının ardından tedbir amaçlı başlayan nafakanın genelde kadınların lehine işlediğini dile getiren Sert, kadının yoksulluğa düşmemesi için nafakanı mahkeme tarafından verildiğini hatırlattı. 

‘NAFAKADA KUSUR ARANACAK’

Sert, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 175’inci Maddesi’nde “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir” diye açıklanan nafaka süresiz kısmının 5 yıl olarak değiştirilmeye çalışıldığına dikkati çekti. Sert, “Tedbir nafakası süresi dahil olmak üzere asgari 3 en fazla 5 yıl tartışmaları sürüyor. Tazminatta olduğu gibi nafaka alacaklısının da az kusur ya da kusursuz olma şartı aranacaktır. Yeni yargı paketinde bu düzenlemeler getirilmeye çalışılıyor” dedi.

‘KADINI ÇARESİZ BIRAKMAK İSTİYORLAR’

“Nafakanın süreli olarak belirlenmesine dair TMK’de herhangi bir boşluk yok. Takdir yetkisi kullanılamaz” diyen Sert, nafaka alacaklısının ekonomik durumunda değişiklik olması halinde nafaka borçlusunun nafakanın kaldırılması veya azaltılması davası açabileceğine yer vererek, “Bu tür davalar zaten açılabiliyordu. Bir sürü emsal kararlar var bu konuda” diye belirtti. Hükümetin söylem ve politikalarının yargıyı etkilendiğini vurgulayan Sert, nafaka hesaplanırken, ödeyecek kişinin gelirinin yüzde 35’ini geçmeyecek şekilde nafakaya hükmedilerek, “Ekonomik şiddet karşısında kadının çaresiz kalması sağlanmaya çalışılıyor. Kadına 2 çocuğuyla birlikte ortalama 250 ila 300 TL nafaka veriliyor. Hiçbir gerçeklik payı yok. Nafaka üzerinden yürütülen tartışmalar anlamsız. Çünkü mahkemelerce takdir edilen nafakanın yüzde kaçı tahsil ediliyor? Kadın ve çocuğun ihtiyacına ne ölçüde karşılık veriyor? Buna dair hiçbir veri yok. Kısır bir tartışma yürütülüyor. İktidar bunu tartışacağına üstüne düşeni yaparak kadına iş ayarlayabilir. Bir fon kurarak bu fondan ihtiyaçlarını karşılayabilir. Çözüm üretmeden yürütülen tartışmanın tek sebebi vardır. O da kadın kimliğini yok etmektir.” 

‘ÇOK EŞLİLİĞİ MEŞRULAŞTIRIYORLAR’

Kadınların çalışma hayatı içinde olmadığını sözlerine ekleyen Sert, eski Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in "İşsizlik oranı niye artıyor biliyor musunuz? Çünkü kriz dönemlerinde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde işgücüne katılım oranı daha artıyor" söylemini anımsatarak, “Bu ülkenin bir bakanının bu şekildeki açıklamaları ülkede kadınlarla ilgili tabloyu gözler önüne seriyor. Kadınların birçoğu ekonomik şiddetten dolayı cinsel ve fiziki şiddete maruz kalıyor. Çocukların aile birliği içerisinde alıştığı bir düzen oluyor. Anne aynı düzeni sağlayamayınca anne ile çocuğun ilişkisi bozuluyor. Kadın istemediği halde evliliğe katlanmak zorunda kalıyor. İktidar eril zihniyetin çok evlilik hayalini meşrulaştırmak için boşanmanın önüne geçmeye çalışıyor. Laik devlet anlayışından fiiliyatta İslam Devlet anlayışına geçtiğimiz için ‘4 eş haktır’ şiarıyla hareket ediyorlar. Süreç içinde kadına şiddet politikalarını meşrulaştırdılar. Aynı şekilde çok eşliliği de meşrulaştırma yolundalar” diye konuştu.

MA / Hamdullah Kesen