Malatya’da hayvan ticareti yaparken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da mütevelli heyetinde olduğu İnsan ve İrfan Vakfı’nın çalışanları ve üyeleri olduklarını söyleyen, savcı, polis müdürleri ve bürokratlarla yakın ilişkide olan şahıslar tarafından 15 milyon TL dolandırıldığını söyleyen Mahmut Çelik, savcının şikayet dosyasını rafa kaldırdığını ve hiçbir girişimine cevap verilmediğini anlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli İstihbarat Teşkilatı, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne defalarca yaşadığı dolandırıcılığı anlatan müracaatlar yaptığını söyleyen Çelik, dosyasının soruşturulması noktasında adım atılmadığını vurguladı.

VAKFIN BAŞKANI DEVREDE

Malatya’da 2018 yılında tarım ve hayvancılık alanında vergi birincisi olduğunu dile getiren Çelik, yaşadığı dolandırıcılık olayını şöyle anlattı: “İstanbul’a yıllardır et toptan işi yapıyorum. İnsan ve İrfan Vakfı’nın adamları geldiler beni buldular. 30 yıllık arkadaşım olan Sivaslı Cahit Demirel vasıtasıyla bunlarla tanıştık. Vakıf adına et işi yapacaklarını, 200 şehit ailesi yakını çalıştıracaklarını, böyle bir projenin olduğunu, et işini beraber yapmak istediklerini belirttiler. Ben de bunları tanımadığım için güvence istedim. Beni Bakırköy Başsavcısı Zülkani bey, İstanbul Tarım İl Müdürü Ahmet Yavuz K., Terörle Mücadele Şube Müdürü Kadir bey, Asayiş Şube Müdürü Sinan bey, Fatih İlçe Emniyet Müdürü Hakan bey, BDDK Başkanı Mehmet Ali A.’nın ayrı ayrı makamlarına götürerek toplantılar yaptık. İstanbul Sultanbeyli’de büyük bir restoran açtılar. Burada şehit aileleri yemek yiyecek, onlar çalışacak dediler. Beni restoranın başına koydular. Ben de sağda solda besici arkadaşlarımı aradım, bana itibar ettikleri için hayvanlarını kesip gönderdiler. Bunlara 600 ton et verdim. 8 milyon gibi bir ödeme yaptılar bana. Çeklerini senetlerini ödediler. Sonra 15 milyon param kaldığında, çekler ödenmedi. Neden ödenmediğini sorduğumda ‘Mehmet Fatih Çıtlak hoca (Vakfın mütevelli heyeti başkanı) Umre’de o Umre’den gelsin kendisi ödeyecek’ dediler.”

‘DEVLET KAPIDA KARŞILADI’  SIKINTI YOK DİYEN HOCA TANIMADI

Fatih hocayı Selahattin diye bir arkadaşına arattığını söyleyen Çelik, “O ‘sıkıntı yok ticaretlerini yapsınlar ben geldiğimde bu çeki ödeyeceğim’ dedi. Bu şekilde bekledim, çeklerin bir kısmını yazdırmadım. Geri kalan iki çekim vardı onları yazdırdım. Ondan sonra şikayette bulundum. Vakfa hocanın yanına gittim. Hocam bunlar bu parayı ödemiyorlar dedim. Hoca önce ‘bunları tanımadığını, böyle şahısların vakıfta çalışmadığını’ söyledi. Ben de hocam nasıl tanımıyorsunuz siz ile görüştük bunlar sizin adamlarınız, bir tanesi ‘Cumhurbaşkanının oğluyum’ diyor. Yusuf A., Hamit A., Fatih Çıtlak hocadan sonra gelen vakfın başkanı olduğunu söylüyor. Gittiğimiz devlet dairelerinde savcı, emniyet müdürü makam odalarında kapıda karşılandık. Bürokratlarla giriyorduk, polisler biz gittiğimiz zaman esas duruşta bekliyordu.”

SAVCI, EMNİYET, VAKIF İŞİN İÇİNDE

Fatih Çıtlak hocaya “bunlar senin adamların, sen niye ben tanımıyorum” diye sorduğunu ifade eden Çelik, şöyle devam etti: “Ben mağdur oldum dedim. Arkadaşlarımın hayvanlarını kestim. Bunu kimse ödemiyor dedim. Hoca bu sefer ‘ben savcı beyi arayayım bir toplantı yapalım’ dedi. Sıkıştırdım hocayı bende ses kaydı da var görüştüğümüze dair ses kaydı da mevcut. BDDK başkanıyla beraber fotoğraf bile çektirdik. O fotoğraflar da mevcut elimde. Bu para ödenmeyince toplantı yaptık. Fatih Çıtlak hoca, Başsavcı Zülkani bey, İstanbul’da bilmediğim bir mekanda toplantı yaptık. Toplantı yaptığımızda bunlar 25 kadar silahlı adam getirdiler. Ben de savcıya bakın bunlar silahlı adam getirmişler, hem borçlular hem de silahlı adam getirmişler dedim. O da bana ‘ben buradayım sana bir şey yapamazlar’ dedi. Toplantı Cuma günü yapıldı, Salı günü de ödeme yapacaklarını söylediler. ‘Restoranı teslim et, devrini ver, gel’ dediler. Sonra bunlarla ortaklığı olan Yaşar E.’yi çağırdım teslim ettim. Yaşar E.’de şahsi çeklerim vardı, müşteri çeklerim vardı restoran karşılığında vermiştim. Onları da Salı günü vereceğini söyledi. Şahsi, müşteri çeklerimi de vermediler. Salı günü olduğunda ben Savcı beyi aradım dedim Savcı bey nerede toplanacağız dedim. O da ‘ben hocayı arayayım sana döneceğim’ dedi. Tekrar ben dönüş yaptığımda hoca ‘elinde çeki var senedi var bildiği yere gitsin’ demiş. Hamit A.’yı aradığımda O da aynı şekilde ‘elinde çeki var, evrakları var bildiği yere gitsin’ dedi. Ben tekrar Hamit A.’yı aradığımda bana ‘seni FETÖ’cü diye aldırırım, karakolda kafana sıktırırım, ben devlette çok daha güçlüyüm. Sen kim oluyorsun da bizden para tahsil etmeye çalışıyorsun’ diyerek küfür ve hakaretler etti.”

‘İFADE KİMDEN ALINIYOR?’

Savcılığa dilekçe vererek dolandırıldığını evrakları ile beyan ettiğini söyleyen Çelik, şunları aktardı: “5 tane savcı değişti. 2017’nin 10’uncu ayından bu yana dosyama hiçbir savcı el vurmadı. En son ben Süleyman Soylu’nun yanına gittim. Devlet Bahçeli’nin yanına gittim. Hulusi Akar’a yazdım. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yazdım. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yazdım. İstihbarat adamları gelip ifademi aldılar. Jandarma istihbarat ifademi aldı. MİT ifademi aldı. Bütün ifadeler tamamlandı, benim dolandırıldığım ve benimle beraber çalışan arkadaşlarımın bu olaya dahil olan kim var ise İstanbul organize hepsinin ifadesini aldı. MİT hepsinin ifadesini aldı dosya tamamlandı. Savcının masasında iki yıldır bekliyor. Savcı dosyaya el vurmuyor. Yanına gittiğimde ‘ben işi nasıl yapacağımı sana mı danışacağım’ diyor. Beni makamından kovdu. Devletin her tarafına yazdım, borcum var ben bu ahırlarda 3 bin tane hayvan besliyordum, şimdi 30 tane tavuk kalmış. İki tane de köpeğim kaldı, başka hiçbir şeyim kalmadı. Ziraat Bankası’na borcum var. Evimi ve yerlerimi haciz etti, satıyor. Devlet bana sahip çıkmadı, sesimi duymadılar. Organize Şube bunların bütün bilgilerini çıkartmış. Bunlarda eroin, esrar, adam kaçırma, adam yaralama, adam zehirleme her şey mevcut. Devlet bunları çağırıp hiçbirisine bir soru sormadı. İfadeye dahi çağırmıyorlar. Benden davacı olmuşlar, ‘bizi tehdit ediyor’ diye. Onlar dilekçeyi savcıya verdikten 3 gün sonra savcı beni karakola çağırdı, ifade verdim. Bu ülkede suçlu mu ifade veriyor, suçsuz mu ifade veriyor anlamadım.”

‘DEVLET NEREDE?’

“Bana kim sahip çıkacak?” diye soran Çelik, “Devlet nerede? Paramı gasp ettiler, hiçbir şekilde kimse bana sahip çıkmadı. Ne yapacağımı bilemiyorum. Cumhurbaşkanı’na 4 sefer, hanımına 3 sefer, oğlu Bilal Erdoğan’a 4 sefer yazdım. Vakıf Bilal Erdoğan’ın vakfı. Vakfın başındaki adam Mehmet Fatih Çıtlak, Bilal Erdoğan’ın eşinin dayısı. Bilal Erdoğan korkusundan, hocanın korkusundan hiçbir savcı dosyaya el vurmuyor, bakmıyor. Devletten kimse hiçbir şekilde ne beni çağırıyor ne de onlardan birinin ifadelerini alıyor. Bunlar Türkiye’yi dolandıran adamlar. Ben bütün bilgileri vereceğim. Kars’ı genç çiftçi projesinde 5 bin hayvan, Tokatlı bir arkadaşımı 3 milyon, Malatyalı bir arkadaşımı yine 3 milyon, 15 milyon beni dolandırdılar. Türkiye’yi dolandıran insanlar. Devlet bize ne zaman sahip çıkacak. Emniyet bütün ifadeleri aldı, savcının masasının üzerinde duruyor. Savcı, emniyet müdürü, BDDK başkanı, tarım il müdürüne güvendiğim için bunlarla toplantı yaptım. Ben bunlara güvendiğim için bu hayvanları verdim. Bu devletin savcısının, emniyet müdürünün, BDDK başkanının, tarım il müdürünün hiçbirinin ifadesi alınmamış. Bunları kime şikayet edeceğiz. Şikayet etmediğim hiçbir yer kalmadı” dedi.

‘CUMHURBAŞKANININ OĞLUYUM’ DİYEREK DOLANDIRDI

Cumhurbaşkanının bütün dış danışmanlarını devreye koyduğunu, Hakimler Savcılar Kurulu’na yazdığını belirten Çelik, sözlerini şöyle noktaladı: “Savcı yine bekliyor orada. İnsanların kanını emiyor bu vampirler, bize kim sahip çıkacak. Yıllardır Türkiye’yi dolandırıyorlar, bunlar çok kalabalık. Ankara’da iki tane mühendisi 5 milyon dolandırmışlar. 2013 yılında adamlara sıkmışlar, adamlar korkusundan ses çıkaramamışlar. Ben dolandırılırken devletin adamları kullanılarak beni dolandırdılar. Bu şebekenin arakasında kim var, hepsinin tek tek çıkaracağım. Bunların hepsi gayri meşru adamlar. Bunların ifadeleri alındığı zaman her şey ortaya çıkacak ama ifadelerini almıyorlar. Nerede hukuk, bu devlet mazlumun mu yoksa zalimin mi yanında? Helal süt emmiş bir devlet yetkilisi gelip benim ifademi alsın, kim var kim yok hepsini tek tek çıkaracağım. (Avrupa) İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğim, sonuna kadar savaşıp hakkımı arayacağım. Bu ülkeyi Bilal Erdoğan mı yönetiyor, kendisine 4 defa yazdım. TÜRGEV’e yazdım, bana bir tane cevap dahi yazmadı. Eğer bunlar vakfın adamları değil ise beni niye çağırmadı? Tayyip Erdoğan beni duysun. 4 defa yazdım dedim sana vereceğim çok önemli bilgiler var, bunlar fakir fukaranın kanını emiyor dedim. Yusuf A. ‘ben cumhurbaşkanın üvey oğluyum’ diyor, gittiği yerde polisi tokatlıyor dairelere giriyor kim bunlar? Bu şebekeyi çökerteceğim. 12 yıldır AKP’nin delegesiydim, vermez olaydım kolum kırılsaydı. Devlet Bahçeli’ye 40 kere yazdım bir gün beni çağırıp derdimi dinlemedi.”