Van'ın Erciş ilçesinde Demokratik İslam Kongresi (DİK) tarafından düzenlenen “Medine Sözleşmesi ve Barış Süreci” paneli, çevre il ve ilçelerden çok sayıda katılım ile gerçekleştirildi. Panele Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Van Milletvekili Gülderen Varli, Demokratik Birlik İnisiyatifi Eşbaşkanları Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve Mehmet Kamaç da katıldı.
Panel, DİK Van İl Eş Başkanı Kerim Yılmaz ve DİK Erciş İlçe Eş Temsilcisi Figen Keleş’in açılış konuşmalarıyla başladı. İki oturum halinde düzenlenen panelde; birinci oturumda Dr. Abdullah Sağır ve köşe yazarı Kadir Kılıç, DİK Van İl Eş Başkanı Esma Aliçi’nin moderatörlüğünde Medine Sözleşmesi’nin tarihsel boyutları ve günümüzdeki etkilerini ele aldı.
Tarihsel bağlam ve barış vurgusu
Lozan Antlaşması ve Kürt halkının tarihsel mücadelesine değinen Kadir Kılıç, panelde şunları söyledi: “Tarihle yüzleşirken Kürt halkı önce kendi tarihi ile yüzleşmelidir. Yıllardır devam eden savaş sürecinde barış için adım atan Sayın Abdullah Öcalan'ın çağrısının barışa evirilmesi temennisi ile sözlerime başlamak istiyorum. Mezopotamya’nın topraklarında ilk hayvanı evcilleştirmek gibi hayati katkıları olan Kürt halkı, tarih boyunca ağır imtihanlarla sınanmıştır. Kasr-ı Şirin Antlaşması ile toprakları bölünmüş, dili ve kültürü resmen inkar edilmiştir. Ancak tüm bu zorluklara rağmen Kürt halkı direnişten vazgeçmemiştir. 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın yaptığı barış ve Demokratik Toplum çağrısı, tüm Ortadoğu halkları için barışın nişanesidir.”
Abdullah Sağır ise barış sürecine ilişkin, “Bu süreç birliktelik ve bizim desteğimizle er ya da geç başarıya ulaşacaktır. Biz görmesek bile çocuklarımız bu sürecin başarılı olduğunu görecektir. Kürt halkı bu mücadelede var ve muhakkak başarılı olacağız” dedi.
Medine fırkası ve insan değeri
İkinci oturumda Dr. Fadıl Bedirhanoğlu, İslam dininin insan ve insanlığa verdiği değeri vurguladı. Bedirhanoğlu, “Allah tarafından verilen tüm dinler gibi İslam dini de insan ve insanlığa büyük önem vermiştir. Bizler de Allah'ın verdiği kıymet ve onurun ayaklar altına alınmasına izin vermemeliyiz” ifadelerini kullandı.
Kadın hakları ve savunma mekanizması
Perihan Yoğurtçu ise kadın hakları ve savunma mekanizmasını ele aldı. Hz. Muhammed döneminde kadının rolüne değinen Yoğurtçu, “Hz. Muhammed’in dönemine baktığımızda nasıl bir mücadeleci ruha sahip olduğunu görebiliyoruz. Şu anda da benzer şeyleri yaşıyoruz; muhalifler cezaevine gidiyor ve cezalandırılıyor. Önceki programlarda İslam’da kadının yerini anlatan kadınlar, ‘Allah bizi de seviyormuş’ diyerek duygulandı. Kadınlar artık araştırıyor ve erkeklerin onların yerine geçmeye çalıştığını biliyor. Hz. Muhammed’e ilk inanan kişi Hz. Sümeyye olmuş ve İslamiyet’in ilk şehidi de Hz. Sümeyye’dir. Ancak erkekler onun yerini almak istiyorlar” dedi. Yoğurtçu, konuşmasını kadınların İslamiyet’teki önemini anlatan kısa hikayelerle sonlandırdı.
Panel, katılımcıların soruları ve cevaplarla tamamlandı. Katılımcılar, Medine Sözleşmesi’nin tarihsel önemi, barış süreci ve toplumsal cinsiyet perspektifinden günümüzdeki etkilerini tartışma fırsatı buldu.