Takvimler 12Temmuz 1930’u gösterirken, dönemin başbakanı İsmet İnönü ve iktidarı tarafından Van’ın Erciş ilçesine bağlı Zilan Deresi’nde 44 köy ateşe verilerek, binlerce kişi toplu bir şekilde katledildi. ‘Gelîye Zilan’ olarak tarihe geçen katliamda resmi gazetelere göre 15 bini aşkın kişi yaşamını yitirdi. Döneme tanıklık eden sayılı kişilerden bir kısmı gizlenirken, bir kısmı da sürgün edildiği yerlerde hayatta kalma mücadelesi verdi. Tanıkların, yakınlarına anlatarak, sonraki nesillere aktardığı katliamın yaşandığı bölgede şimdi ise Hidroelektrik Santrali (HES) ile bellek yok edilmeyle karşı karşıya. 

Katliamdan sonra sürgünde hayatını kaybedenlerin yakınlarından biri olan ve Gözü Tok (Papişkin) Mahallesi’nde yaşayan 76 yaşındaki Halime Bilici, katliam sırasında ve sonrasında yaşananları anlattı. 

DÖNDÜĞÜNDE 7 YAŞINDAYDI

1930’lu yıllarda babasının İran’da sürgünde olduğu için katliama tanık olmadığını söyleyen Bilici, ancak babasının ilk eşi ve üç çocuğunun katliamda hayatını kaybettiğini aktardı. Katliamdan yaklaşık 20 yıl sonra geri döndüklerini dile getiren Bilici, o sıralarda 7 yaşında olduğunu kaydetti. 

'BİRÇOK HAMİLE KADIN KATLEDİLDİ'

Dönemin tanığı olan yakınlarından kendisine aktarılanları Bilici şu sözlerle dile getirdi: “O dönemde Erciş’te yüzbaşı olarak görev yapan Derviş Bey’in talimatıyla Zilan Deresi ablukaya alınarak derenin olduğu bölgeye giriş çıkışlar yasaklanmıştı. Ardından halkı dereye yakın bir yere götürerek toplu bir şekilde taramışlardı. Amcamları, eşlerini, çocuklarını, babamın ilk eşi ve 3 çocuğunu katletmişlerdi. Üstelik babamın eşi o zaman hamileymiş. Sadece o değil birçok hamile kadın katledilmişti. Akrabalarımızdan sadece iki kişi kalmıştı. Bunlardan biri olan kuzenim Kubar, cenazelerin 6 gün boyunca orada kaldığını, ardından toplu bir şekilde toprağa gömüldüğünü söylüyordu.” 

'BİNLERCE KEMİK GÜN YÜZÜNE ÇIKTI'

Zilan bölgesine geri döndüklerinde köylere yerleşenlerin olduğunu, ancak suyun olmadığını ifade etti. Bilici, “Halk suyun köye gelebilmesi için dereye yakın yerleri kazdı ve binlerce kemik gün yüzüne çıktı. Bir leğen dolusu da takı çıktı. Takılar kemikleşen parmak ve boyunlarda bulunuyordu. Bundan dolayı oraya Nihala hestîya (kemik vadisi) adı verildi” diye belirtti. 

'KATLİAM GÜNÜMÜZDE DE DEVAM EDİYOR'

Sonraki yıllarda da katliamlar yaşandığını ifade eden Bilici, şunları dile getirdi: “Halepçe’de, Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde ve daha onlarca yaşanan katliamlar unutulmaz. Başka katliamların yaşanmaması için haklarımızın ihlal edilmemesi için birlik olup mücadelemizi yükseltmeliyiz.  Ne yaparlarsa yapsınlar biz Kürt olarak doğduk Kürt olmaya devam edeceğiz. Gelmiş geçmiş hiçbir devlet bizim Kürt olmamızı kabullenmedi. Bunlara karşı dilimizi, kültürümüzü ve topraklarımızı korumalıyız.”

Zilan Deresi’nde, yapımına başlanan HES ile oluşacak ekolojik tahribata değinen Halime son olarak binlerce kişinin katledildiği topraklar üzerinde HES yapılmasına da tepki gösterdi.