Tarihteki en büyük katliamlardan birisinin yaşandığı Van’ın Erciş ilçesindeki Zilan Vadisi (Geliyê Zîlan), Hidroelektrik Santrali (HES) projeleri nedeniyle tehdit altında. 1930 yılında on binlerce Kürdün toplu halde katledildiği ve dönemin tanıklarının “Kıyametti, cenazeler altına saklanıyorduk, askerler hamile kadınların karnındaki çocuklarının cinsiyeti üzerine iddiaya giriyorlardı" anlatımlarıyla hafızalara kazınan vadide, bir HES'in yapımı tamamlandı. Projeye karşı hukuki girişimler sonuç vermezken, bölgede yeni HES'lerin inşa edileceği belirtiliyor. 

VADİNİN GÜZELLİKLERİ 

Tarihi bir hafızanın yanı sıra doğasıyla görenleri kendisine hayran bırakan Zilan Vadisi'nde 30'u aşkın yerleşim yeri bulunuyor ve binlerce kişi ikamet ediyor. Oldukça uzun ve geniş bir bölgeyi kapsayan vadide, ayrıca 10'u aşkın akarsu bulunuyor. "Van balığı" olarak da bilinen inci kefali balığının üreme ve geçiş güzergahlarından biri olan vadi, çok sayıda endemik canlıya da ev sahipliği yapıyor. Yine, binlerce küçükbaş hayvanın yanı sıra su samuru başta olmak üzere birçok canlı vadide yaşam sürüyor. 

Vadi, zengin bitki örtüsüyle de dikkat çekiyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre, vadide 4 bin 300 bitki örneği bulunuyor. Vadi, bu zenginliğiyle her mevsim bambaşka bir güzelliğe bürünüyor. Özellikle havaların ısındığı bahar aylarında rengarenk açan çiçekler ve zengin bitki örtüsüyle görenleri kendine hayran bırakıyor.  

BARAJ SONRASI HES 

Ancak son yıllarda vadi enerji üretim çalışmalarından kaynaklı büyük bir tahliyeyle karşı karşıya. Bu durumun ilk adımı, 1978-1992 yılları arasında Zilan Çayı üzerinde inşa edilen Koçköprü Barajı ve Hidroelektrik Santrali ile atıldı. Söz konusu barajdan kaynaklı vadinin ekolojisi büyük zarar gördü. 2000'li yıllara gelindiğinde ise baraja yakın bir noktada bu kez de HES inşasına başlandı. 

İTİRAZLAR REDDEDİLDİ

Van Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Zilan Elektrik Üretim Anonim Şirketi tarafından hayata geçirilmek istenilen “Zilan Regülatörü ve HES Projesi" için 30 Mart 2012 tarihinde “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı verdi. Bunun üzerine ruhat alan Gökakım Elektrik Üretim A.Ş., 2014 yılında HES projesinin inşaatına başladı. O dönem kimi bölge sakinleri ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin Danıştay'a itirazda bulunmasıyla HES inşası durduruldu. 

Ancak HES’in yapılacağı araziler için Bakanlar Kurulu tarafından “acele kamulaştırma” kararı alındı. Yurttaşlar, durumu yargıya taşıdı ve olası ekolojik tahribattan kaynaklı geçinemeyecek hale geleceklerini, göçe maruz kalacaklarını kaydetti.  

SALGINI FIRSATA ÇEVİRDİ  

Koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinin başlamasıyla birlikte bu durumu fırsata çeviren şirket, çalışmalarına tekrardan başladı. Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı kararıyla bölgedeki kimi taşınmazlar için “acele kamulaştırma” kararı verildi. Kimi yurttaşlar “ÇED gerekli değildir” kararını Van 1’inci İdare Mahkemesi’ne taşıdı. Mahkeme, bunun üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan konuya ilişkin bilgi istedi. Bakanlık, gönderdiği yazıda, kamulaştırma kararı ve “problem yok” iddiasıyla “ÇED gerekli değildir” kararını savundu. 

HES'İN SONUÇLARI

Gelinen aşamada söz konusu HES inşası tamamlandı. Sadece HES suyunu taşıyan kanalların etrafından kimi çalışmalar göze çarpıyor. Bu süreç içerisinde HES'ten kaynaklı vadide büyük bir tahribat yaşandı. Yüzlerce ağaç kesildi, bölgedeki kimi mezarlıklar tahrip edildi ve birçok tarım arazisi yok edildi. Yine kimi akarsuların debisi oldukça düşerken, oksijensiz kalan balık ölümleri yaşanmaya başladı ve su samurlarının sayısında ciddi düşüş yaşandı.  

Her ne kadar şimdiye kadar resmi bir açıklama olmasa da vadideki bazı noktalarda ilerleyen süreçte yeni HES'lerin yapılacağı belirtiliyor.  

KALÇIK: HAFIZA SİLİNİYOR

HES'e karşı bugüne kadar mücadele verenlerin başında gelen Van Çevre Derneği (ÇEVDER) Başkanı Ali Kalçık ile vadide yaşanan tahribatı konuştuk. Vadide yapılan HES'lerle 1930'larda yaşanan katliamın izleri ve Kürt hafızasının silinmek istendiğine dikkati çeken Kalçık, "Kürtlerin mezarların üzerinden kanallar yapılarak vahşet yapılmış. Hiçbir toplumda mezarlar üzerine kanal yapılamaz. Burada 1930’lardaki katliamın üstü kapatılmaya çalışılıyor. Bu vahşetin üstünün örtülmesidir. Bölgede halen atalarımızın kemikleri çıkıyor" diye belirtti.  

CANLILAR YOK OLACAK

“İnsanlar doğanın efendisi değil” diyen Kalçık, tarihi hafızanın yanı sıra doğa katliamının yaşandığını vurguladı. Kalçık, olası tahribatlara işaret ederek, "Endemik türler yok olacak. Burada endemik canlılar var. Dünyada başka bir yerde olmayan su semenderi vardı. Bunlar yok olacak" dedi. Bölgede belli bir süre sonra suyun azalması halinde HES'ten can suyunun da verilmeyeceğini ifade eden Kalçık, "Bu anlamda taahhüt edilen enerji verilmeyecek ve yer altı sulardan yararlanılacak. Canlılar yok olacak" uyarısında bulundu. 

YENİLENEBİLİR ENERJİ

Bunun yanı sıra Van ile özdeşleşmiş olan inci kefali balığının da olumsuz etkileneceğini dile getiren Kalçık, "Suyun oksijensiz kalması ve azalması demek balıklar katledilmesi demektir. MHP'li bir firmanın para kazanması için milyonlarca canlı yok edilecek. Bu kabul edilecek bir şey değil" ifadelerini kullandı. Kalçık, HES ve barajlara karşı "yenilenebilir rüzgar ve güneş enerjileri" önerdi.  

SAHİPLENME ÇAĞRISI

Suyun hayat anlamına geldiğini vurgulayan Kalçık, "Su kirlendiği zaman hayat kirlenir. Zilan hem Kürtlerin tarihidir hem de bölgenin en önemli coğrafik yapısıdır. Kürtler başta olmak üzere herkesin bu doğaya sahip çıkması gerekir" çağrısı yaptı. 

MA / Gökhan Altay