Arkeoloji üzerinden mastır yapan Sosyolog Zeynel Abidin Çelebi, “İnsan eliyle yapılan bu tahribatlar bizim biraz inançlara olan saygımızı ortaya çıkarıyor. Bu tarihi kalıntının daha çok tahrip edilmeden restore edilip kültür zenginliğimize katılması önemli bir gerekliliktir” diyor.

Tarihi köklü bir geçmişe dayanan manastır, Prens Mıjej Kınuni’ye (Ö. 637) Katolikos I. Yeğya’ya (Yeğya Arcişetsi, (703-717) atfedildiği yazılan kaynaklarda, bölgenin 3 önemli manastırından biri olduğu ifade ediliyor. Tarihte Arzaşkun, Arsissa, Argişti Khinili, Arciş, Ardişi, Eganis, Erdiş şeklinde geçen Urartu Krallığının merkezlerinden biri olan Van’ın Erciş ilçesi, geçmişten bugüne birçok medeniyetlerin izlerini taşıyor. İlçenin Salmanağa mahallesinde yer alan Ardzvaper (Aziz Meryem Ana kilisesi), mimari yapısı ve inşa biçimiyle tarihten günümüze gelen önemli eserlerden biri. Ancak doğal afetler, iklim koşulları ve definecilerin ağır tahribatlarına maruz bırakılan manastır, varlığını sürdürmeye devam etse de duvarlarında yer alan çivi yazılarının birçoğu yok edildi. 

KARTALIN UÇUŞUNA GÖNDERME OLARAK 'ARDZVARPER'

Ermeni kaynaklarında yer alan bilgilere göre 7’ci yüzyılın ilk yarısında yapıldığı belirtilen manastıra, kartalın uçuşuna gönderme yapılarak “Ardzvaper” isminin verildiği belirtiliyor. Prens Mıjej Kınuni’ye (Ö. 637) ya da Ercişli Katolikos I. Yeğya’ya (Yeğya Arcişetsi, 703-717) atfedildiği yazılan kaynaklarda, manastırın, bölgenin 3 önemli manastırından biri olduğu ifade ediliyor.1393 yılında manastırın 60 öğrencisinin olduğu belirtilirken Başrahip Garabed döneminde 1409-1414 yılları arasında restore edildiği biliniyor.

HEYBETLİ VE İHTİŞAMLI YAPI

Eski metinlerde ‘Heybetli ve ihtişamlı yapı’ olarak bahsedilen manastırın kubbesinin 19’cu yüzyılın ikinci yarısında kısmen çöktüğü ve yeniden inşa edildiği aktarılıyor. Ayrıca manastırın 1896 ve 1915 tarihlerinde Ermenilere yönelik gelişen soykırım saldırılarında tahrip edildiği ifade ediliyor. Ardzvaper Manastırı’nın Birinci Dünya Savaşı’nın ardından gasp edildiği, manastırı çevreleyen duvarlar ve Haçkarların da dahil olmak üzere, eklenti yapıların tamamının yok olduğu belirtiliyor.

Erciş ilçe merkezine yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta olan manastır güneşin doğuşu ve batışı ile oluşan eşsiz manzarasıyla da dikkati çekiyor. Ancak sit alanı olarak belirlenen manastırın içinde biriken çöpler ve ilgisizlik manastırın ihtişamına gölge düşürüyor. 

'KÜRT VE ERMENİ HALKLARI ARASINDA 1915 YILINA KADAR SORUN YOKTU'

Arkeoloji üzerinden mastır yapan Sosyolog Zeynel Abidin Çelebi, Arzvaper manastırının bölgede en büyük üçüncü manastırı olduğunu aktarıyor. Manastır hakkında da, “Bin yüzlü yıllarda bölgede ciddi bir deprem yaşanıyor. Yaklaşık 250-300 yıl sonra Rahip Graver tarafından restore ediliyor. Tabi ki 1915 yılına kadar varlığını sürdürüyor. Bu tarihe kadar Kürt ve Ermeni halklar tarafından hiçbir sorun yaşanmadan kardeşçe bir yaşam sürdürülüyor. Fakat 1915’ten sonra dönemin kadıları, seyitleri ve şeyhleri halkın üzerine baskın geldi ve bu tür ibadethanelere olan saygı ortadan kalktı maalesef tahrip anlayışı ön plana çıkılarak bu tür yerler tahrip edildi” bilgilerini paylaşıyor.

'TAHRİBAT ANLAYIŞIMIZ İNANCIMIZA OLAN SADAKATİ KANITLIYOR'

Sonrasında defineciler ve doğal nedenlerden dolayı manastırların tahrip edildiğine dikkat çeken Çelebi, ”İnsan eliyle yapılan bu tahribatlar bizim biraz inançlara olan saygımızı ortaya çıkarıyor. Yeri geldiğinde bizler inancımıza bağlı olduğumuzu savunuyoruz. İmanın şartlarından biri ise Allah’a iman etmek, meleklerine iman etmek, kitaplarına, peygamberlerine iman etmek. Bu ibadethaneleri tahrip etme yaklaşımımız bizim iman gücünden ne kadar uzak olduğumuzu kanıtlamaktadır” diyor.

'MANASTIR'IN KÜLTÜR ZENGİNLİĞİMİZE KATILMASI ÖNEMLİDİR'

Ardzvaper manastırının bir an önce restore edilmesi gerektiğine dikkat çeken Çelebi, manastırın önemine şu ifadelerle dikkat çekiyor: ” Özellikle iç tarafta Urartu dönemine ait ciddi anlamda bir yazıt vardır. Bu yazıtta Menua’nın oğlu İşpuni tarafından yapılmış tanrı Haldi’ye atfen övgü dolu bir yazıttır. Bu tarihi kalıntının daha çok tahrip edilmeden restore edilip kültür zenginliğimize katılması önemli bir gerekliliktir.”

Serhat News /İdris Yılmaz