Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 2000’de 21 Şubat tarihini Dünya Anadil Günü ilan etti. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Arsisa Dil ve Araştirma Kültür Merkezi öncülüğünde Van’ın Erciş İlçesinde de Ana Dil Günü etkinliği bir düğün salonunda yapmayı karar kılmıştı. Ancak polis, kendilerine bilgilendirme yapılmadığı gerekçesiyle etkinliğin yapılmasına izin vermedi. ARSİSA etkinliği kendi binasında yapmaya karar kıldı.

Kürt Edebiyatı ve Tarihi üzerinde araştırmalarda bulunan yazar Samî Hêzil ve Araştırmacı Yazar Ehmet Salxin konuşmacı olarak katıldı. Etkinlikte HDP, DBP, Eğitim-Sen temsilcileri ve sivil toplum örgütlerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş da etkinlikte yer aldı. Etkinlik, Barış Annesi Müzeyyen Bütün ve çocukların okuduğu şiirlerle renklendi. Ardından söz alan panelistler Türkiye’nin diller ve kültürler bahçesi olduğunu ifade ederek, “Tekçi anlayışlar bu dilleri ve kültürleri kuruttu” dedi.

'BİR ÜLKEYİ ÜLKE YAPAN SINIRLAR DEĞİL, DİLLERİ VE KÜLTÜREL ZENGİNLİKLERİDİR'

Panelin açılış konuşmasını yapan Arsisa Dil ve Araştirma Kültür Merkezi Eş Başkanı Leyla Varlı Kurt, dünya üzerinde konuşulan dillerin yüzde 40’ı yok olma tehlikesi altında olduğuna vurgu yaptı. Bir ülkenin zenginliğinin o  ülkede yaşayan kültürleri olduğunu açıklayan Varlı, şöyle devam etti: “Bizler  Kürt halkı olarak dilimizin önemini çok iyi bilmeli ve sahiplenmeliyiz.  Bir ülkeyi  ülke yapan onun sınırları değil. Maddi kaynakları da değildir. Bir ülkeyi zengin yapan ve ülke yapan şey o ülkenin içinde yaşayan kültürler ve dillerdir. Bu nedenle diyorum ki, ana dil bir haktır ve bizler bu hakkı edinmeliyiz. ARSİSA olarak, bu konuda çalışmalarımız var. Dil ve Kültür alanında araştırmalar yapıyor aynı zamanda eğitim de veriyoruz. Aslında her bir ev eğitim alanıdır. Ama yine de bizler kurumumuzda gerekli materyalleri oluşturup  insanlarımızı ana dillerinde ve kültürlerinde eğitim almaya davet ediyoruz.” 

'AMAÇ DİNDAR VE KİNDAR BİR TOPLUM YARATMAK'

Ardından söz alan Eğitim-Sen Erciş Temsilcisi Nihat Macit, iktidarın mevcut eğitim politikalarını eleştirdi. Seçmeli ders hakkının tanınmasına rağmen Kürt çocuklarının anadilde eğitim hakkı talep edilmemesi için engellerin oluşturduğunu da sözlerine ekledi: “Bizler Eğitim-Sen olarak her fırsatta ana dilde eğitimin bir hak olduğunu ve yasal statüye oturtulması için defalarca taleplerimizi yeniledik. Seçmeli dersin çözüm olmayacağını ve keyfi engellemelere maruz bırakılacağını da söyledik. Bugün endişelerimiz ve kaygılarımız gerçekleşti. Okullarda okul müdürlerinin tek bir merkezden emir alırcasına çocukların anadilde seçmeli ders talep etmemeleri için öğrencilere talimatta bulundular ve ya benzer engellemelerle bu hakkın kullanılmasını sağladılar. Buradaki amaç, her söylenene ‘evet’ denecek bir toplum yaratmak. Yani dindar ve kindar bir gelecek yaratmak. Bizler, demokratik koşullarda ücretsiz ana dilde eğitim hakkını talep etmekten vaz geçemeyeceğiz” 

'KÜRT DİLİNE OLAN TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜN BİR ÖRNEĞİNİ BU GÜN YAŞADIK'

ARSİSA sözcüsü Cevdet Zilanlı ise Türkiye’nin kültürler ve diller zengini olan bir ülke olduğunu söyledi. Zilanlı ülkede yaşanan tekçi anlayışların geliştirdiği politikaların her gün yeni bir dili yok ettiğine dikkat çekti. Yapmak istedikleri etkinliğe yönelik gelişen engellemenin Kürt diline ve Türkiye’de Türkçe dili dışında yaşayan dillere yönelik gelişen tahammülsüzlüğün örneği olduğunu belirtti. “Bu gün biz etkinliğimizi başka bir yerde yapacaktık” diyen Zilanlı, “Fakat güvenlik güçleri bunu yapmamızı engelledi. Bizler dernek olarak bu yaklaşımı eleştiriyoruz. Dillerin tarihine baktığımızda dünyada binlerce dil ve kültür vardı. Bu gün öyle bir duruma geldi ki şu anda o dillerin önemli bir oranı yok edildi. Dillerin bahçesi güllerin bahçesidir. Bu gün yok edilmek istenilen dillerin arasında Kürtçe dili de var. Ve maruz kaldığımız yaklaşım bunu kanıtlamaktadır” dedi.

'GILGAMÊŞ TABLETLERİ KÜRTÇE YAZILDI'

Zilanlı’nın ardından söz alan Araştırmacı Yazar Ehmet Salxin dünya üzerinde 7 bin dilin olduğu fakat bu dillerin önemli bir kısmın yok olmakla yüz yüze kaldığını kaydetti. Salxin konuşmasına şöyle devam etti: “Dünyada yok edilen diller gibi Kürt dili de bugün yok olma ve yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya. Bunun nedeni Kürt çocuklarının ana dillerinde eğitim olamamasıdır. Ana dilde eğitim alamayan birey belirli bir süre sonra dilinden kopar, kendisine dayatılan dili konuşmak zorunda kalır. Kürt dili yer yüzünde olan zengin ve kadimi dillerden birdir.Aynı zamanda yeryüzünün en eski dilidir. Kürtler yaşadığımız bu coğrafyadan asla çıkmadı. Binlerce yıldır, bu toprakların asıl yerlileri dirler. Kürt dili o kadar eskidir ki, dünya tarihinin ilk yazılı tarihi olan Gılgamêş eseri Kürtçe yazılmıştır. Bu da şu anlama geliyor, Sümerlerden önce ve Sümerler döneminde Kürtçe hep vardı. Bu  nedenle diyoruz ki, dilimiz zenginliğimizdir, bizler dilimize sahip çıkmalıyız. Binlerce yıldır bu güne kadar gelen ve bu gün halen varlığını yaşatmak için direnen dilimizi gelecek nesillere taşıma zorunluluğumuz var. Tarih bize bu sorumluluğu veriyor. Dilimize sahip çıkmalı aynı zamanda yaşatmalıyız. Kürtçe düşünmeli ve Kürtçe konuşmalıyız.” 

'DİLİMİZİ GÜNLÜK OLARAK TEMİZLEMELİYİZ'

Kürt Edebiyatı ve Tarihi üzerinde araştırmalarda bulunan yazar Samî Hezil Kürt diline Türk dilinin karıştığını, insanların Kürtçe’nin bir çok kelimesinde Türkçe ifadeler kullandığını söyledi. Hêzil, bu durumun Kürtçe için sorunlu bir durum olduğunu yorumladı: “Bu sorunun çözümü için başta kurumlar olmak üzere her bir bireye görevler düşüyor. Günlük hayatımız da Kürtçe konuşmayı kendimize zorunlu bir hale getirmeliyiz. Günlük olarak konuşmamızı kontrol etmeliyiz. Acaba Kürtçemi konuşuyoruz Türkçe mi? Günlük yaşamımızda nasıl temizliği zorunlu görüyorsak, dilimizdeki eksiklikler ve dilimize karışan diğer kelimeleri de temizleyerek çıkarmamız gerekir. Kürtçe kadim bir dildir, bu nedenle dilimimizi yaşatmak ve zenginleştirmek zorunlu bir sorumluluğumuzdur.” 

HABER: İDRİS YILMAZ