Her yıl yaklaşık 4 milyon dekar toprağın sulandığı, neredeyse ülkenin ihtiyacı olan pamuğun yüzde 45'i, kırmızı mercimeğin yüzde 38'i, mısırın yüzde 22'si, arpanın yüzde 13'ü ve buğdayın ise yüzde 9'unun üretildiği kent olan Urfa'da, on binlerce kişi bu yıl da çalışmak için farklı kentlere gitmeye hazırlanıyor. Kentte her yıl 400 bin civarında kişi, mevsimlik tarım işçisi olarak Türkiye’nin Karadeniz, İç Anadolu ve Ege bölgelerindeki kentlere gitmek için yollara düşüyor. Birçoğu ailesiyle giden işçiler, her kent, ilçe, kasaba ve köylerde de en az 6 ay kalarak, susuz ve sağlık koşulları elverişli olmayan ortamlarda çalışmak zorunda kalıyor. Ancak, bugüne kadar birçok kez ırkçı saldırılarla da karşı karşı kalan mevsimlik işçilerin yaşadığı söz konusu sorunlara herhangi bir çözüm üretilmedi. 

Tüm bunların yanı sıra, sorunlara bu yıl da koronavirüs (Kovid-19) salgını eklendi. İçişleri Bakanlığı, çalışmaya gidecekler için "özel izin" şartı getirdi. Bakanlık, 65 yaş üstü ve 20 yaş altı kişilerin aileleriyle gidebilmeleri için Tarım müdürlüklerinde seyahat izni belgesi çıkarmayı şart koştu. 

‘İNSAN DERDİ İLE ÖLÜR’

Adana'ya gitmek için izin başvurusunda bulunan evli ve bir çocuk babası Ferdi Şeyhanlı da bu kişilerden sadece birisi. Hala kendilerine izin çıkmadığını paylaşan Şeyhanlı, "Virüs var diyorlar, biz nasıl gidip çalışacağız” diye sordu. Şeyhanlı, “İnsan derdi ile ölür' derler. Biz kimseye derdimiz anlatamadık. Urfa’da bir tekstil fabrikasında çalışıyordum. Yaklaşık 500 kişi çalışıyordu. Biz çalışanlara 'virüs var' deyip 300 kişiyi işten çıkardılar. Bizim yerimize küçük yaştaki çocukları aldılar. Baktık olmadı çoluk çocuk gidip dışarıda çalışalım dedik, oda olmadı. Adana, Ankara, Çanakkale nerde iş olsa oraya gidip rezillik içinde aylarca çalışıyoruz” diye konuştu.   

ÇALIŞMA KOŞULLARI

Salgından kaynaklı zor durumda olduklarına dikkati çeken Şeyhanlı, ailesinden 7 kişinin dışarıya gidip çalıştığını, gittikleri yerlerde ise içecek su dahi bulmakta zorlandıklarını kaydetti. Şeyhanlı, “Sürekli dışarıdayız. Ne zamanki iş sezonu bitse o zaman eve dönüyoruz. Gidip çalıştığımız yerde de emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Sürekli kandırılıyoruz. Örneğin 10 bin lira alacağımız varken bize 'sizin 6 bin liranız var' diyorlar. Biz de mecbur razı oluyoruz” sözleriyle çalıştıkları yerlerde karşı karşıya kaldıkları durumu aktardı. 

YILIN YARISI ÇALIŞIYORLAR

12 yıldır ailesiyle mevsimlik işçi olarak dışarıya çalışmak için gittiklerini dile getiren Orhan Yıldız ise, Denizli’ye gidip orada ay çekirdeği topladıklarını, 6 ay sonra tekrardan kente döndüklerini söyledi. Yıldız, yolculukları ve çalışma şartlarına işaret ederek, "Buradan giderken birçok sorun ve tehlike ile karşılaşıyoruz. Örneğin yolda kaza yapma riskimiz çok fazla. Yine çalıştığımız tarlalarda her türlü yabani hayvanın tehlikesi altındayız. Parası iyi olan bir iş de değil. Biz mecbur olduğumuz için dışarıya gidip çalışıyoruz. 6 ay çalışıp diğer aylarda oturuyoruz. Çünkü iş yok. Kazandığımız para ile geçinmeye çalışıyoruz. Sanırım ölünceye kadar bu durumda olacağız” şeklinde konuştu. 

‘TEHLİKEDEYİZ’

Bu yıl tüm dünyayı etkisi altına alan salgın tehlikesine de değinen Yıldız, gittikleri yerlerde toplu olarak çalıştırıldıklarını, 8 kişinin bir çadırda kaldığını, 6 ay boyunca sabah tarla, akşam çadır sarmalında olduklarını söyledi. Yıldız, “Biz kendi isteğimiz ile dışarıya gidip çalışmıyoruz. Bir insan hiç rezillik içinde gidip çalışmak ister mi? Ben yaşadığım topraklardan binlerce kilometre uzağa gidip orada perişan olmayı istemem. Kim ister?” ifadelerini kullandı.