Derin Yoksulluk Ağı’nın (DYA), hazırladığı “Pandemi’de Derin Yoksullukla Mücadele” raporunda gelir dağılımındaki adaletsizliği, süreklileşen yoksulluk ve yoksullukla mücadelede dayanışma ağlarının önemine vurgu yapıldı. Düzensiz, sosyal güvencesiz ve günlük-yevmiye hesabı ile çalışılan ve en riskli gruplar olarak tarif edilen evsizler, engelliler, göçmenler, LGBT, mevsimlik işçiler, uluslararası yerinden edilmiş insanların odak edindiği araştırmada, garson, kâğıt, geri dönüşüm işçisi, gündelikçi, çiçekçi, seyyar satıcı, müzisyen, terzi, tekstil işçisi, inşaat işçisi, kaynakçı, ev emekçisi, atık kâğıt işçisi, elektrikçi, otel çalışanı, berber vb. uzaktan çalışma imkanı olmayanların yaşam mücadelesi verdiğine dikkat çekildi.

ÜST GRUP YÜZDE 46 ALT GRUP YÜZDE 6 PAY ALIYOR 

Derinleşen yoksulluğu anlayabilmek için kişilerin gelir dağılımından aldıkları paylara bakmanın gerektiği ifade edilen raporda, “En yüksek gelir dilimindeki yüzde 20’lik kesim ülke gelirinden yüzde 46.3’lük dilim alabilirken, en alt yüzde 20’lik gelir grubundaki kesim ise ancak yüzde 6.2’lik pay elde edebilmektedir” denildi. 

AYNI HANELER YOKSULLUK İÇİNDE  

Uluslararası endekslerle karşılaştırma yapılan raporda, “Toplumun genel düzeyine göre belli bir sınırın altında gelire sahip olan bireyler göreli anlamda yoksul sayılıyor. Bu mantığa göre uluslararası endekslerde de kullanılan, Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’sinin, yani yıllık 8892 TL’nin (yıllık 17 bin 784 TL’nin yüzde 50’si-her yıl değişir) altında olan hanelerin yüzde 14.4 olduğunu görüyoruz. (…) Son 10 yıldaki tüm ekonomik büyümeye ve diğer ‘başarılara’ rağmen neredeyse stabil olduğunu görüyoruz. Yani 2019 yılı için düşündüğümüz, yıllık 8 bin 892 TL’lik geliri 12 aya böldüğümüzde ortaya çıkan 741 TL ile bir ay geçinmeye çalışan haneler olduğunu ve oranının yıllardır stabil kaldığını resmi istatistiklerden biliyoruz. Ancak bu yoruma TÜİK’in ‘Sürekli Yoksulluk’ verileri ile baktığımızda, son 3 yılın en az ikisinde bu tanımın içine düşen hanelerin aynı haneler olduğunu görebiliyoruz. Bu durum 10 yılda azalma eğilimi gösterse de, Türkiye’de hanehalkının en az yüzde 12.7’sinin son 10 yılda Sürekli Yoksulluk denen tanıma girdiğini resmi istatistiklerle söyleyebiliyoruz.” diye belirtildi. 

YOKSUL SAYISI ARTACAK 

Geleceğe dair tahminlerin de yürütüldüğü araştırmanın devamında şöyle denildi: “TÜİK verilerine baktığımızda son iki yıldaki medyan gelirlerinin (2018 için 17 bin 784 TL ve 21 bin 584 TL düzeylerinin yüzde 60 altında yıllık gelire sahip olan kişi sayısı, sırasıyla, 16 milyon 889 bin ve 17 milyon 207 bin kişidir. Hesabı yaparsak, 2018 yılında 17 milyon civarında kişi, yıllık 10 bin 670 TL ile 2019 yılında ise 17 milyondan fazla kişi yıllık 12 bin 950 TL ile yaşam mücadelesini sürdürmüştür. Yukarıda yer alan devlet yardımlarının da bu hesaba dahil olduğunu bilerek mevcut durumu yorumladığımızda, aslında devlet yardımlarının dahi kişileri yoksulluk sarmalından çıkarmaya yetmediğini hem göreli hem de nominal yoksulluk tanımlamaları (Açlık sınırı vb.) üzerinden düşünüldüğünde bu yardımların haneleri bulundukları noktadan yukarı ve sınırların üzerine taşıyamadığı görülmektedir. Yoksulluğa önümüzdeki 1-2 yıl açısından baktığımızda, Dünya Bankası Türkiye masasının birkaç ay önce yayınladığı rapordan yardım alabiliriz. Rapora göre önümüzdeki dönemde genel olarak yoksul olarak tanımlanan kişi sayısının Türkiye’de 1.2 milyon daha artabileceği ön görülmektedir!” 

‘İHTİYAÇ DUYANLARLA BULUŞTURALIM’ 

Yoksullukla mücadelede dayanışma ağlarının önemine ve çalışma şekillerine vurgu yapan Derin Yoksulluk Ağı, herhangi bir maddi destek almadan, destekçilere IBAN vermeden, ailelerle kapandıkları evlerinden dayanışmayı amaçlayan bir model geliştirdi. Bu modele göre DYA, destekçilerle aileleri eşleştiriyor ve destekçilerin online alışveriş kanallarından aileler için alışveriş yapmalarını sağlıyor.

İSTANBUL’DA ÇALIŞMA YÜRÜTÜLEN İLÇELER

Derin Yoksulluk Ağı, 18 Mart’tan itibaren hayata geçirdiği model ile İstanbul’un Adalar, Beylikdüzü, Kadıköy, Sultanbeyli, Arnavutköy, Beyoğlu, Kağıthane, Sultangazi, Ataşehir, Büyükçekmece, Kartal, Şişli, Avcılar, Çekmeköy, Küçükçekmece, Tuzla, Bağcılar, Esenyurt, Maltepe, Ümraniye, Bahçelievler, Eyüp, Sultan, Pendik, Üsküdar, Bayrampaşa, Fatih, Sancaktepe, Zeytinburnu, Beşiktaş, Gaziosmanpaşa, Sarıyer, Beykoz, Güngören ve Silivri ilçelerinde ihtiyaç sahibi ailelere ulaştı.

YAPILAN DESTEK BAŞLIKLARI

Derin Yoksulluk Ağı’nın Mart başından itibaren iletişime geçtiği 2 binden fazla ailenin pek çok farklı başlıktaki ihtiyacına gönüllü destekçileri aracılığı ile çözüm bulundu. Bu dayanışma başlıkları içerisinde en yüksek yardımı gıda/hazır yemek siparişleri ve bebek ile ilgili mama ve bez yardımları oluşturdu. Bunları kira ve fatura kapama takip etti. Derin Yoksulluk Ağı, bu dönemde 1 milyon 72 bin 826 TL bütçeye ulaştı. Bu bütçenin tamamı ihtiyaç sahibi hanelere gıda, bebek bezi, bebek maması vb. olarak destekçilerin doğrudan satın almasıyla harcandı. DYA, halen 117 haneye düzenli yardım yapmaktadır ve şu an dayanışma ağına destek verenlerle bu süreci bu yılın sonuna kadar sürdürebileceklerini belirtti. 

NEREYE BAŞVURACAĞINI BİLMİYOR 

Dayanışma ağından destek alanların tam olarak nereye başvuracağını bilmediğini ve devlet kurumlarındaki bürokratik işleyişte çektikleri sıkıntıların da ifade edildiği raporda, “Hanelerin uzun yıllardır içinde bulunduğu derin yoksulluk sarmalından kurtulmalarına orta ve uzun vadede imkan-fırsat sağlamıyor” denildi. 

Derin Yoksulluk Ağı’nın 2 binden fazla haneye öncelikle gıda ancak sorasında onlarca farklı başlıkta ulaşmasını sağlayan 786 bireysel destekçilerine yenilerin katılımı için çağırıda bulunuyor. 

BİR AN ÖNCE HAREKETE GEÇİLMELİ 

Merkezi ve yerel yönetimler yanı sıra dayanışma içinde bulunmak isteyenlere önerilerde bulunan DYA, raporun sonuç bölümünde şunları kaydetti: “Tüm Türkiye’de veya başlangıçta İstanbul’daki yerel yönetimlerin ve kamu kuruluşlarının kısa orta ve uzun vade için acil olarak pandemi döneminde işten çıkartılan, güvencesiz çalışan, ücretsiz izine çıkartılanlar için sosyal yardım hizmetlerinin bir an önce harekete geçmesi gerekmektedir. Bunun için öncelikle mahalle ve hane bazında hızlı ihtiyaç analizlerini yapacak veri toplama ekipleri oluşturulmalıdır.” 

Mezopotamya Ajansı/ Sedat Yılmaz