Urfa’da 2021 tarım sezonu kuraklık gölgesinde başladı. Ülkenin kuru bakliyat ve hububat deposu olan kentte, bu yıl 2 milyon dönüm arazi hasat edilmeden sürülecek. Uzmanlar, üreticilerin borçla aldıkları tohum, gübre ve mazotla birlikte bu sene hiç ürün alamamalarının ekonomik yıkıma yol açacağını dile getiriyor. Urfa Ziraat Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Urfa Şubesi de 2021 yılında kuraklıktan dolayı hasadı yapılamayan 2 milyon dönüm arazinin bulunduğu bölgelerin afet bölgesi ilan edilmesi çağrısında bulundu. 

Tarıma yönelik gündelik politikalarla hareket edilmesinin sonucunun bugün yaşanan kuraklığa neden olduğunu ifade eden ZMO Urfa Şubesi Başkanı Abdullah Melik, kuraklığın sonuçlarını ve çözüm önerilerini Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi. 

‘BÖYLE BİR LÜKSÜMÜZ YOK’

Hiçbir zaman geleceğe yönelik politikalar oluşturulmadığını dile getiren Melik, “En basitinden bir bakan gidiyor, aynı iktidar partisinden başka biri görevlendiriliyor ve yeni gelen bakan bir önceki bakanın çalışma ve projelerini bir kenara bırakıyor. Kendi projelerini uygulamaya başlıyor. Hem bizim böyle bir lüksümüz yok hem de bu bir israftır. Nihayetinde bir ulusal proje olması gerekiyor. Tarım bakanlığının 50-100 yılık projelerinin olması gerekiyor. Kısa vadede oluşturacak projeler bellidir. Uzun vadede oluşturulacak projeler bellidir. Siz bir barajı ben bu projeyi 6 ayda uygulayacağım diye düşünürseniz yapamazsınız. Bu kısa vadeli bir proje değildir. Bu örnekte gösteriyor ki Türkiye’de uzun vadeli bir düşünce yok” dedi. 

GAP 32 YILDIR BİTMEDİ 

Yapımına 1989 yılında başlanan Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) yaklaşık 32 yıldır devam ettiğini hatırlatan Melik, “Bugün GAP’ta gerçekleşme oranı olarak enerjide yüzde 74, sulamada yüzde 54 oranı var. GAP’tan enerjide yaklaşık olarak 30 milyar dolar para kazanıldı. Tarımsal sulamada ise 13-14 milyar dolar para kazanılmış. Bu da yaklaşık olarak GAP’ın şu ana kadar kazanmış olduğu paranın 40 milyar doların üzerinde olduğunu gösteriyor. Zaten GAP’ın muayyen bedeli ilk projeye başlanıldığında 36 milyar dolardı. Buna eklemeler de yapıldı. Bu eklemelerle beraber 40-42 milyar doları buldu. GAP’tan kazanılan para GAP’a aktarılmış olsaydı, şu ana kadar GAP projesi bitmiş olurdu. 1 milyon 800 bin hektar alan sulanmış olurdu. Dolayısıyla bölgemizde bu kuraklığı yaşamamış olurduk” diye aktardı. 

ÜRETİCİ BORÇ BATAĞINDA

Melik, sözlerini şöyle sürdürdü. “Urfa’da 3 milyon dönüm buğday ekimi var, 3 milyon dönüm buğdayın 2 milyon dönümü sulanabilir alanlarda, 1 milyon dönümü kurak alanda. Tabii kuraklıktan dolayı buğdayda sapa kalkma ve başaklanma gerçekleşmedi. Ciddi anlamda bir üretim kaybı oluşacak. Bu da yaklaşık olarak buğdayın yüzde 70’inden ürün alınamayacağını gösterir. Arpada da keza durum böyle. Arpa da yaklaşık olarak 1 milyon dönüm kıraç alanda ekimi oluşmuştur. Arpada da kuraklıktan dolayı yine sapa kalkma oluşmamakta. Üreticiler zaten hasat etmeden tarlayı sürmek durumundadır. Arpada da yüzde 85’e yakın bir üretim kaybı oluşacak. Kırmızı mercimeğe gelirsek, Urfa Türkiye’nin kırmızı mercimek ihtiyacının yüzde 37’sini tek başına karşılıyor. 1 milyon 100 bin dönüm ekili alan var. Bunun 800 bin dönümü kuru alanlarda, 300 bin dönümü sulu alanlarda. Kuru alanlarda 800 bin dönümde üreticilerin yüzde 80-85’e yakınında ürün kaybı oluşacak. Bu da çiftçiler için ciddi bir borç batağı demek, yıkım demek. Zaten üretici ekmeden önce tohumunu gübresini, ilacını, mazotunu borçla almış. Ürününü hasat etmeden tekrardan borç batağına giriyor” ifadelerini kullandı. 

‘AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMELİ’

Kuraklıktan etkilenen alanların afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğinin altını çizen Melik, “Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde il ve ilçeler teker teker gezilmeli. Kuraklıktan etkilenen arazilerin tespiti yapılmalı” dedi. Kuraklıktan etkilenen bölge için acil olarak bir eylem planı oluşturulması gerektiğini söyleyen Melik, “Uzun vadeli işler oluşturulması, gen kaynakları oluşturulması ve üründe çeşitlilik oluşturulması gerekiyor. Yani kuraklıktan etkilenen üreticileri tespit edip, bu üreticilerin Ziraat Odası ve Tarım ve Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının iptal edilmesi gerekiyor. 2022 yılı için de devletin üreticilere tohum ve gübreyi bedava dağıtması gerekiyor ki üretici tekrardan üretim yapabilsin” şeklinde açıkladı.  

‘TARIMSAL SANAYİ GELİŞTİRİLMELİ’

Öte yandan tarımsal potansiyeli oldukça büyük olan Urfa’da her yıl nüfusun neredeyse dörtte birinin mevsimlik tarım işçisi olarak Batı ve Kuzey Anadolu’ya göç ettiğini ifade eden Melik, “Urfa’da tarıma dayalı sanayiyi geliştirebilirsek, bu insanları kendi yerlerinde istihdam etmiş oluruz. Başka yerlere de gidip çalışmamış olurlar. Başka illere gidip çalıştıkları zaman ya yollarda yaşamlarını yitiriyorlar, ya gittikleri yerlerde etnik kökenlerinden dolayı bazı olumsuz durumlara maruz kalıyorlar. Arap olduğu için Kürt olduğu için nahoş durumlarla da karşı karşıya kalıyorlar” ifadelerini kullandı. 

Bölgedeki iş olanaklarının gelişmesi için öncelikle tarım alanlarının sulamaya açılması ve ardından tarımsal sanayinin geliştirilmesi için adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Melik “Bugün Urfa’da üretilen ürünler ile Türkiye’nin pamukta yüzde 50 ihtiyacını, fıstıkta yüzde 50 ihtiyacını, kırmızı mercimekte yüzde 3, buğday ve hububatın ise yüzde 14’lük ihtiyacını karşılıyor. Ancak buna rağmen tarımsal sanayi gelişmediğinden hem ürünlerin katma değeri farklı yerlere gidiyor, hem de insanlar iş bulmak için göç etmek zorunda kalıyor” diye konuştu. 

MA / Lezgin Tekay