Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşulları giderek ağırlaşıyor. Koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle çalışma koşulları daha da ağırlaşan işçiler, düşük ücretlerle herhangi bir sağlık güvenceleri olmadan çalışmak zorunda kalıyor. Günün ilk ışıklarıyla birlikte kahvaltı yapmadan çalıştıkları tarla ve bahçelerin yolunu tutan işçiler, gün batımına kadar çalışmak zorunda. 

Aydın’ın Söke ilçesinde zeytin toplayan mevsimlik tarım işçileri, yaşadıkları zorlukları anlatarak, emeklerin karşılığını almadıklarını söyledi. Sabah saat 05.00'da güne başladıklarını belirten tarım işçileri, akşam 17.30’a kadar çalıştıklarını ve günlük yevmiyelerinin ise 80 TL ile 120 TL arasında olduğunu belirtti. 

16 YAŞINDAN BERİ TARLADA 

Atatürk Mahallesi'nde yaşayan tarım işçisi Aynur Purçu (37), 16 yaşından beri tarım işçisi olarak çalışıyor. İşitme engelli oğlu ve kızıyla birlikte zeytin toplamaya gittiğini belirten Purçu, pandemi nedeniyle çocuklarının eğitimlerinden geri kaldığını ifade etti. Purçu, yazın domates, çilek, pamuk tarlalarında kışın ise zeytin, marul ve mandalina tarlalarında çalışarak yaşamını idame sürdürdüğünü dile getirdi. 

KADINA DAHA AZ ÜCRET

Kar kış demeden tarlada çalıştığını söyleyen Purçu, şunları anlattı: “Nerede bir tarım işçiliği varsa oradayız. Biz kadın tarım işçileri, hep erkeklerden daha az ücret alıyoruz. Örneğin biz kadınlar zeytinleri topluyoruz. Onları kasalara ve ya çuvallara dolduruyoruz. Bütün zor işleri biz kadınlar yapıyoruz. Erkekler 120 TL yevmiye alıyor. Biz kadınlar ise 80 TL yevmiye alıyoruz. Bu eşitsizliğe bir anlam veremiyorum ama çalışmak zorundayım. Koronavirüs salgınından sonra zaten birçok iş yeri kapandı. Eşimin de belli bir işi yok. Tarlaya gelmesek ve çalışmasak aç kalacağız.”

'DERDİMİZİ KİME ANLATACAĞIZ'

Ekonomik nedenlerden dolayı Çanakkale’den Aydın’ın Söke ilçesine gelmek zorunda kaldığını belirten Vedat Purçu (45) da akrabalarıyla birlikte zeytin tarlasında çalıştığını söyledi. Tarlada çalışırken yol ve yemek ihtiyaçlarını kendisinin karşıladığını belirten Purçu, “Manisa'da domates işi bittikten sonra Söke’ye geldim. Burada zeytin silkeleyip kasalama işlemi yapıyorum. Topladığımız zeytinler ise yağhaneye satılıyor. Geçimimi sağlamak için tarlada çalışmak zorundayım. Burada çalışırken hiçbir güvence hakkımız yok. Her yıl yüzlerce tarım işçisi kaza sonucu ölüyor ama kimse hakkını arayamıyor. Zeytin toplama işinde ağaçlardan düşme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Geçenlerde bir arkadaşımız ağaçtan düşerek belini sakatladı. Şu anda felç kalkamıyor. Herhangi bir tarım işçisi kaza yapsa, ortada yetkili kimse olmuyor. Dayı başı veya tarla sahibi de hemen ‘ben devrettim’ diyor ve işin içinden çıkıyor. Yani işçilerin bir önemi yok. Türkiye’nin hali belli, kimi kime şikayet edeceğiz. Kime derdimizi anlatacağız. Ancak bir basın ya da medya gelip bizi çekerse, derdimizi ancak o zaman anlatıyoruz. Burada bir tarım işçisi günlük yevmiyesini aldı mı ve karnı doydu mu dünya onun olur" diye konuştu.