Meclis’te 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi, Dolar’ın 8,3’a, Euro’nun 9,7 bandında seyir gösterdiği, işsizliğin büyüdüğü, milyonlarca yurttaşın yüksek enflasyon rakamları altında ezildiği, yurttaşların artık bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Evime ekmek götüremiyorum” diyerek tepki gösterdiği bir ekonomik krizin eşiğinde görüşülüyor. 2021 bütçesinin büyüklüğü tam olarak 1 trilyon 346 milyar lira. 1 trilyon 101 milyar TL olarak hesaplanan bütçe gelirine karşılık bu yıl bütçe açığı 245 milyar lira olarak öngörüldü. 

2021 bütçe teklifini Ekonomist Özgür Müftüoğlu Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi.

BÜTÇE GERÇEKLİKTEN UZAK

Belirli planlanan bir bütçe tasarı olmadığını, bütçeyi Saray’dan çıkmış bir bütçe olarak belirten Müftüoğlu, bütçenin hazırlık aşamasına dikkati çekerek, demokratik bir şekilde hazırlanmadığını söyledi. Bütçenin hazırlık aşamasında toplumsal kesimlerin haklarına yer verilmediğini aktaran Müftüoğlu, bütçe görüşmelerinin toplumdan saklı bir şekilde görüşülmesine tepki gösterdi. Müftüoğlu, “En ufak bir apartman biriminde bile gelirler ve giderler nelerdir, apartman sakinleri bilirler. Oysa 83 milyon nüfuslu bir ülkenin bütçesinde gelir ve giderleri söz konusu ama maalesef bu konuda toplum bilgilendirilmiyor. Dolayısıyla her şeyden önce bütçe tasarısı gerçek bilgilerden uzak. Birtakım kanun tekliflerinin ardından birtakım rakamlar açıklandı” dedi.

SAVAŞI ESAS ALAN BÜTÇE 

Ülkenin ciddi bir ekonomik kriz ile boğuştuğunu ve pandemiyle ile birlikte bu krizin giderek derinleştiğine dikkati çeken Müftüoğlu, bütçenin derinleşen krizin gerçekliğinden çok uzak olduğunu kaydetti. Ülke ekonomik krizle boğuşurken; bütçenin büyük bir çoğunluğunun “güvenlik” harcamalarına ayrılmasını ileriki günler için nasıl bir siyaset izleneceğini açığa çıkardığını dile getiren Müftüoğlu, “güvenlik” harcamalarına ayrılan bütçenin anlamını ise şu şekilde açıkladı: “Bu yoksullaşan toplumun daha da yoksullaşması demek. Toplum üzerindeki yükün daha artması demek. Toplumun sorunları çözüm olmaktan uzak, sorunları derinleşmesi demek. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte içerde ve dışarda çatışmaların daha alevlendireceğini sinyalini veren bir bütçedir. Toplumun ne bugünkü sorunlarını bulmak niyetinden uzak, savaşı esas alan bir bütçe tasarıdır.”

BÜTÇE SERMAYEYE GİDİYOR

Pandemi sürecinde sağlık hizmetinin önemini öne çıktığı bir süreçte sağlığa ve eğitime ayrılan bütçeye de değinen Müftüoğlu, “Pandemi de sağlığa ayrılan bütçenin yetersiz kaldığı görüldü. Ama sağlık bütçesinde bir olumlu bir değişim görmüyoruz. Zaten sağlığa ayrılan bütçenin çoğu şehir hastaneleri yapan sermayeye gruplarına aktarılıyor. Buradaki harcamaların rakamlarına baktığımızda da yanıltıyor olabiliyor. Örneğin; kamu özel ortaklıkları ile beraber taahhüt edilen şehir hastanelerine aktarılıyor. Yine eğitimde özel okulların kaynağı sermaye aktarılıyor. Yani eğitim ve sağlıktaki bütçe doğrudan yurttaşların eğitimine veya sağlığına gitmiyor. Büyük bir bölümü sermayeye gidiyor” diye konuştu.

Müftüoğlu, “Öbür taraftan pandeminden dolayı birçok iş yeri kapandı. Milyonlar kişi işsiz kaldı. Buna karşı da bütçe tasarısında herhangi bir çözüm yok. Toplumsal hiçbir soruna çözüm üretmiyor. Ekonomik krizi çözecek değil tam tersine işsizliği daha yükseltecek bir bütçe var karşımızda. Bir taraftan vatandaşlardan alınan vergilerin yükünü de artıracak” ifadelerini kullandı.

BORÇLAR YÜKSELİYOR

Ülke ekonomisinin borçla döndüğünün altını çizen Müftüoğlu, “Ekonomi borçla dönmesi faiz artışı, paranın değer kaybı demek. Paranız değer kaybettikçe borçlarınız yükseliyor. Zaten Türkiye her gün borcu giderek artan bir bataklık içinde. Hükümet bu borç bataklığını döndürmeye çalışıyor. Çok ciddi bir devalüasyon süreci içerisindeyiz. Kur yükselişinden sonra bu çok daha net görülmeye başladı. Bu ileriki günlerde daha da artacak. Elbette bu durum borçlanmayı daha arttıracaktır” diye belirtti.

TEPKİLER ARTACAK

Bütçe tasarısını Erdoğan’a “Evime ekmek götüremiyorum” diye tepki gösteren yurttaşların itirazlarının daha artacağı işareti verdiğine vurgu yapan ekonomist Müftüoğlu, şunları söyledi: “Önümüzdeki süreçte ‘karnımız aç’ tepkileri yükselecektir. Bunu ibaresini de görüşülen bütçe tasarısı gösteriyor. Yani Türkiye, Bahçeli’nin askıda ekmek meselesine yönelik Erdoğan’ın verdiği cevaptan çok farklı bir tablo içerisinde.  Hükümetin elinde tek argüman emek maliyetini düşürmek. TÜİK gibi kamu kurumlarının verdiği istatistiklerde bizim sokaklarda yaşadığımız durumlar çok farklı. Ortada bir yalan dünyası var. Siz ne kadar güzel bir tablo çizmeye çalışırsanız çalışın, siz ne kadar medyanızda durumu pompalamaya çalışırsanız çalışın, artık insanlar doğrudan bire bir krizin şahidi. Artık hükümetin söylenenlerin bir inandırıcılığı kalmadı. Çünkü bunların istediği ölü bir toplum yok artık. Krizi birebir hisseden ve krize tepki gösterecek bir toplum gerçekliği var. Bu nedenle bu tarz tepkiler giderek artacaktır.”

MA / Naci Kaya