Doğanın içinde yaşam süren koçerler, kapitalizme meydan okurcasına kültürlerini yaşatarak doğal toplumun 21’inci yüzyıldaki taşıyıcılığını üstleniyorlar. Her mevsim bir başka yere göç ederek, kurdukları çadırlarda yaşayan koçerler böyle yaşamaktan mutlular.Koçerliğin en temel simgesi olan ve asırlardır nesilden nesile taşınan dokumacılıkta onlar için vazgeçilmezlerden. Kurdukları dokuma tezgahlarında koyun yününden elde ettikleri iplerle, mavi ve beyazın hakim olduğu kilim, çanta, süs eşyaları, heybe dokuyan kadınlar hem kültürlerini yaşatıyor hem de ihtiyaçlarını karşılıyor. 

KOÇERLER DOKUMA SANATINI HAFIZALARDA TUTUYOR

Dindar Ekinci de dokuma tezgahının başında çanta ve kilim dokuyan kadınlardan biri. Kürt ve koçerlik kültürünün yaşayan örneklerinden olan dokumanın her aşamasını elleriyle yaptıklarını belirten Dindar, “Dokuma yapabilmek için en önemli malzememiz iptir. Ancak bunun için her ip kullanılmıyor. Özel ipleri var. Öncelikle gidip o ipleri satın alıyoruz. Ardından dokuma tezgahlarımızı yere seriyoruz ve iplerimizi içinden geçiriyoruz. Her bir işlemi kendi elimizle yapıyoruz. Bunlarla çantalar, torbalar ve kilimler dokuyoruz. Çocuklarımız için de yapıyoruz” diye ifade etti.

'NERDE İHTİYAÇ DUYARSAK OTURUP YAPIYORUZ'

Baharın gelişiyle birlikte çocukları ve tüm hayvanlarıyla birlikte yaylaya çıkmaya başladıklarını kaydeden Dindar, dokuduklarını da  yaylalarda kullandıklarını dile getirdi. Dindar, “Bunları belirli bir yerde yapmıyoruz. Nerede ihtiyaç duyarsak oturup yapıyoruz. Genellikle sevdiğimiz için beyaz mavi gibi açık renkler tercih ediyoruz dokuma işinde. Bazen araya siyah da katıyoruz. Yapımı kişi sayısına göre değişiyor. Ne kadar çok kişi yaparsak o kadar erken biter. Tüm işlemleriyle yaklaşık olarak 4 günde bitiyor” dedi.

'BÜYÜKLERİMİZ BU İŞİ BİZE MİRAS BIRAKTI'

Dokuma sanatının zorluğu da olduğuna değinen Dindar,“Dikimini yapıyoruz. İplerini dikiyoruz. Bu bizim kültürümüzde var olan bir şey. O nedenle de bunları yapmak bize mutluluk veriyor. Büyüklerimiz bu işi bize miras bıraktı. Biz de bu geleneği onlardan devraldık. Annelerimizden öğrendiklerimizi çocuklarımıza öğretiyoruz ve böylece geleneğimizi yaşatıyoruz. Koyun yünlerinden elde ettiğimiz ipleri de dokumada kullanıyoruz. Dışarıdan hiçbir şey almıyoruz. İhtiyacımız olan her şeyi ellerimizle yapıyoruz. Bunları satmak amacıyla yapmıyoruz. Hem ihtiyacımız doğrultusunda yapıyoruz hem de kültürümüzü yaşatmak için yapıyoruz. Yaşamımızın bir parçası artık” diye belirtti.

Jinnews Haber Ajansı