Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) başlattığı “İş ve Aş Buluşmaları” etkinliklerinin dördüncüsü Mersin’de başladı. HDP’nin Ekonomi, Emek, Sağlık ve Sosyal Politikalar ile Ekoloji komisyon üyelerinden oluşan heyet, kentte üç gün boyunca temaslarda bulunacak.

İş ve Aş Buluşmaları’nın Mersin ayağına Sağlık ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Samet Mengüç, Ekonomi Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, Emek Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse, Ekoloji Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Naci Sönmez, İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, Batman Milletvekili Necdet İpekyüz ve Mersin Milletvekili Rıdvan Turan katıldı.

Mersin’deki İş ve Aş Buluşmaları’nda “Akkuyu Nükleer Santraline” yönelik itiraz ön plana çıktı. Buluşmanın startı Mersin İl Binasında yapılan basın açıklaması ile verildi. Burada konuşan Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü Menekşe Kızıldere şunları söyledi:

3 GÜN BOYUNCA MERSİN'DEYİZ

"İş ve Aş Buluşmaları programımızın 4.durağı olan çiftçi ve emekçi kenti, liman kenti Mersin'deyiz. İş ve Aş Buluşmaları programımız kapsamında halkımız ile bir araya gelip sorunlarını dinlemekteyiz. Mersin’de de amacımız ekonomik ve sosyal sorunların baskısı altındaki halkımızı dinlemek ve sorunlarını Parlamento’ya taşıyıp çözümler ve politikalar üretmektir. "

"Tüm Türkiye’de olduğu gibi yurttaşlarımız giderek derinleşen ve yaygınlaşan yoksulluğun altında ezilmektedir. Esnafımız, çiftçilerimiz, küçük üreticilerimiz, emekçilerimiz büyük ekonomik sıkıntılar yaşamakta, gençlerimiz işsizlikle yüz yüze. Kadınlar ekonomik sorunlarla birlikte haklarını kaybetmekte ve sözlerinin duyulmaması ile yüz yüze gelmektedir. Ekonomi, emek, ekoloji, sağlık ve sosyal politikalar komisyonlarımız ve milletvekillerimizden oluşan oldukça geniş bir heyet ile Mersin’de bütün kesimlerden halklarımız ile bir araya gelip ekonomiye, sağlığa, emeğe, ekolojiye dair problemlerini tespit etmek için 3 gün boyunca oldukça yoğun bir programla haklarımızla bulaşacak. "

HALK YOKSULLAŞIRKEN İKTİDAR ÇEVRESİ ZENGİNLEŞTİ

"Covid19 Pandemisinin birinci yılında ülke olarak geldiğimiz nokta bir çoklu kriz halidir. Türkiye’de yalnızca bir sağlık krizi yaşanmamaktadır. Vatandaşlarımız iş aş ve güvensizlikle yüz yüze bırakılmıştır. Temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelmişlerdir. İktidarın bütçe tercihleri sebebi ile derinleşen yoksulluk bir kriz haline gelmiştir. Ayrıca ekolojik varlıkların uğradığı saldırılar sebebi ile de ekolojik kriz yaşanmaktadır. Pandemi sürecinde bütçe tercihlerini değiştirmeyen iktidar, yurttaşın emeği ve hakkı olan devlet kaynaklarını saraya, savaşa ve yandaşa aktarmıştır. Ekolojik varlıklar birer kaynak olarak görülüp sermayenin karı uğruna talan edilmiş ve buna karşı çıkan halka zulüm edilmiştir. Bu saldırılar pandemi sürecinde daha da artmıştır. Halkın sokağa çıkamadığı günlerde sermaye halkın parası ile ormanlarını, tarım alanlarını, su varlıklarını, halkın olan kaynakları gasp etmiştir. Halk yoksullaşırken iktidar çevresinin imtiyazlı grupları zenginleşmiştir. "

HALK AÇLIK  VE YOKSULLUKTAN İNTİHAR AŞAMASINA GELMİŞ!

"Bu derin yoksulluk krizi giderek yaygınlaşırken, bugün Akkuyu Nükleer Santrali’nin üçüncü güç ünitesinin temeli bir devlet töreni ile atılmaktadır. Neredeyse temel atma için bir devlet seremonisi yapılan bu mega proje şovunun, ekonomik olarak hiçbir çaresi kalmamış, yoksulluk altında ezilen halka ne faydası var? Halkı açlık ve yoksulluktan intihar aşamasına gelen bir devlette kesinlikle ihtiyaç olmayan ve dünyanın terk ettiği, pahalı nükleer yatırımlarla kimleri zengin etmektedir? Halkımız adına bugün buradan iktidara soruyoruz; halkın hakkı ve acil ihtiyacı olan devlet kaynakları bu kadar anlamsız enerji yatırımı için neden kullanılmaktadır? Artık ulusal ve uluslararası para fonlarının, bankaların desteklemekten vazgeçtiği nükleer yatırımları için hangi devlet kaynakları ipotek edilmiştir."

AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ AÇIKLAMASI

Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü Kızıldere açıklamasının devamında, Halkın karşı çıktığı nükleer yatırımlar birçok açıdan oldukça tartışmalıdır. Detaylarını Ekoloji komisyonumuz tarafından hazırlanan Akkuyu Nükleer Santrali’ne ilişkin durum bildirisinde de göreceğiniz üzere tartışmalı başlıklar şunları şekildedir;

*Kısaca özetlersek bunları; bu mega enerji yatırımı zayıf ÇED raporu okunmadan acele ile kabul edilmiştir. Biz bu ÇED raporunun içinde neler olduğunu bilmiyoruz. Son derece zayıf ekolojik varlıkları korumaktan ziyade sermayeye rant açan bir proje durumu görülmektedir., Zaten baş edilemez durumda olan radyoaktif atıklar için bir yönetim planı yoktur. Türkiye’yi bir uluslararası nükleer atık çöplüğüne dönüştürme tehlikesi vardır bilakis. Sadece Türkiye’de çıkan nükleer atıkların değil başka ülkelerin baş edemediği nükleer atıkların bu ülkeye getirilip gömülüp çöplüğe dönüştürülmesinin önünü hukuki olarak açan bir süreç ile yüz yüzeyiz. Bu yatırım yer üstü ve yer altı su varlılarını tüketecek ve kirletecektir ve deniz biyoçeşitliliğini bitirip endemik türler için bir felakete yol açacaktır. 

*Bir deprem ülkesinin deprem kuşağı üzerinde yapılan nükleer santralinin temellerinde, ciddi çatlaklar oluşmuş ve bu bilgiler halktan gizlenmiştir. Hesap verilebilir ve şeffaf bir süreç yürütülmemiştir. Güvenliğe dair birçok problem yaşanmakta, patlamalar çevredeki halka kadar ulaşan patlamalar ve güvenlik problemleri halka şeffaf bilgiler halkla paylaşılmamıştır. Bu konuda çalışan uzmanlar dinlenmemiş ve halkın görüşü alınmamıştır. Halkın ciddi bir güvensizliği söz konusudur. Hatta daha dün AYM'den Nükleer Düzenleme Kurumu KHK'sine iptal kararı çıktı. Bu da aslında bu konunun hukuksuz olduğuna dair bir göstergedir. Fakat bu iptal kararı bu kurulun işleyişinin durdurulmasına dair bir yıllık açık alanlı bir süre bırakmıştır. Bu da aslında kurulun işlerine devam etmesi için zaman kazandırmaktır. Bu da halkı oyalamaktır.

*Kurulu gücü, teknik alt yapısı, ayıracak bütçesi, fon alacak kurumu, hatta insan kaynağı dahi olmayan bir devlet neden nükleer gibi bir yatırımına gider? Bu iş için neden Çernobil nükleer felaketinin faili olan Rosatam şirketi seçilir? Bunları belirttiğimiz bilgiler ışığında takdirinize bırakıyoruz. Mersin halkı nükleer istemiyor. Nükleer projeleri ekonomik ve ekolojik açıdan birer yıkım projesidir. Biz Halkların Demokratik Partisi olarak bu ülke yönetiminin bir parçası olacağımıza inanıyor ve bunun için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Bu ülke yönetiminin bir parçası olduğumuzda ilk yapacağımız şeylerin başında Akkuyu Nükleer Santral Projesi’ni iptal etmek gelecektir."