Hayat pahalılığı ve derinleşen ekonomik krizin etkileri toplumun her kesimine sirayet ediyor. İş yapamayacak duruma gelen esnaf, zor günler yaşıyor. Pandemi boyuncu iktidardan destek alamayan esnaf, aldığı kredi borçlarının ödeme zamanı gelmesine rağmen borçlarını ödeyemiyor. Ankara’nın en önemli semtlerinden biri olan Ulus’ta yıllardır esnaflık yapan Ankaralılar, yaşadıkları zorlukları anlattı. 

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) verilerine göre, son 16 yılda iflas eden esnaf sayısı ise 1 milyon 995 bini aşarken, sadece pandemi sürecinde 99 bin 588 esnaf iflas etti. 

Ulus’ta yıllardır avize satan esnaf İnan Gürsoy, iş yapamadığından yakındı. Gürsoy, yaşanan durgunluğun anormal olduğunu belirterek, “Eskiden de kış aylarında bir durgunluk oluyordu ama bu iki yıldır anormal bir durgunluk var. Ayda iki ya da üç avize satarsak şükrediyoruz” dedi. Devlettin esnafa destek vermesini isteyen Gürsoy, ancak kendisinin pandemi süreci de dahil devletten hiçbir destek alamadığını söyledi. Gürsoy, iktidarın esnafı koruduğuna dair söylemlerin gereceği yansıtmadığını dile getirdi. 

‘BORCU BORÇLA ÖDÜYORUM’

Türkiye’deki esnafların tamamının borçlu olduğunu söyleyen Gürsoy, kendisinin de yüksek miktarda kredi borcu olduğunu ve bir bankaya olan borcunu başka bir bankadan aldığı krediyle ödediğini söyledi. İktidarın borçlandırmayla halkı koyduğu zor duruma değinen Gürsoy, “Türkiye’de kredi borcu olmayan bir esnaf yoktur. Sistem öyle yürüyor. Benim bu iş yerimde diyelim ki 100 bin TL miktarında mal varsa; bilin ki o kadar da kredi borcum var. Bu durumun yansımaları çok kötü olacak. Vallahi böyle giderse birçok iş yeri iflas edecek ve kapanacak. Esnaf bir kredi kartından çekip diğer kredinin borcunu ödüyor” dedi. 

EKONOMİ ŞAHA KALKMIŞ DEĞİL

17 yıldır Ankara Ulus Rüzgârlı’da esnaflık yaptığını ancak esnafın hiçbir zaman bu kadar kötü bir süreç yaşamadığını anlatan Mehmet Emin Güven, iş yapamadıklarından şikayetçi. Güven, “Üç çocuk babasıyım. Evde yaptığımız hiçbiri çarşıya uymuyor. Siftahsız kapatıyoruz.  Bir hafta içinde yaptığım iş bin 200 TL. Bu dükkânın günlüğü 5 bin olmadığı zaman ayakta duramaz. Çünkü giderlerimiz çok fazla.  Bu semtte birçok dükkân kapandı. Bitiğiz harbiden bitiğiz, Türkiye genelindeki esnaf bitik. Televizyonlar karşısında yapılan konuşmaların hiçbir inandırıcılığı yok. Çünkü geçen yıl 30 TL’ye aldığımız sıvı yağı bu yıl 80 Tl’ye alıyoruz. Dedikleri gibi şaha kalkan bir ekonomi yok” dedi.

NE YAPACAĞIZ?

Türkiye’de yaşanan yoksulluğu şu sözlerle anlattı: “Psikolojim bozuluyor artık. Evde ister istemez çocukların ihtiyaçları oluyor ve ben çocuklarıma onların istediği şeyi bile alamıyor duruma geldim. Çocuğa laf anlatamazsın ki…  Küçük çocuk ve mecbur alacaksın ama alamıyorsun. Düşünebiliyor musunuz akşama kadar müşteri gelir mi gelmez mi hesabıyla günümüzü geçiriyoruz.  Eve gidiyoruz bu sefer evin istekleri oluyor. Ne yapacağız bizde şaşırıyoruz. Eşimle akşam yatarken ‘Acaba yarın nasıl bir yemek yapacağız diye düşünüyoruz.”

 ‘DURUMUMUZ ÇOK KÖTÜ’

Kahvehane işletmecisi İbrahim Teke ise, ilk koronavirüs tedbirlerinin alındığı tarihten bu yana iş yerinin kapalı olduğunu söyleyerek, bugüne kadar yaptığı tüm destek başvurularından kendisine bir destek verilmediğini belirtti. Geçimini daha önce yaptığı birikimlerle ve kredi kartlarıyla yaptığını söyleyen Teke, sürecin uzanması durumunda ise ne yapacağını bilmediğini söyledi. Teke, “Eğer bu kaynaklarımız biterse durum çok kötü olur. Esnafın durumu çok kötü. Tüm sektörler birbirine bağlı olduğu için gidişat daha da kötü olacak” dedi. 

Mezopotamya Ajansı / Selman Güzelyüz